Dünyanın fani olduğu devamlı söylenir. Ama uygulamada sanki dünyaya kazık kakacağız gibi davranıyoruz.  Hâlbuki dünyanın üç yüzü var bir yüz ahirete bakar bu yüz sevilir. Çünkü hadiste geçtiği gibi dünya ahiretin tarlasıdır. Bir yüzü dünyaya bakar. Dünya ehlinin oyun yeridir.

Bir yüzü Allah’ın isimlerine bakar. Yani Rezzak, Şafi, Kadir, Muhsin, Cemil, Kahhar, Rahman gibi. Dünya bu isimlerin tecelli yeridir. Hastalık olacak ki Allah Şafi ismi ile şifa versin. Açlık olacak ki Allah Rezzak ismi ile rızık isteyen bütün canlılara (Denizde, karada, havada) umulmadık yerlerden rızıklarını versin. Kur’an’da geçtiği gibi bütün yavrulara en muhtaç oldukları zamanda; kan ve fışkı ortasından hayat suyu gibi en latif, en leziz, en mikropsuz, en taze, her zaman ılık ve hazır sütü Rezzak ismi muktezasınca versin.

Bediüzzaman’ın ifadesiyle:

“Dünya madem fanidir, geçicidir.

Hem madem ömür kısadır.

Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur.

Hem madem ebedi hayat burada-dünyada kazanılacaktır.

Hem madem dünya sahipsiz değil.

Hem madem şu dünya misafirhanesinin gayet Hakîm (Hikmetli iş yapan) ve Kerîm (İkramı bol) her şeyin evvelden tedbirini yapan, gören bir müdebbiri var.

Hem madem ne iyilik ve ne fenalık cezasız kalmayacaktır.

Hem madem “Allah kimseye gücünden fazlasını yüklemez.” Bakara Sûresi, 2:286. Ayeti

Sırrınca ağır ve güç yetmez teklif yoktur.

Hem madem zararsız yol, zararlı yola tercih edilir.

Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler, dereceler kabir kapısına kadardır.

SİNGAPUR’DA İSLAMİYET VE RİSALE-İ NUR HİZMETLERİ…

Elbette, en bahtiyar odur ki;

Dünya için ahireti unutmasın.

Ahiretini dünyaya feda etmesin.

Ebedi hayatını dünyevi hayat için bozmasın.

Manasız, faydasız, boş şeylerle ömrünü telef etmesin, yok etmesin.

Kendini dünyada misafir kabul edip, misafirhane sahibi olan Allah’ın emirlerine göre hareket etsin.

Sonra selâmetle, korktuklarından, fenalıklardan kurtularak kabir kapısını açıp ebedi saadete girsin.”

Özet olarak, dünyayı çalışmak açısından değil, kalben terk etmeliyiz.

“Dünya madem fanidir. Kalbin alakasına, ilgisine değmiyor.” diyebilmeliyiz.

Ebedi hayat için başta nefsimiz olarak ciddi hazırlanabilmeliyiz.

Çünkü ebedi hayatta göreceğimiz sonuç buradaki çalışma ve gayretimize bağlıdır.

Prof. Dr. Sıtkı Göksu