Nurdan Haber

11. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu sona erdi

11. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu sona erdi
04 Ekim 2017 - 8:48

 İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından düzenlenen ve 3 gün süren “Kuran ve Sünnet Rehberliğinde Bir İman Hizmeti; Müspet Hareket” konulu 11. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu sona erdi.

Sempozyumda, 3 ayrı salonda 40 ülkeden katılan çeşitli sosyal bilimler alanındaki akademisyenler tarafından 100’den fazla tebliğ sunuldu. Tebliğler, Türkçe, İngilizce ve Arapça dillerine çevrildi. Sempozyumda katılımcılar tarafından “Müspet Hareket” konusu birçok yönüyle ele alındı.

Sempozyumun son oturumunda konuşan İstanbul İlim ve Kültür Vakfı İcra Kurulu Başkanı Said Yüce, Türkiye’nin ve İslam aleminin içinde bulunduğu zorlu süreçte, dünyanın barışa, kardeşliğe ve güvenliğe ihtiyacı olduğu bir dönemde gerçekleştirilen sempozyumun takdir aldığını belirterek, katılımcılara teşekkür etti.

Yüce daha sonra sempozyumun sonuç bildirgesini okudu.

Bildirgede, Bediüzzaman Said Nursi’ye göre düşmanın “cehalet, zaruret, ihtilaf” olduğu belirtilerek, bu üç düşmana karşı; sanat, marifet, ittifak silahıyla cihat edilmesi gerektiği aktarıldı.

İslam dünyasının acilen Müslümanların birliğini gerçekleştirmesi ve dökülen kanları durdurması gerektiği vurgulanan bildirgede, şunlar kaydedildi:

“İhtilafları bir tarafa bırakıp tüm insanlığı dünya ve ahiret saadetine ulaştıracak tevhidi mesajlara sarılmalı ve tüm dünyaya neşri için gayret sarf edilmelidir. İttihadın gerçekleşebilmesi için dahilde müspet hareket esas alınmalıdır. Meşrep, mezhep, meslek ve müspet cemaatler arasındaki farklılıklar ahenkli bir birliktelik haline dönüştürülmelidir. Müslümanların birliğini hayatının ve insanlığın en önemli gayesi olarak telakki eden Said Nursi’nin bu husustaki görüşleri ufuk açıcıdır. Bunlardan istifade edilmelidir. İhtilafların iyi yönetilmesi zaruridir. Herkes ‘Benim mesleğim haktır.’ diyebilir ancak ‘Hak yalnız benim mesleğimdir.’ dememeli anlayışı hakim kılınarak ötekileştirmeden birleştirici olunmalıdır. Öncelikle tevhit inancı etrafında ortak paydada buluşulmalıdır. İnsanlığın ve ümmetin ortak faydası için kişisel, sınıfsal faydalar terk edilmelidir.”

Müspet hareket “yapıldığı zaman olumsuz, itici veya yıkıcı bir sonuç doğurmayan ve doğruluğu deliller ışığında akli muhakeme ve vicdani muvazene ile sabit olup olumlu, pozitif ve yapıcı olarak algılanan ve beğeni ile karşılanıp vicdanlarda genel kabul gören hareketler” şeklinde tanımlanan bildirgede, müspet hareketin, Kur’an ve hadislere dayalı ehli sünnet geleneği içinde bir hareket metodu, inanç düzleminde imani ve tevhidi, amelde ihlas ve rızayı ilahiyi esas edinme, içtimai hayatta uhuvvet ve ittihadı hedefleyen bir anlayış olduğu anlatıldı.

Bildirgede, müspet hareketin vücut, tamir, icat olduğu, sorunları çözerken tahribi değil, tamiri esas aldığı, “Birbiriyle boğuşanlar, müspet hareket edemezler.” kaidesini idrak ederek dahilde asayişi muhafazaya çalışmak olduğu aktarılarak, şöyle devam edildi:

“Müspet harekette herkes kendi mesleğinin tamir ve revacına say eder. Başkasının tahrip ve iptaline değil, belki tekmil ve ıslahına çalışır. Ama menfi hareket ise garazkarane, adavetkarane birbirinin tahribine çalışmaktır; bu ise merduttur. Müspet hareket kendi mesleğinin muhabbetiyle hareket etmek. Ancak başka mesleklere düşmanlık ve başkalarının eksiklikleri ile meşgul olmamaktır. Said Nursi tüm hayatında ‘Bizim vazifemiz müspet hareket etmektir. Menfi hareket değildir.’ prensibini hizmet metodu olarak benimsemiştir. Talebelerine de her türlü tahrik ve desiseye rağmen müspet hareketi tavsiye etmiştir. Talebelerine rızayı ilahiye göre sırf hizmeti imaniyeyi yapıp vazifei ilahiyeye karışmamayı öğütlemiştir. ‘Bizler asayişi muhafazayı netice veren müspet iman hizmeti içinde her bir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz. Biz bütün kuvvetimizle dahilde ancak asayişi muhafaza için müspet hareket edeceğiz.’ demiştir.

Manevi cihat manevi tahribata karşı Kur’an sünnet birlikteliğinde İslam ahlakı ile ahlaklanmış dini ilimler ile fenni ilimleri imtizaç edebilen, vatanını, milletini seven nesiller yetiştirmektir.

Harici tecavüze karşı kuvvetle mukabele edilir. Dahilde ise öyle değildir. Dahildeki hareket müspet bir şekilde manevi tahribata karşı manevi, ihlas sırrı ile hareket etmektir. Hariçteki cihat başka, dahildeki cihat başkadır. Harici tecavüze karşı kuvvetle mukabele edilir.”

Müspet hareketin, Bediüzzaman’ın eserlerinde belirttiği gibi bir davranış modeli olduğu belirtilen bildirgede, şunlar kaydedildi:

“Bu davranış modelinde hakkı, hakikatı gözetmek, Allah’ın rızasını istemek, O’nun rızası dairesinde hareket etmek, ona göre davranmak yer alır. Bu davranışta, kötülüğe karşı iyilikle karşılık vermek yahut kötülüğü iyilikle def etmek, her şeyin iyi yönüne bakmak; çirkin ya da güzel gözükmeyen şeylerin arkasındaki kader cihetinde güzel ve iyi şeyleri görmek/görebilmek yer alır. Bu davranış modelinde şer’i şerif dairesinde kalarak haramlardan kaçınma ve serserilikten uzaklaşıp, saadete/mutluluğa ulaşma vardır. Müspet hareket modelinde rıza-ı ilahi gayesiyle sırf iman hizmetini yapıp, vazife-i ilahiyeye karışmamak ve bu yolda her sıkıntıya karşı sabır ve şükür içerisinde olmak yer alır. Bu hareket modelinde tam ihlası gözetmek vardır. Çünkü ihlas-ı tamme enaniyeti yok eder.”

Bildirgede, müspet hareketin birlikte yaşama yöntemi/yolu olarak sadece yerel, cüzi bir proje değil, külli ve kapsamlı bir proje olduğu aktarılarak, bu proje “düşmanlıktan uzaklaşarak emniyet içerisinde yaşamak olan bir ahlaki proje” şeklinde tanımlandı.

İnsanların şimdiki ve eski çağlardaki hastalıklarının aynı olduğu anlatılan bildirgede, şunlar aktarıldı:

“Bunun reçetesi ise Kur’an ve sünnete ittibadır. Müspet hareket ise bu iki kaynaktan beslenmiş ve ona göre düsturları ortaya koymuştur. Ötekileştirme konusuna bakış açısı, beddua etmemek, affetmek ve şefkatle, merhametle muamele etmektir. Müspet hareketin anlamı kendi mesleğine muhabbet edip, başkalarının işlerine müdahele etmemektir. Müspet hareket bir toplumun maddi ve manevi düzen ve asayişine çalışmaktır. Bunun yolu ise Kur’an’ı üstat edinmektir. Ve tek kıble edinmek ve insanın kalp, akıl ve ruh ile ona yönelmesi ve diğer insanlara nazik davranmaktır. Menfi hareket, yani toplumun ıslahı için güç kullanmak, günahsız kimselerin de eziyet görmesine sebep olur ve toplumda fitnenin ortaya çıkmasına ve kargaşaya yol açar. Müsbet hareketin iki yönü vardır; iman ve amel.”

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )