Nurdanhaber-Haber Merkezi
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, yerli otomobilin prototipinin kamuflajlı görüntüsünü AA Editör Masası’nda kamuoyuyla paylaştı. Üretilmiş 3 prototip bulunduğunu belirten Işık, “İnşallah 2016’da her türlü mevsim, iklim ve arazi şartında deneyeceğimiz 30-40 araç üretmeyi hedefliyoruz. 2020’den önce de 2019 sonuna kadar Türkiye’de bunun seri üretimini başlatmayı hedefliyoruz” dedi.
AA Editör Masasına konuk olan Işık, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Yerli otomobile ilişkin bir soruyu yanıtlayan Işık, artık otomobilde bir paradigma değişimi yaşandığına dikkati çekerek, otomobil teknolojilerinde ciddi bir değişim olduğunun altını çizdi.
Işık, otomobilde mekanik aksamın gittikçe önemini kaybettiğini ifade ederek, buna yönelik yakıt pilleri, batarya, donanım, yazılım, dijital güç aktarıcıların, elektrik motorlarının teknolojideki ağırlığının gittikçe arttığını bildirdi. Türkiye için burada bir fırsat penceresi olduğuna dikkati çeken Işık, 4-5 yılda bu noktada bir geçiş süreci yaşanacağını kaydetti. Bütün otomotiv markalarının da bu sürece hazırlandığına işaret eden Işık, “Belki 10 yıla kalmayacak, artık yollarımızda Apple, Google marka otomobilleri göreceğiz” dedi.
Bu kadar otomobil markalarında farklılaşmanın yaşanacağı bir dönemde Türkiye’nin de kendi markasını üretmesi gerektiğini vurgulayan Işık, bu noktada Türk otomotiv yan sanayinin stratejik bir konuma yükselmesi için yerli otomobili olmazsa olmaz gördüklerini belirtti. “Şu anda tedarikçiyiz, yarın maliyet avantajları başka bir ülke açısından olumlu bir noktaya gelirse bizden tedariği çok rahatlıkla kesebilirler” diyen Işık, otomotiv yan sanayinin tedarikçi olmaktan stratejik ortak olmaya yükselmesi için kesinlikle bir Türk markasının oluşması gerektiğini kaydetti.
Fikri Işık, yerli otomobilin bu yeni teknolojileri geliştirmek için bir platform olduğunu dile getirerek, örneğin bataryanın sadece arabada değil, insansız hava aracından, akıllı evlere kadar kullanılacak bir ürün olduğunu ancak bunun ticarileştirilmesi gerektiğini, bunun da ancak yerli otomobil ile olabileceğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’nın “Bir babayiğit arıyorum” sözleriyle yola çıktıklarını dile getiren Işık, bir yol haritası hazırladıklarını anlattı. Işık, yol haritasında hedeflerinin 2015 yılının ağustos ayına kadar prototiplerin çıkması olduğunu hatırlatarak, “Prototipler şu anda çıktı. İlk defa AA Editör Masası aracılığıyla Türkiye’nin merak ettiği bu prototiplerin bir iki resmini paylaşma imkanımız olacak” dedi.
Prototiplerin fotoğraflarını ve kendi yaptığı test sürüşüne ilişkin görüntüleri paylaşan Işık, şöyle konuştu:
“Bu araçlar kamuflajlı arkadaşlar, otomotiv sektöründe araçların prototip ve deneme süreçlerinde kamuflajlı olması bir gereklilik olarak algılanıyor. Bu gördüğünüz farlar normal far değil, farklı olacak. Bu gördüğünüz çizgiler daha farklı çıkacak, örtmek durumundayız. Şu anda prototiplerimiz üretildi. Üç prototipimiz TÜBİTAK’ın kendi geliştirdiği teknolojilerin yüklenmesi ve bazı testlerin, ARGE çalışmalarının yapılması için şu anda TÜBİTAK’ta Gebze Merkezimizde üzerinde çalışma yapılan araçlar. Bu özel bir pist, deneme pisti. orada aracın ne kadar kısa sürede hızlanabildiğini, ne kadar kısa sürede durabildiğini, yakıt performansını, aracın diğer özelliklerini test edebilelim diye…”
Aracın içten görünümüne yönelik bir fotoğrafını da gösteren Işık, prototiplerin daha da geliştirileceğini ifade etti. Işık, 3 prototipin aynı anda görüldüğü bir fotoğrafla ilgili de şöyle konuştu:
“Şu anda üretilmiş 3 prototip var, 4. prototip de RW Crossover olarak üretiliyor. Şu anda onun üretimi de bitmek üzere. Bunların 3 tanesi farklı, biri hatchback, biri sedan, diğeri de sedan fakat birisi benzinli araç, birisi menzili uzatılmış elektrikli araç, birisi de sadece elektrikli araç. Biri menzili uzatılmış elektrikli crossover dediğimiz menzili uzatılmış ‘jip’ dediğimiz araç, o da şu anda üretiliyor. Dolayısıyla bütün bunlar şu anda yaptığımız programa göre yürüyor. Burada işbirliği yaptığımız kurumlar var, asıl bundan sonrası önemli. Bu teknoloji artık dünyada herkesin kolaylıkla ulaşabileceği bir teknoloji. Bundan sonrası AR-GE ve inovasyona daha çok dayanacak. Menzili uzatılmış elektrikli araç teknolojisini bu araçlara uygulayacağız. Bunları yaparken aracın konforuna, güvenliğine daha fazla odaklanacağız.
İnşallah 2016’da her türlü mevsim, iklim ve arazi şartında deneyeceğimiz 30-40 araç üretmeyi hedefliyoruz. 2020’den önce de inşallah 2019 sonuna kadar da Türkiye’de bunun seri üretimini başlatmayı hedefliyoruz. Bu tam dünyada da otomobil sektöründe bir geçiş dönemine işaret ediyor. İnşallah bir aksilik olmazsa, Türkiye’nin bu noktada istikrar yönünden bir problemi olmazsa, bu projeyi biz programladığımız şekilde sürdürürsek inanıyoruz ki 2020 yılında insanlarımızın tercihine bir Türk markasını da sunmuş olacağız.”
Işık, yerli otomobile bir isim düşünüp düşünmediklerine yönelik bir soruyu da şöyle yanıtladı:
“İsimlerini tasarlama noktasında değerlendireceğiz, şu anda bir isim özellikle vermiyoruz. Biz AR-GE’yi TÜBİTAK olarak üstleniyoruz ama işin seri üretiminde bir babayiğit istiyoruz. Özel sektörün üretimde bulunması temel tercihimiz. Buna yönelik bazı çalışmalarımız, girişimlerimiz var ama özel sektörde bir babayiğit çıktıktan sonra isim de dahil tesislerin nereye kurulacağı, nasıl bir pazarlama stratejisi ve fiyat politikasıyla onları bu babayiğit ile kararlaştıracağız. Biz şu anda daha çok bu araçların teknoloji geliştirilmesine odaklanmış durumdayız. Bir yandan da babayiğit ile ilgili görüşmelerimiz sürüyor.”
Şu ana kadar projede bir aksama olmadığını ifade eden Işık, “Ama tabii her noktada olduğu gibi Türkiye’nin yerli otomobil konusunda da olmazsa olmazı istikrardır. Eğer istikrar olursa bu projelere kaynak aktarılabiliyor, istikrar olmadığı zaman maalesef Türkiye’nin öncelikleri farklılaşıyor. O zaman da teknoloji ve üretim 2’nci hatta 3’üncü ve 4’üncü plana düşebiliyor. Arzumuz Türkiye’de istikrarın sürmesi ve bu istikrar sayesinde Türkiye’nin özellikle 2020 yılına geldiği zaman bu alanda ‘ben de varım’ diyebilecek bir başarıyı ortaya koyması” değerlendirmesinde bulundu.
AA