Nurdan Haber

Sosyalizm ve Kürdçülük

Sosyalizm ve Kürdçülük
24 Şubat 2018 - 9:48

1960 lı yıllardan itibaren bütün dünyada Sosyalizim rüzgarı esiyordu, tabi ki Türkiye de bundan etkilenmişti. 13 Şubat 1961 de 12 sendikacının kurduğu Türkiye İşçi Partisi (TİP) başlangıçta olmasa da 1963 ten itibaren Türkiyede Sosyalist hareketin merkezi oldu. Kürt Sosyalistlerinde bu partiye katılmasıyla ilk kez Kürd meselesi “Doğu Meselesi” adıyla bir partinin resmi kararlarına girdi ve Meclise taşındı. O dönem birkaç Kürd’çe dergi çıkarıldı, bu dergilerin yayın hayatları iki veya üç sayıyı geçemedi, çünkü kapatıldılar. Halbuki bunlar Kürtçe şiirlere ve radikal olmayan fikir yazılarına yer veriyorlardı.

Bu ekip Doğu meselesi’ni kamuoyuna mal etmek için, T-KDP -Barzanici muhafazakârlarla ve TİP’li solcular elbirliği yaptılar ve 1967’de çeşitli il ve ilçelerde ‘Doğu Mitingleri’ düzenlendiler. Mitinglerde, Doğu’nun ihmal edilmişliği, jandarma ve polis baskısı, fırsat eşitliğinin olmayışı gibi konular işleniyordu. TİP’i pasif bularak ayrılan Kürd gençlerinin kurduğu Doğu Devrimci Kültür Ocakları (DDKO) ile Dev Genç ve Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) gibi Marksist örgütlerde sol söylemlerle Kürt milliyetçisi söylemler el ele gidiyordu. Bu oluşumlara, Kürt feodallerinin, ağalarının, Cumhuriyet dönemini sürgünlerinin çocukları da katılınca rejimin muhafızlarında alarm zilleri çalmaya başladı.

12 Mart 1971’de askerlerimizin “adeti” olduğu üzere siyasete müdahale ettiler. T-KDP illegal olduğu için sadece üyelerinin yargılanması ile cezalandırıldı ama ‘Doğu Meselesi’ TİP’in sonunu getirdi. Mahkemenin TİP’i ‘oybirliği’ ile kapatan 20 Temmuz 1971 tarihli gerekçeli kararında, “okuryazar olan belki de olmayan fakat çevresinde geçen olaylar üzerinde ortalama bilgisi bulunan kişilerce, anayasal vatandaşlık haklarından anlayacağı, anayasada Kürt vatandaşlara tanınan hakların dışında kalan konulara ilişkin bir takım özlem ve istekler olabileceği” gibi ilginç bir endişe yer alıyordu. Kapatma kararından sonra TİP liderleri 15 yıla kadar değişen hapis cezalarına çarptırıldılar. Bir kez daha anlaşılmıştı ki, Kemalist devletin en mutedil biçime de olsa Kürt meselesinin dile getirilmesine tahammülü yoktu!

1973’te iktidara gelen CHP’li Bülent Ecevit seçim kampanyasında ‘Doğu’nun sorunlarını çözme’ sözü vermişti ama bir süre sonra bundan vazgeçti. Hem legal Kemalist partilerden, hem ‘Türk” solundan umudunu kesen Kürd solcular, 1974’te I-KDP’nin ve Barzani’nin Irak’taki ayrıcalıklı konumunu kaybetmesi üzerine sol ile milliyetçiliğin karışımı radikal bir söyleme kaydılar. Cezaevinden çıkan Mümtaz Kotan ve arkadaşları Rızgari dergisini Kemal Burkay ve arkadaşları Özgürlük Yolu dergisini çıkardılar. Ayrıca DDKD, KAWA, KIP, KUK gibi ona yakın örgüt ortaya çıktı. İleride ülkeye büyük bir fatura çıkaracak olan Partiya Karkerên Kürdistan (PKK) ise 1978 yılında kuruldu.

Kürd örgütlerin en büyük handikapı milliyetçilikle sosyalizmi yoğurmaya çalışmalarıydı. Tıpkı Türk menşeli örgütlerin Kemalizimle Sosyalizmi yoğurdukları gibi. Fakat PKK haricindeki Kürd örgütlerinin ortak özellikleri şiddete meyilli olmamaları ve mücadelelerini kültürel ve siyasi failiyetler düzeyinde sürdürme gayretleriydi.

PKK ilk kez 1976 yılında Ulusal Kurtuluş (UK) adıyla kuruldu, Kurucularından Hakkı Karer ve kardeşi Baki, Ordulu, Kemal Pir Rizeli idi. Diğerleri Kürd asıllıydılar. Kurucularda dikkat çeken yön şuydu, hiç birisi Kürd’ler içerisinde muteber sayılan bir aileye mensup değildi. Hiç birisi bu işi yapacak tecrübe ve paraya sahip değildi. Nerede başıbozuk bir Lümpen varsa onlarlaydı. 1978 yılında Partiya Karkerên Kürdistan – PKK (Kürdistan İşçi Partisi) ismini aldı.

Rejim ve dinsizlik komiteleri aradıkları ekibi bulmuştu. Zira Kürd’ler rejimle kavgalı oldukları için M.Kemal’in yaptığı hiçbir icraatı içine sinderememişti bu yüzden dini geleneklerini ve örflerini muhafaza etmişlerdi. Sadece beyaz Kürd dediğimiz okumuş ve üst düzey bürokrat olmuş tiplerde Kemalistlik vardı, bunlar da Kürd’ler tarafından sevilmezlerdi. PKK Kürd’lerin dini ve örfi neyi varsa hepsine birden savaş açtı ve Kemelazimin neyi varsa onun Kürd versiyonunu halka dayattılar. Tabi ki rejimin bekçileri tarafından bu ekip korunması ve kollanması gereken bir yapıydı.

PKK kuruluşunu ilan etmesinin ardından ilk iş olarak bölgedeki Kürd aşiretlerine savaş açtı. Urfa, Siverekte Bucak aşiretine, Hilvanda Süleymanlı aşiretine saldırdılar yüzlerce insan öldü. Dönemin ana muhalefet lideri Demirel Cumhurbaşkanı Korutürk’e yazdığı mektupta AP Milletvekili Celal Bucak’ın evinden çıkamadığını ve PKK’nın bölgeyi kan gölüne çevirdiğini yazıyordu ama kendisi Başbakan olunca da durum değişmedi. Bilahare 12 Eylül’e giden süreci anlatırken Başbakan olarak Genelkurmay’a, Siverek ve Hilvan’a bir Alay Asker gönderilmesi için defalarca yazılı ve sözlü emir verdiğini, ama emrinin yerine getirilmediğini anlatıyordu.

PKK Aynı zamanda bugün Suriye’nin Rojava bölgesinde yaptığı gibi, diğer Kürd örgütlerine saldırıyordu, hiçbir şekilde varlıklarını kabul etmiyordu. Bu örgütlerin lider kadroları genelde yaşları, eğitimleri ve mensub oldukları aileleri itibariyle Kürd toplumu içinde kabul görüyorlardı. Onlar da Sosyalist olmakla beraber halkın örf ve adetleriyle çatışmıyorlardı.

PKK bu guruplara mensup yüzlerce insanı öldürdü, bu cinayetlerini doksanlı yıllara kadar sürdürdü. 12 Eylül 1980 Askeri darbesi PKK’nın yeniden doğuş süreci oldu. Askeri cunta bu Kürd guruplarının liderlerini ya hapisle, ya işkenceyle veya faili meçhul cinayetlerle ortadan kaldırdı. Sağ kalanlar da Avrupa’ya kaçtılar. Kitleleriyle iletişimleri koptu. Böylece meydan PKK’ya kalmış oldu.

Gelecek makalemiz PKK nın katliamları hakkında olacak inşallah.

Selametle kalın.

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )