Nurdan Haber

Kemiyet keyfiyet farkı

Kemiyet keyfiyet farkı
29 Ocak 2018 - 12:21

Kemiyet, “miktar, sayı , nicelik.” demektir. Keyfiyet ise, “kalite, nitelik, kıymetçe çokluk” manasına gelir. Bir tek çiçekteki hayat şerefini, milyarlarca taşta bulamayız. Aynı şekilde, bir böcekteki hayat, bütün bitkiler âlemini fazlasıyla tartar. Buradaki “hayat” keyfiyettir. Bunun gibi bir müminin şerefi dünyalar dolusu şirk koşanla, inanmayanla yahut ateistle kıyas edilemez. İkinci misalimizde “iman” bir keyfiyettir. İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder. Öyleyse, insanın vazife-i asliyesi, iman ve duadır.

Kemiyet, adet çokluğudur. Keyfiyet ise, bir şeyin esası ve kalitesidir. Kemiyet ile keyfiyet birbirlerinin zıddıdırlar. Kemiyet daha çok kalitesiz ve bol miktarda bulunma anlamında kullanılır. Keyfiyet ise az bulunur, ama kalitelidir. Mesela, kömür ile elmas örneği gibidir. Kömür boldur ve kalitesizdir, elmas ise azdır ve kalitelidir. Bin ton kömürün olmasından yüz gram elmasın olması daha iyidir. Bir başka örnek hayvanlar ve insanlardır. “Sen görüyorsun ki, hayvanların kemiyet ve adet olarak hesapsız bir çokluğu vardır. Ona nispeten insan gayet az iken, insan bütün hayvan nevileri üstünde sultan ve halife ve hâkim olmuştur.”

Çekirdek ve yumurtalar mahiyetçe, kemiyetçe birdirler. Keyfiyet ise, kabiliyete tâbidir. Çekirdek ve o yumurtaya ait sıfatlar, haller var. İçinde incecik maddeler var. Hem ondan hasıl olan ağaç ve kuşun da, o çekirdek ve yumurtanın adi, küçük keyfiyet ve vaziyetlerine nispeten büyük ve yüksek sıfatları ve keyfiyetleri var. Yani bir çam çekirdeğinden çam ağacı ve bir yumurtadan şahane tavus kuşu çıkabilir.

İnsanlar arasında da bu mana geçerlidir. Kalifiye ve keyfiyetli bir eleman kalifiye olmayan ve keyfiyetsiz bin elemandan daha iyidir. Keyfiyetli bir insan bazen keyfiyetsiz bin elemandan daha fazla iş yapar ve daha verimli olur. Bu maddi manevi her alanda geçerlidir.

Allah da insanların sayı ve adet çokluğuna değil, iman ve ibadet noktasından keyfiyetine bakıyor. “İşte ey gafil insan! Bak Cenab-ı Hakk’ın fazlına ve keremine! Günahı bir iken bin yazmak, sevabı bir yazmak veya hiç yazmamak adalet olduğu halde; bir günahı bir yazar, bir sevabı on, bazen yetmiş, bazen yedi yüz, bazen yedi bin yazar. Hem şu ince manalı sözden anla ki; o müthiş Cehennem’e girmek yapılan işin karşılığıdır, adaletin ta kendisidir. Fakat Cennet’e girmek, sırf Allah’ın fazlı, ihsanıdır.”

Eğer bir adamın iyilikleri fenalıklarına kemiyeten veya keyfiyeten fazla gelse, o adam sevmeye ve hürmete layıktır.Yani eğer bir adamın iyilikleri kötülüklerine sayısal veya nitelik anlamda üstün geliyorsa, bu adam iyi bir insan olup sevgi ve saygıyı hak ediyor demektir. Böyle bir adama düşmanlık beslemek ve saygısızlık göstermek uygun olmaz.

İnsanların sevilebilmesi ve sayılabilmesi için yüzde yüz iyi olması imkânsız bir durumdur. İnsan hatadan uzak olamaz. Bu yüzden “Hatasız dost arayan, dostsuz kalır.” atasözü meşhur olmuştur. Allah ahirette insanları yargılarken yapmış oldukları iyilik ve kötülüklerine bakar; şayet sayısal veya nitelik bakımından iyilikleri kötülüklerine galipse affedip cennetine koyarken, tersi durumda yani kötülükleri iyiliklerine  galipse, Allah bu kulunu dilerse affeder, dilerse o fazlalık olan kötülükleri kadar azap eder. Bu Allah’ın takdirine kalmış bir durumdur.


Biz, 
“vazifeni yap, vazife-i İlâhîye karışma” düsturundan hareketle, bütün gücümüzle insanlara, topluluklara Kur’an ve iman hakikatlerini ulaştırmaya çalışırız. İnsanların sadece kemiyet olmadığını çok önemli bir vazife ile dünyaya gönderildiğini ve hadsiz ilerleme yollarının onun önüne açıldığını bildiririz. Bu Kur’an yolunda giderek evliyaya, asfiyaya, enbiyaya arkadaş olabileceklerini anlatırız.

Bu hizmet ne dünyevî ikbal için, ne de uhrevî saadet için değil, sadece ve sadece Allah’ın rızası için yapılır. Bu niyetle “Cenab-ı Hakk’ın rızası ihlâs ile kazanılır. Tabi olan, uyanların çokluğu ve fazla başarı ile değildir” sözüne uygun hareket ederiz.

Kimin keyfiyetçe daha ileri olduğu bir kalp meselesi, bir ihlâs meselesidir. Biz kendimiz “Daha keyfiyetliyim.” diyemeyiz. “İnsan herkesi kendisinden üstün bilmelidir!” düsturuna uyarak, kendimizi aciz, fakir, herkesi kendimizden üstün bilmemiz en selâmetli yoldur.

Kemiyet ve keyfiyet farkını her zaman düşünmeliyiz. Asıl olan keyfiyettir. Kemiyetin (sayı çokluğunun), keyfiyete (kaliteye, mahiyetine, iç yüzüne) nispeten ehemmiyeti yok. Asıl ekseriyet, keyfiyete bakar. Ehemmiyet ve kıymet, ekseriyetle keyfiyete bakar; kemiyete az bakar veya bakmaz. Kemiyet ne zaman keyfiyete yöneliyor ve keyfiyete dönüşüyorsa o zaman kıymeti ve ehemmiyeti çok artar.

Özet olarak, nitelikli az bir şey, niteliksiz çok şeyden daha önemli ve daha kıymetlidir.

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )