Nurdan Haber

Selâhaddîn Eyyûbi’yi Liderliğe Götüren Motivasyon -4

Selâhaddîn Eyyûbi’yi Liderliğe Götüren Motivasyon -4
31 Mayıs 2019 - 7:30

SELÂHADDÎN EYYÛBÎ’Yİ LİDERLİĞE GÖTÜREN MOTİVASYON:

  1. SELÂHADDÎN EYYÛBÎ VE İDDİHAD-I İSLAM DÜŞÜNCESİ

 

İttihâd-ı İslâm, İslâm birliği anlamına gelmektedir. “O hâlde hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın ve parçalanmayın ” mealinde ki ayet çok hakikatleri ifade ettiği gibi, İslâm birliğini de emreder. İslâm birliğinin varlığı ve devamı için: 1-İslâm milliyetini esas alıp, menfi unsuriyet fikrini bırakmak. 2-İslâm dünyasındaki dini cemaatler gayede ve dini esaslarda ittifak edip, teferruat meselelerini tartışma konusu etmemek. 3- İslâm devletleri arasında, meşveret-i şer’iyeyi yapmak[1].

 

İttihad-ı İslâm, yani İslâm birliği, bütün Müslümanları derecelerine göre alâkadar eden ehemmiyetli bir mes’eledir. Zira ittihad-ı İslâm sadece siyasî bir mes’ele değildir. Bu ittihad iki mü’minin imanı kardeşlik rabıtalarıylâ irtibat ve tesanüdlerinden başlayarak tâ Âlem-i İslâm genişliğinde bütün Müslümanların teavün ve teşrik-i mesaîlerine kadar gider. Müslümanların bu dinî kardeşliğinden gelen ve tesanüdden hâsıl olan muazzam kuvvetle, dinimiz, milletimiz, vatanımız her türlü tehlike ve her çeşit düşmanlardan muhafaza edilir ve sulh-u umumîye vesile olur. Bunun içindir ki, bu maddî ve mânevi kuvvetin karşısında dayanamayan düşmanlar, bu kuvvetin dağılıp parçalanması için her çeşit hîle ve plânlarla Âlem-i İslâmın ittihad ve tesanütünü bozmağa çalışırlar. İşte bu bozguncuların ifsadlarına karşı müteyakkız olmağa ve dinimizin çok ehemmiyetle emrettiği İslâm kardeşliğinin mânia ve mâhiyetini ve ehemmiyetini bilmeğe ve icaplarını yapmağa gayret göstermek gerektir. Kur’an’ın (Enfal, 8/73) âyetinde, beyn-el İslâm teavün olmazsa büyük fesatların zuhura geleceğine dikkat çekilmektedir. İslâmiyet, teavünü netice verecek mühim vazife ve düsturlar getirmiştir. Meselâ, teavün ve ittihad-ı İslâm için haccın ehemmiyeti çok büyüktür[2].

 

İttihâd-ı İslâm günümüzde daha çok siyasi bir anlam yüklenerek İslamcılık şeklinde algılanmaktadır. İttihâd-ı İslâm, siyasî bir ideolojinin kavramı olarak kullanılmaya başlanmadan önce Müslümanlar arasında kaynağı Kur’ân-ı Kerîm ve hadisler olan, birlik, kardeşlik ve yardımlaşma duygularının ifadesi anlamında başlangıçtan beri mevcuttu. Nitekim “ittihâd-ı dîn, uhuvvet-i dîn” gibi ifadeler, XIX. yüzyıldan önce de Müslüman sultanlıklar arasındaki yazışmalarda yer almış ve zaman zaman gayri müslim devletlerle olan mücadeleler sırasında birbirlerinden yardım isterken bu ifadelerle din kardeşliğinin sorumluluklarına atıfta bulunulmuştur[3].

 

İttihâd-ı İslâm uzun süre Müslümanlar arasında gündeme gelmez. Denilebilir ki İslam dünyasında bu konudaki gelişmeler genelde tepki anlayışıyla ortaya çıkmıştır. Siyasal ve entelektüel saldırılara karşı savunma içgüdüsüyle ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte II. Abdülhamid döneminde ortak bir şuurun uyandığı inkâr edilmez. Bu hususta II. Abdulhamid gerek şahsiyet olarak gerekse gelişmeleri yönlendiren kişi sıfatıyla merkezi konumdadır. Daha sonra İttihatçılar bu birikimden faydalanma yoluna gitmişlerdir. Milli Mücadele sırasında da dünya Müslümanlarına birlik ve dayanışma mesajları gönderilerek destek olmaları istenmiştir. Orta Asya ve Hindistan Müslümanlarından önemli miktarda mali yardımın Türkiye’ye ulaştığı bilinmektedir. Hilâfetin ilgasından sonra (3 Mart 1924) ittihâd-ı İslâm bir politika olarak artık gündemden çıkmış, bunun yerine bağımsızlığını kazanan müslüman ülkeler arasında dinin özündeki dayanışma duygularının da yardımıyla oluşturulacak ilmî, iktisadî, kültürel ve siyasal organizasyonlarla iş birliği ve yardımlaşma imkânlarının hazırlanması hedeflenmiştir. İslâm Konferansı Teşkilâtı bunlardan biridir[4].

 

İslam âleminin birliği, huzur ve güvenliği için ülkede kardeşliğin tesis edilmesi için Türkiye’nin geçmişte olduğu gibi İslâm âlemine önderlik yapabilecek maddi ve manevi konuma gelebilmesini gaye edinenlerden birisi de Bediüzzaman Said Nursi’dir. Onun zamanımıza uygun teşhislerini ve tedavi için önerdiği tekliflerini dikkate almamız gerektiği kanaatindeyim. Bu nedenle araştırmanın sonuç kısmında O’nun fikirlerinden de faydalanmış bulunuyoruz.

 

Şimdi Selâhaddin-i Eyyûbî’de ittihad-ı İslam düşüncesinin gelişmesine etki eden, İslam âleminin parçalanmışlığı, üzerinde etkili olan kişiler ve kendi kişisel özellikleri gibi konular alt başlıklar halinde incelenecektir.

 

4.1. İslam Âleminin Parçalanmışlığı

 

Orta doğuda Selahaddin döneminde iki hilafet merkezi vardı. Yani İslam dünyası iki başlıydı. Atabeyler, Emirlikler ve Sultanlarıyla 33 adet bağımsız veya yarı bağımlı İslam devleti vardı. Siyasal ayrılıklar ve parçalanmalar üç adet Haçlı krallık, Prinkepslik ve kontluğun egemenliğini kolaylaştırıyordu. 1- Kudüs Haçlı Krallığı, 2- Trablus Prinkepsliği, 3- Antakya Prinkepsliği. Ayrıca civarındaki kalede Hasan Sabbah’ın gelenekleri doğrultusunda, Haçlılarla kolayca işbirliğine giren ve Müslüman devlet adamlarıyla âlimlere suikast düzenleyip katleden Şeyhulcebel Sinan bir sosyal tehlike olarak duruyordu[5].

 

4.2. Üzerinde Etkili Olan Kişiler

 

Selâhaddîn Eyyûbî’yi tanıya bilmek için, mutlaka onu yetiştiren ve onun örnek aldığı insanlar hakkında kısa bilgi vermeyi faydalı görüyoruz. Bunları; 1- Babası Necmeddin Eyyüp, 2- Amcası Esedüddin Şirkûh, 3- Nureddin Zengi, 4- Kadı İsa el Hakkarî, 5- Kadı Fadıl, 6- Katip İmameddin el İsfahanî şeklinde sayabiliriz. Babası Necmeddin Eyyüp, Selahaddin’i Mısır’da iç siyasete hazırlayan en önemli kişidir. Amcası Esedüddin Şirkûh, Zengilerin ordu komutanıdır. Girdiği hiçbir savaşı kaybetmeyen komutan olarak tarihe geçmiştir. Selahaddin’in askeri hocasıdır. Kadı İsa el Hakkarî, Selahaddin’in amcası Şirkuh yerine Mısır’a vezir olmasını sağlayan büyük mücahit ve âlimdir. Kadı Fadıl, Selahaddin’in danışmanıdır. Fatimî bürokratı iken Selahaddin’in yanına geçmiştir. Katip İmameddin el İsfahanî (Kadı İmad), Selahaddin’in danışmanıdır. Zengi devleti bürokratıdır[6].

 

Nureddin Zengi’nin Selahaddin Eyyubi üzerindeki etkisi diğerlerine göre daha farklıdır. Özellikle ittihadı İslam, Kudüs’ün fethi hatta İstanbul’un fethi gibi ideallerin oluşmasında Nureddin Zengi’nin etkisi büyük olmuştur. Bu nedenle Nureddin Zengi ve idealleri hakkında biraz bilgi vermek uygun olacaktır.

 

Nureddin Mahmut Zengi, devlet adamlığından önce tam bir ilim erbabıydı. Hafızdı, Hadis ve Tefsir âlimiydi. Ulum-u diniyenin bütün dallarına vakıftı. Uzun boylu, güçlü, kuvvetli ve cengâverdi. Genç Salahaddin’in de hayran olduğu Nureddin’in hayatında üç ideali vardı: 1- Önce İttihad-ı İslam / Dünya İslam Birliğini kurmak, 2- Haçlı şövalyelerinin masum kanı dökerek hunharca işgal ettiği, İslam’ın ilk kıblesi olan Kudüs-ü Şerif-i kurtarmak, 3- Resulullah’ın mübarak dudaklarından dökülen “letuftehannel Kostantiniyye, Fele Ni’mel Emiri Emiruha, Vele ni’mel ceyşu Zalikel ceyş!” hadisi doğrultusunda mücadele edip, İstanbul’u İslam’a kazandırmaktı[7].

 

İmamüddin Zengî ve Nureddin Mahmud’un çabaları olmaksızın Selâhaddin’i düşünmek imkânsız gibidir. Selâhaddin, Zengîler’in sağlamış olduğu siyasi birlik ve Haçlılarla cihat zemini üzerinde mücadelesini sürdürmüş ve seleflerinin dikmiş olduğu bayrağı yeni ufuklara ulaştırmaya muvaffak olmuştur. Onun mücadele aşkı ve şahsiyeti, insanımıza çok değerli ve zengin bir birikim sunmaktadır[8].

 

4.3. Kendi Kişisel Özellikleri

 

Bugün muhtaç olduğumuz, Kudüs’ün hürriyeti İslam’ın izzeti için, yeni Selahaddin’leri hasretle beklerken, ahlakı, imanı ve yüksek idealleriyle, milletin ve ümmet-i Muhammed’in atası Selahaddin’i örnek alıp gayretle çalışmak, bütün müstakbel Müslüman gençliğin boynunun borcu! O gençliğe selam olsun[9]. Bu nedenle birkaç anekdot şeklinde O’nun kişisel özelliklerinden bahsetmenin faydalı olacağı düşünülmektedir.

 

Selahaddin Eyyubî İslam dünyası üzerine çöken bulutları dağıtmıştır. Sağlam temeller üzerine kurduğu devleti ile İslam’ın kurtuluşu olmuştur. Selçuklu sultanlarının gerçekleştirmek istedikleri fakat gerçekleştiremedikleri İslam Birliği’ni kurmuş ve haçlılara karşı başarılı mücadeleler vermiştir. Doğulu ve batılı kaynaklar tarafından ortak bir şekilde övgüye layık görülen Selahaddîn Eyyûbî kendisinden sonra devlet idaresini devralacak olan hanedan üyelerini de aynı hedef doğrultusunda etkilemiştir. Devletin sınırlarını güven altına alarak genişleme ve haçlılarla mücadele onların öncelikli hedefleri olmuştur[10].

 

Selahaddin Eyyubî üstün kişilik ve liderlik vasıflarının yanında hayır işleri ile de halkın gönlünü almıştır. Bu durum onu İslam coğrafyasında yüceltmiş ve İslam milletlerinin liderliğini eline almasını sağlamıştır. O yaptığı işlerde halkın ve ordusunun çıkarlarını ve sevinçlerini ön planda tutardı. Yaptığı eğitim, sağlık ve adliye alanlarındaki imar faaliyetleri ile gönüller kazanmaya devam ederdi. Karizmatik kişiliği sayesinde Müslümanlar onun etrafında toplanmış ve bunun sonucunda da İslam Birliği’nin temelleri atılmış ve sağlanmıştır.

 

Selahaddin Müslümanların gözünde, Ebu Bekir mizaçlıydı. Halkın her tabakası ve her ferdiyle yakın bir akrabasıyla konuşur gibi diyalog kurardı.Kalender meşrep ve rahat tavırlarıyla kendisiyle görüşeni de rahatlatırdı. Gerçi tekrarlayan ağrıları vardı ama aklı-fikri Müslümanların vahdetindeydi, İslam birliğindeydi. Bir toplantı sonrası müşavere kasdıyla kardeşi Melik Adil ile oğlu Efdal Ali’yi huzuruna çağırdı. Meyve ikram ettikten sonra onlara sordu:

 

-Şu anda Ehl-i Salip’le beş yıllık bir ateşkes anlaşması yapıldı. Yani Haçlılarla işimiz bitti. Suriye ve Filistin’de bizi meşgul edecek askeri ve siyasi bir tehlike yok. Şimdi stratejimiz ne olmalıdır?

 

Küçük kardeşi ve diplomatı olan Melik Adil söz aldı:

-Sultanım, doğu Anadolu coğrafyasıyla bütünleşmek için, Mardin, Artuklular ve Ahlat üzerine gidelim!

 

Selahaddin bu sefer oğlu Aftal Ali!ye döndü.

-Sen ne düşünüyor ve ne diyorsun Ali?

 

-Sultanın, Haçlılar Filistin ve Suriye’ye saldırırken sürekli olarak Anadolu topraklasın kullandılar. Eğer biz buraya egemen olursak, Haçlıların geçiş güzergâhını kapatmış olacağız. Üstelik bence bu coğrafyanın fethi daha kolay ve servetleri de daha bol. Hedefimiz Konya olmalı!

 

Sultan Selahaddin başını “Hayır” anlamında iki yana salladı.

-Şimdi beni iyi dinleyin. İkinizin de görüşlerinde isabetsizlik var. Ahlat ve Konya elhamdülillah, zaten Müslümanların elinde. Ne zaman Haçlılarla başımız dara düşse bize her türlü yardımı yapıyorlar. Asıl hedefimiz, Resulullah’ın müjdelediği Kostantin olmalıdır. Bizas’tan bir miktar toprak almak bile Müslümanların hayrınadır.

 

Adil ve Ali birbirine mahcubiyetle baktılar

 

-Şimdi size söylüyorum! Her ikiniz de sorumlu olduğunuz bölgelere gidin! Bizan’a karşı cihada katılacak Müslüman toplayın, eğitin ve Şam’a getirin!

 

-Baş Üstüne Sultanım![11].

[1] Hekimoğlu İsmail vd.  Dinî, İlmî, Felsefi Yeni Ansiklobedi, Cilt:2, (İstanbul: Timaş Yayınları, 1991), 1233. “İttihâd-ı İslâm” maddesi.

[2]“Sorularla İslamiyet” son güncelleme 15 Mart, 2019, https://sorularlaislamiyet.com/panislamizm-ittihad-i-islam-islam-birligi-hakkinda-bilgi-verir-misiniz-0/.

[3] TDV İslâm Ansiklopedisi. Azmi Özcan., Cilt: 23, (Ankara: TDV Yayınları, 2001), “İttihâd-ı İslâm” maddesi,  470

[4] Özcan, “İttihâd-ı İslâm”,  475.

[5] Mehmet Sılay, İslam Birliğinin Mimarı ve Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi, (İstanbul: Düşün Yayıncılık, 2018), 49-50.

[6] Bülent Temel, Şarkın En Sevgili Sultanı Selahaddin Eyyubi,  370.

[7] Sılay, İslam Birliğinin mimarı ve Kudüs Fatihi.., s. 45-46.; Abdulhalim Oflaz, “Eyyûbî Ailesinin İlk Dönem Tarihleri”, Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 7 (2016): 39.

[8] Osman Gürbüz, “İktidara Uzanan Yolda Eyyûbî Ailesinin Serüveni”, A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Dergisi 48 Erzurum, (2012): 404.

[9] Sılay, İslam Birliğinin Mimarı ve Kudüs Fatihi.., s. 241.

[10] Hülya Çakıroğlu,  “Müferricü’l-Kurûb’a Göre Eyyûbî Sultanlarının Örnek Davranışları”, 38. Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi, Tarih ve Medeniyetler Tarihi, Cilt:2, Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu yayınları, 2012, s. 868.

[11] Sılay, İslam Birliğinin Mimarı ve Kudüs Fatihi.., s. 228-229.

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )