Nurdan Haber

Arefe Günü ve Kurban Bayramı

Arefe Günü ve Kurban Bayramı
28 Ağustos 2017 - 6:42

 

Bu sene 31 Ağustos 2017 tarihi Perşembe günü arefe gününe ve 1 Eylül 2017 tarihi Cuma günü Kurban Bayramının birinci gününe denk gelmektedir. Arefe günü aslında Kurban Bayramından (İd-i Adhâ) bir önceki gündür. Memleketimizde güzel bir adet olarak Arefe günü veya Bayramın birinci günü mezarlıklar ziyaret edilip; geçmiş ecdadımıza ve bütün ehl-i imana Fatihalar, Yasinler okunmaktadır.

Arefe günü başlayıp 4 ncü bayram günü ikindi namazında biten her vakit namazının farzından sonra okunan teşrik tekbirlerini de unutmamak gerekir. Arefe günü hacılar Arafat dağına vakfeye çıkıyorlar. Çokça, ihlaslı olarak dua etmeliyiz ki Allah bizim dualarımızı, hacıların duasına katsın ve kabul buyursun. Ayrıca Arefe günü besmeleyle birlikte bin İhlas-i Şerif (kul huvallahü ehad sûresini) okumak çok faziletlidir.

Arefe günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar, yirmiüç farz namazın arkasından birer defa;

Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi’l-hamd” diye tekbir getirilir ki, buna “teşrîk tekbiri” denir. Anlamı şöyledir: “Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Allah’tan başka ilâh yoktur. O Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Hamd Allah’a mahsustur”. Tekbirlerin bu şekli Hz. Ali ve Abdullah b. Mes’ûd (r. anhümâ)’ya dayanır.

Teşrîk tekbirlerinin başlangıcı, Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban etme olayına kadar uzanır. İbrahim (a.s), gördüğü sahih rüya üzerine oğlunu Allah yolunda kurban etmeye karar verir. Kurban hazırlıkları sırasında Cebrail (a.s) gökten buna bedel olarak bir koç getirir. Dünya semasına ulaştığında Cebrail (a.s); “Allahu ekber, Allahu ekber” diyerek tekbir getirir. İbrahim (a.s) bu sesi işitince başını gökyüzüne çevirir ve onun bir koçla geldiğini görünce; “Lâ ilâhe illâllahu vallahu ekber” diye cevap verir. Bu tekbir ve tevhîd kelimelerini işiten ve kurban edilmeyi bekleyen İsmail (a.s) da; “Allahu ekber velillâhi’l-hamd” der. Böylece kıyamet gününe kadar sürecek büyük bir sünnet başlatılmış olur. (es-Saffât, 37/102, 107; İsmail” maddesi; el-Mavsılî, el-İhtiyar li Ta’lîli’l-Muhtar, Kahire (t.y), I, 87, 88). (https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/tesrik-tekbiri)

Bayramlar sevinç günüdür. Kendimiz sevindiğimiz gibi, çocuklarımızı, ailemizi, komşularımızı, arkadaşlarımızı da sevindirmeliyiz.

Namaz müminin miracıdır. Sırf rahmet olarak Zât-ı Celîl-i Zülcemâl ve Mâbûd-u Cemîl-i Zülcelâl olan Allah’ın huzuruna kabul edilmekteyiz.

Namazda Allahu ekber deyip, manen ve hayalen veya niyeten iki cihandan (dünyadan ve ahiretten) geçip, maddi kayıttan, bağdan sıyrılıp, Allah’a kulluğun büyük ve kapsamlı mertebesine veya büyük, kapsamlı olanın bir gölgesine veya bir suretine çıkıp, bir nevi huzurla şereflenip, “Yalnız sana ibadet ederiz” Fatiha Suresi ,1:5 hitabına herkesin kabiliyeti oranında bir büyük mazhariyettir. Adeta, namazın hareketlerinde tekrarla Allahu ekberAllahu ekber demekle mertebeleri aşma ve manevi ilerleme, yükselme ve ferdi şeylerden geniş ve kapsamlı dairelere çıkmasına bir işarettir. Bilgimiz haricindeki Cenab-ı Allah’ın büyüklüğünün mükemmelliğinin kısa, öz bir unvanıdır.

Güya herbir Allahu ekber bir mirac basamağını geçmeye işarettir.

İşte, şu namazın hakikatinden manen veya niyeten veya düşünerek veya hayal ederek bir gölgesine, bir parıltısına erişme dahi büyük bir saadettir.

İşte, hacda pek çoklukla Allahu ekber denilmesi şu sırdandır.

Çünkü, şerefli hac ibadeti, bizzat herkes için geniş ve kapsamlı mertebede bir kulluktur. Nasıl ki bir asker, bayram gibi bir özel günde, general dairesinde, bir general gibi padişahın bayramına gider; iyilik ve ikramına mazhar olur.

Öyle de, bir hacı, ne kadar âmi, cahil de olsa, mertebeleri aşmış bir velî gibi, umum dünyanın dört bir yanının Rabb-i Azîmi ünvanıyla Rabbine yönelmiştir, bir kapsamlı kullukla şereflenmiştir.

Elbette, hac anahtarı ile açılan Rububiyetin geniş, kapsamlı mertebeleri ve dürbünüyle nazarına görünen Cenab-ı Allah’ın ilahlığının, büyüklüğünün ufukları ve işaretleriyle kalbine ve hayaline gittikçe genişlenen kulluk daireleri ve Cenab-ı Allah’ın büyüklüğünün mertebeleri ve tecellilerin ufkunun verdiği hararet, hayret ve dehşet ve Allah’ın rububiyetinin heybeti Allahu ekberAllahu ekber ile teskin edilebilir. Ve onunla, o bizzat görerek veya tasavvur ederek açığa çıkmış mertebeler ilân edilebilir.

Hacdan sonra, şu yüce ve kapsamlı mana çeşitli derecelerde, bayram namazında, yağmur namazında, husuf, küsuf (ay, güneş tutulması) namazında, cemaatle kılınan namazda bulunur. İşte, İslam’a sembol olmuş işaretler, iş ve ibadetlerin, hatta sünnet olarak dahi olsa ehemmiyeti şu sırdandır.

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )