Nurdan Haber

HAYRETENGIZ

HAYRETENGIZ
18 Ağustos 2017 - 11:45

DOĞRU ZANNEDİLEN YANLIŞLARI HAYRETENGİZ GERÇEKLERİYLE

TİLLO IŞIK HADİSESİ

 

Tillo Işık Hadisesi, Siirt ilimizin Tillo ilçesinde İsmail Fakirullah Hz.–Ibrahim Hakkı Hz. Türbesi’nde yılda iki sefer, gece gündüzün eşit olduğu ekinoks günlerinin (21 Mart–23 Eylül) sabahında görülen bir olaydır. Türbe Ortaçağ İslam astronomlarının sonuncusu Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz. (1703-1780) tarafından hocası İsmail Fakirullah Hz.’nin 1734’te vefatından sonra tasarlanmış, Osmanlı Sultanı 1. Mahmut’un gönderdiği ödenekle yapılmıştır. Türbenin hemen doğusunda minareye benzer bir kule, kulenin iç tavanına sabitlenmiş doğu ufkunu gören bir düz ayna vardır. Doğuda, kuleden 3 kilometre uzakta, yatayda geniş ama çok yüksek olmayan, yani astronomik ufuktan yüksekliği yaklaşık 3 derece olan bir tepe, tepenin zirvesinde İbrahim Hakkı Hz.’nin kendi elleriyle harçsız yaptığı, genişliği 6, yüksekliği 3 metre ve üstünde 40×50 cm2 boşluk (pencere) olan, yığma bir taşduvar vardır. Ekinoks günü sabahında, kule dibindeki gözlemci doğan Güneş’i taşduvarın arkasında görmeye başladığı anda, Tillo sokakları henüz karanlıktır. Yani, tepenin gölgesi, Tillo’yu ve türbeyi kaplamış durumdadır. Ancak, yüksekliği sayesinde, kule ucundaki ayna, yatayla 3 derece açı yapan gölge sınırını geçtiği için Güneş’i tam olarak görür durumdadır. Taşduvar ve penceresi sayesinde, o günkü teknoloji ile bizi bugün hayret içinde bırakır tarzda, ayna öylesine hassas bir şekilde ayarlanmıştır ki, sadece ekinoks günlerinin sabahında doğan Güneş’in aynadan yansıyan ışınları, pencereden türbe içine girmekte ve içeride medfun, hocasının başucuna düşmektedir. Güneş, taşduvara göre, her gün farklı yerden doğduğu için, farklı günlerde, Güneş ışığı artık başucuna değil, pencereden girebilse bile başka yere düşmektedir. Sanduka başucundan bakıldığında, aynanın doğu ufkunda kapladığı görüş alanı içindeki Güneş’in konumuna bağlı olarak, görüş alanına girişi ve çıkışı, yani ışık hadisesinin başlaması ile bitmesi arasındaki süre 4 ila 6 dakika arasında değişmektedir.

(foto, Cengiz Işık)

Türbede tasarlanan ışık düzeneği iki yüz yılı aşan süre içinde kusursuz çalıştı. Ancak, 1960’ lı yılların başında türbenin “sözde” restorasyonu sırasında bozuldu. İsmail Fakirullah Hz. ve İbrahim Hakkı Hz.’nin beşinci ve altıncı göbekten torunları arasında ışık düzeneği bozulmadan önce ışık hadisesini görmüş olan şahitler bugün bile henüz hayattadır. Tillo Ulu Camii İmamı Metin Toprak’ın babası Sadullah Toprak bu şahitlerden biridir. Bölgeye turist olarak gelen yerli yabancı her bilim adamından yardım isteniyordu. Metin Toprak “yetmişli yıllarda Japonya’dan, Almanya’dan davetle gelen bilim adamlarının olduğunu duymuştuk” diyor. Maalesef sistemi tekrar çalışır duruma getirmek mümkün olmadı. Her iki üstadın torunları ve Tillo halkı elinden geleni yaptı.  Öncelikle görmeyenlere ışık hadisesini anlatmaları, olabilirliğini kanıtlamaları gerekiyordu. Çünkü artık yeni nesil, görmediği şeye inanmak istemiyordu. Tillo Işık Hadisesi sadece inanılan, gerçekliği olmayan bir “şehir efsanesi” durumuna düşmüştü. Işık düzeneğinin 2011 yılında tekrar ıslah edilmesinden sonra 23 Eylül’ de çekilen aşağıdaki gibi bir fotoğraf (soldaki) kimsenin elinde yoktu.

 

Sorumluluğunu hisseden torunlar, ata mirasını tanıtmak adına, hayal güçlerini kullanıp, Tillo Işık Hadise’nin olabilirliğini akla yatkın hale getirmek için, Tillo ile ilgili her yazıda, her web sayfasında karşımıza çıkan yukarıdaki resmi (sağda) çizdiler. Doğrusunu Allah bilir. Ama, bence Tillo Işık Hadisesi’ni şehir efsanesi haline getiren bu resimdir. Çünkü, bu resim hadiseyi akla uygun hale getirmiş gibi görünse de, aşağıdaki bilimsel açıklamalar gereği, doğal ve fiziki gerçeklikten çok uzaktır.

  • Bir delikten geçen Güneş ışığının hüzme şeklinde dağılmadan 3 kilometreye uzanması Fizik ilminin Optik yasaları açısından mümkün değildir. İğne deliği fotoğraf makinasında olduğu gibi (merceksiz fotoğraf makinesi çalışma prensibi) Güneş ışığı küçük bir deliğe (objektif) yarım derece açı (Güneş’in görünen çapı) ile gelir. Objektiften geçer ve ekranın uzaklığına bağlı olarak Güneş’in görüntüsü oluşur. Delikten uzaklığı 1 metre olan bir ekran üstünde Güneş görüntüsünün çapı bir santimden biraz küçüktür (0.87 cm). Kale ile kule arasında 3 km olduğuna göre, taşduvarın penceresinden türbeye gelen Güneş ışınları tabanı türbede, tepesi taşduvar penceresine uzanan taban çapı 26.2 metre olan bir koni içine yayılır.
  • Bir metrekarenin beşte biri gibi küçük bir delikten (taşduvarın penceresi) geçen Güneş ışıkları, 26.2 mere çaplı daire içine (yarım dönümden biraz büyük, 539 merekareye) yayıldığı için, 2700 kere zayıflamış olacaktır. Sabahın alacakaranlığında 2700 kere zayıflamış Güneş ışığını ise görmek mümkün değildir. Güneş doğmadan önce, doğu ufkunun parlaklığı nedeniyle türbedeki alacakaranlık, gelen ışıktan daha parlak olacaktır.

Bu yüzden, Tillo Işık Hadisesi şekilde anlatıldığı gibi olamaz. Bu iddiayı destekleyen, yukarıdaki resmi yalanlayan bir başka kanıt da 24 Eylül 2011’ de kuledeki ayna önüne konmuş bir fotoğraf makinesi ile çekilen aşağıdaki resimdir.

(Foto, Tuncay Özışık)

 

Yukarıdaki resimde de açıkça görüldüğü gibi, türbeden bakıldığında taşduvarın görüntüsü Güneş’in görüntüsü yanında çok küçüktür. Taşduvarın Güneş’i kaplaması, yani, gölgesinin Tillo’yu örtmesi mümkün değildir. Işık hadisesi gerçekleşirken Tillo sokaklarında Güneş ışığı yoksa, bunun sebebi, taşduvarın gölgesi olamaz. Ancak ve ancak, taşduvarı üstünde taşıyan tepenin gölgesi olabilir. Aşağıdaki resimde ifade edildiği gibi, farklı günlerde güneş doğu ufkunda farklı yol izlemektedir:

 

(Foto, Tuncay Özışık)

Sadece, ekvatoruna en yakın pareleli takip eden 23 Eylül günü, Güneş taşduvarın hizasına geldiği konumda Işık hadisesi en olgun anındadır. Yukarıda, sanduka başucunun aydınlandığını gösteren resim sözkonusu bu anda türbe içinde çekilen resimdir.

Tillo Işık Hadisesi hakkında bilime aykırı bilgi veren web sayfalarının düzeltilmesi, halka ve ilgililere doğru olarak anlatılması gerekmektedir. Bu yazının ilk paragrafı bu amaç için kullanılabilir. Aynen, kullanılmasında sakınca yoktur, telif hakkı talep edilmeyecektir. Önemli olan doğru bilginin halka ve ilgililere ulaşmasıdır.

Aşağıdaki resimler Işık hadisesi sırasında ve sonrasında türbe ve Tillo sokaklarını temsil etmektedir. Kule ucunun gölge dışına çıkıp güneşi gördüğüne dikkat ediniz.

 

Ekinoks sabahı, Güneş hadisesi sırasında Tillo’yu kaplayan gölge gri ton ile gösterilmiştir. Kulenin ucu (ayna) gölge dışındadır. (çizim, Oğuz Özer)

Gündüz vakti, Tillo ve Türbe (her yer aydınlıktır) (çizim, Oğuz Özer)

Prof.Dr. Cengiz Işık’ın girişimiyle, Prof.Dr. Zeki Eker’in oluşturduğu ekip türbenin, kulenin, taşduvarın konumunu ve yönünü ölçmüş, analiz etmiş ve daha önce problemi çözemeyenlerden farklı olarak söylenen ve anlatılanların etkisinde kalmadan, ışık hadisesi düzeneğini aslına uygun şekilde tamir edebilmiştir. 17 Temmuz 2011’ de türbenin doğu duvarında ışık yolu üstüne açılan yeni pencere sayesinde (bkz aşağıdaki resim)

(Foto, Tuncay Özışık)

kule tavanındaki düz ayna 12.5 cm çaplı portatif teleskop kullanarak ayarlanabilmiş, Tillo Işık Hadisesi’nin optik sistemi, 50 yıl aradan sonra, bir sonraki ekinoksta (23 Eylül) çalışır duruma getirilmiştir.

23 Eylül 2011 sabahı Güneş doğmadan bir saat önce halk, Tillo Belediyesinin önündeki meydanda toplanmaya, 50 yıl aradan sonra Tillo  Işık Hadisesi’nin ilk canlı şahidi olmak için heyecanla beklemeye başlamıştır. Türbenin içi küçük, az sayıda (5-10) kişinin bir anda girebilmesine müsait olduğu için,  gelen davetlilerin ve misafirlerin beklenen olayı, olay esnasında, türbe içinde hep birlikte canlı görmesinin imkanı yoktur. Bu yüzden, Siirt Valiliği tarafından meydana dev digital ekran konmuş, türbe içinde sadece kamera ve kameramanların girmesine müsaade edilmiştir. TRT’ nin çekimleri canlı olarak, meydandaki dev ekrana servis edilmiş, halkın da canlı olarak olayı izlemesi sağlanmıştır.

Yaklaşık 1500 kişi olduğu tahmin edilen halk arasında, Istanbul’dan, Ankara’dan, Bursa’dan, Antalya’dan, hemen hemen her bir ilden gözlemciler hem heyecanla bekliyorlar, aynı zamanda hararetli hararetli ışık olayı olacak veya olmayacak şeklinde tartışıyordu. Işık hüzmeli resmin etkisinde kalanlar taşduvardan kule aynasına gelecek ışık hüzmesini görebilmek için türbe dışındaki alanda, kule dibinde bekliyordu. Işık düzeneğinin tekrar çalışmasını istemeyenler şöyle düşünüyordu: Ismail Fakirullah Hz. ve İbrahim Hakkı Hz. (ikisi de türbe içinde medfun), keramet sahibi ermiş kişilerdir. Ibrahim Hakkı Hz. ilim, bilgi ve keramet sayesinde türbedeki Işık düzeneğini işler hale getirmiştir. Şimdi 50 yıl aradan sonra, bu ermiş zatlar kadar İslami ilimlerden haberi olmayan seküler fizik, astronomi, mimarlık, arkeoloji okumuş birilerinin gelip ışık düzeneğini tamir etmesi halinde, ışık hadisesi sıradan insanların yapabildiği, sıradan olay seviyesine düşecektir. Sıradan bir olayı, sıradışı, olağanüstü, hatta doğaüstü tahayyül edilen bu saygıdeğer Hazretlere yakıştıramadıkları için olayın gerçekleşmesini istemiyorlar, istemedikleri gibi olayın gerçekleşmesine ihtimal bile vermiyorlardı.

Oysa, sistemi tamir eden ekibimiz, bu Hazretlerin zülcenaheyn yaklaşımlarını hayranlıkla takdir etmiş, kurdukları sistemin bir şehir efsanesi olmadığını, bu yüzden bu Hazretlerin haksız ithamlardan kurtulmasını, ve eşsiz kültür mirasımız Tillo Işık Hadisesi’nin tekrar topluma kazandırılması görevinin başarılmasını heyacanla bekliyordu. Vakit geldi çattı, bir anda ortalığı bir sessizlik kapladı. Sabah saat 06 ‘yı, 22 dakika, 24 saniye geçe olay başladı. Sanduka başucunun sol alt ucunda bir parlaklık görülmüştü. Parlaklık büyüdü, büyüyüp yükseldikçe, sağ tarafa doğru gelmeye ve tac-ı şerifi kaplamaya başladı. İki dakika kadar süren bir sessizlikten sonra meydandaki kalabalıktan bir alkış koptu. Ben, kule dibindeydim, ekranı ve sanduka başını görmediğimden olanlara anlam veremiyordum. Alkışı duyunca anladım ki, olay gerçekleşmeye başadı. Alkışla birlikte, meydandaki halk “Allah-u Ekber, Allah-u Ekber, la-ilahe illallah-ü Allah-u Ekber ve Lillahil hamd …” diyerek nida sesleriyle tekbir getirmeye başladı. Tekbirler yaklaşık 6 dakika süren Işık hadisesi olayının bitimine kadar sürdü. Bir ara Cengiz hocayı gördüm, göz yaşlarını tutamamış, sevinçten ağlıyordu. Bense, kule dibinde güneş hüzmesini görmeye çalışanlara, hüzmenin neden görülemeyeceğini anlatmaya çalışıyordum.  Vatanımıza milletimize hayırlı olsun, Işık hadisesinin olabilirliği 1500 ‘ü aşkın kişi tarafından kamera kayıtları ile tescillenmiş oldu. Bir sonraki yazımda, türbe ve konumuyla ilgili hayretengiz bir başka özelliği anlatılacaktır.

Prof.Dr. Zeki EKER

Akdeniz Üniv. Fen Fakültesi.

Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Bölümü

Antalya


Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )