Nurdan Haber

Soyağacı Furyası

Soyağacı Furyası
21 Şubat 2018 - 9:00

Arşivden soyunu öğrenmek kolay değildir. Horasan’dan kalkmış bir aile, asırlarca Bitlis’te yaşamış; sonra Bosna’ya yerleşmiş; nihayet Bursa’ya göçmüş. Kim, hangi soyağacını tutacak?

e-Devletin usul-füru (altsoy-üstsoy) aplikasyonunun faaliyete girmesi üzerine, milyonlarca kişi soyunu öğrenmek üzere birbiriyle yarıştı. Çokları da öğrendiklerinden memnun olmadı. Nitekim bu bir soyağacı (şecere) değil, anne ve ninelerin de gösterildiği tafsilatlı nüfus kayıt suretidir.
Yıllar evvel halkla münasebetler mütehassısı Betül Mardin bir konferansında, globalleşmeye karşı kendisini korumak isteyenlerin, soylarına alaka duyacağını söylemiş; “şimdiden soyunuzu öğrenmeye çalışın” tavsiyesinde bulunmuştu. Vaktiyle soyunu araştıranlar delilikle itham olunur; ucunda miras yoksa, bu gibi işlere fuzuli gözüyle bakılırdı. Gelin görün ki refah arttıkça, milletin karnı doydukça, bu gibi fantezilere rağbet arttı.
Ya paşa, ya ağa
Cenâb-ı Peygamber aleyhisselâm, “Akrabalarınıza sıla-i rahm yapacak kadar soyunuzu öğreniniz. Zira sıla-i rahm, yani akrabasını arayıp sormak, görüşmek, yardımına koşmak, ailede sevgi, malda bolluk ve ömürde uzunluk demektir” buyurmuştur (Tirmizî).
Soyunu aramak, övünmek için olmamalıdır. Rahmetli büyük amcam, soyunu merak eden bir gence, şöyle demişti: “Oğlum, sen kötüysen, deden iyi olsa ne fayda! Sen iyiysen, deden kötü de olsa, torunu dedesinin yüzünü ak etti derler.” Son zamanlarda antikacılardan bulduğu bir resmi duvara asıp, paşa dedesi diye tanıtanlar çıkıyor. Zaten her nasılsa, herkesin dedesi, şehirde ise “paşa”, köyde ise “ağa”dır. Ama Haleb oradaysa arşın da buradadır.
Tek başına dede ve ninesinin ismini öğrenmek ne ifade eder? Nasıl biriymiş; nerede yaşamış, ne yapmış, bilmedikten sonra… Soyağacını aramak, akrabasını bulmak için olsa bir mana ifade eder. Gerçi bu zamanda, olmadık birinin akraba çıkıp başa bela getirmek ihtimali de yok değildir.
Can derdindeki insan
Avrupa’da insanların soyunu öğrenmesi daha kolaydır. Zira aristokrasi ve feodalite gibi müesseseler, buna imkân veriyor. Hristiyanlığa giriş vaftizle olduğu için, en küçük köy kiliselerinde bile vaftiz kayıtları, fazla göç de yaşanmadığı için, bir Avrupa köylüsünün 700 sene evvel yaşamış atasını bulmasına yardımcı oluyor.
Bizde, atası tımarlı sipahi gibi bir memuriyette bulunmamış veya aile vakfı kurmamış ise, bir kimsenin soyunu asırlar öncesine uzatması mümkün değildir. Böyle ise, resmî arşivlerden bir şeyler çıkmak ihtimali vardır. Çok az bazı aileler soya ehemmiyet vermiş, kendileri hususi şecerenâme tutmuşlar; nesilden nesile ilavelerle bugüne getirmişlerdir. Memleketin dörtte biri muhacir olduğuna göre, sınırlar haricinde kalan vesika ve akrabalara ulaşmak daha da zorlaşır.
Kaynak: Türkiye Gazetesi     YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )