Nurdan Haber

Sınav korkusunu aşmak

Sınav korkusunu aşmak
15 Mayıs 2017 - 12:03

Sınav korkusu az çok herkeste vardır. Korku insanların hayatını korumak için verilmiştir. Aslında dozunda korkunun zararı yoktur. Sınava iyi hazırlanıldı ise korku ve kaygı da az olur.

Önümüzdeki günlerde liseyi bitiren ve lise son on ikinci sınıf öğrencileri için LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı) var. Tüm öğrencilere başarılar diliyorum. Tabii sınavla birlikte korku ve stres de var. Sınava girerken bu da diğerleri gibi bir sınav diye düşünmek lazımdır. Birçok deneme sınavına girildiği için sanki bir deneme sınavına daha giriyorum diye düşünüp heyecanlanmamak gerekir. Hayatta sınavların eksik olmayacağını unutmamalıdır.
Tüm insanlar hayatları boyunca çok çeşitli sınavlardan geçerler. Dünya sınavları ölünce biter. O zaman da ahiret sınavı başlar. Sınav korkusu ve kaygısının en basit başlıca sebebi, sınava yeterince hazırlanmamış olmaktır. Ayrıca başarısızlık korkusu- başarısız olma endişesi de etkilidir.
Sınavlarda hiç heyecanlanmamak mümkün mü? Bunun cevabı “Hayır’dır. Hem mümkün değil, hem de istediğimiz bir şey değildir. Çünkü hiç kaygının olmaması, kaygının sıfır olması hiç hareket etmemek anlamına gelir. Sınava hiç önem vermeyerek onu küçümsemek-hafife almak anlamına gelir. Yapılması gereken; sınav sorularını tehdit olarak görmemek, zamanı verimli kullanmak ve sınavdan önce çalışma için “Üşenme, erteleme, vazgeçme.” Prensibini uygulamaktır.
Sınavlar için zararlı olan korku aşırı korkudur. Meselâ, nasıl ki damda-çatıda gezen bir adamı tehlikeye atmak için, bir kandırıcı adam, o evham eden-korkan kişinin nazarında zararlı görünen bir şeyi gösterip, vehmini-korkusunu uyandırır, kovalayarak, ta damın kenarına gelmesine, baş aşağı düşmesine ve boynunun kırılmasına neden olur. Aynen onun gibi, çok ehemmiyetsiz evhamla-korkuyla çok ehemmiyetli şeyler feda edilmektedir. Hatta insan bu korku damarı ile bir sinek beni ısırmasın diyerek, yılanın ağzına girmek gibi olumsuz şeylere atılır. Sınav korkusu kontrol altına alınmalıdır. Yoksa korktuğu derslerde başarılı olmak insana imkânsız gibi gelir. Örneğin matematik dersinden korkan bir öğrenci en kolay matematik sorularını da yapamaz hale gelir.
Korku, stres, kaygı yerinde ve dozunda olursa uyanıklığa, teyakkuza ve sınav sorularını daha iyi anlamaya sebeptir. Ancak aşırı korku hayatı azaba-sıkıntıya, yaşanmaz duruma getirir. İnsan yapabileceği basit soruları dahi stres ve kaygısının fazla olmasından dolayı yapamaz.
Her şeye kıymeti nispetinde değer vereceğiz. Değerinin azı ve fazlası uygun değildir. Eğer kıymetsiz bir şeye çok kıymetli bir şeymiş gibi değer verilirse, bu kişinin akıl ve ruh sağlığının normal olmadığını gösterir. Bazen korkuda da lezzet vardır. Bediüzzaman’ın ifadesiyle; eğer bir yaşındaki bir çocuğun aklı bulunsa ve ondan sorulsa, “En leziz ve en tatlı durumun nedir?” Belki diyecek: “Acizliğimi, zayıflığımı anlayıp, annemin tatlı tokatından korkarak, yine annemin şefkatli bağrına-sinesine sığındığım durumdur.” Onun için “Kork Allah’tan korkmayandan. Korkma Allah’tan korkandan.” Denilmiştir. Korku ve zayıflık dış etkileri artırır. Yani insan bu durumdan dışarıdan gelen olumsuz, düşman ve rakip etkilere daha açık hale gelir. Doğru gördüğümüz yolda gitmek için korku, endişe ve stresten korkmamalıyız. “Allah’a tevekkül ettim.” deyip yürümeliyiz.
Korku konusu ile ilgili kayık hikâyesi bize çok anlamlı mesajlar vermektedir. Korkulacak şeylerden korkulması gerektiği kadar korkacağız. Ancak aşırı kaygılanmayacağız, streslenmeyeceğiz, aşırı korkmayacağız.
Yine Bediüzzaman’ın ifadesiyle; “bir zaman-Allah rahmet etsin-mühim bir zat kayığa binmekten korkuyordu. Onunla beraber bir akşam vakti İstanbul’dan Galata köprüsüne geldik. Kayığa binmek lazım geldi. Araba yok. Eyüp Sultana gitmeye mecburuz. Israr ettim.
Dedi: “Korkuyorum; belki batacağız.”
Ona dedim: “Bu Haliç’te tahminen kaç kayık var?”
Dedi: “Belki bin var.”
Ona dedim: “Senede kaç kayık batar?”
Dedi: “Bir iki tane. Bazı sene de hiç batmaz.”
Dedim: “Sene kaç gündür?”
Dedi: “Üç yüz altmış gündür.”
Dedim: “Senin vehmine ilişen ve korkuna dokunan batmak ihtimali, üç yüz altmış bin ihtimalden bir tek ihtimaldir. Böyle bir ihtimalden korkan, insan değil, hayvan da olamaz.”
Hem ona dedim: “Acaba kaç sene yaşamayı tahmin ediyorsun?”
Dedi: “Ben ihtiyarım. Belki on sene daha yaşamam ihtimali vardır.”
Dedim: “Ecel gizli olduğundan, her bir günde ölmek ihtimali var. Öyleyse, üç bin altı yüz günde her gün vefatın muhtemeldir. İşte, kayık gibi üç yüz binden bir ihtimal değil, belki üç binden bir ihtimalle bugün ölümün muhtemeldir. Titre ve ağla, vasiyet et” dedim.
Aklı başına geldi, titreyerek kayığa bindirdim. Kayık içinde ona dedim:
“Cenab-ı Hak korku hissini hayatı korumak için vermiştir. Hayatı tahrip etmek, daha ağır hale getirmek, zor hale getirmek, üzüntülü hale getirmek için vermemiştir. Korku ihtimali iki, üç, dört ihtimalden bir olsa (%50, %33, %25) hatta beş altı ihtimalden bir olsa (% 15-20 ihtimal), tedbir olarak korkmak uygun olabilir. Fakat yirmi, otuz, kırk ihtimalden bir ihtimalden (%5, %3, %2.5 ihtimal) korkmak vehimdir-kuruntudur. Hayatı sıkıntıya, azaba çevirir.
Askerlikten örnek verirsek en çok yaralananlar, siperini bırakıp kaçanlardır. En az yara alanlar, siperinde sebat edenlerdir. Korkuya, kaygıya, strese pabuç bırakmayıp, ümitsizliğe kapılmadan, sebat ederek sınavlara ciddi çalışmak gerekir.
Öğrenciler için sınavlarda gerçekçi hedefler konulup bu hedeflere ulaşılırsa başarı yakalanacaktır. Bu sayede öğrencilerin kendilerine olan güveni artacaktır. Aileler daima çocuklarının ilgi ve yeteneklerini dikkate alarak beklentiler oluşturmalıdır. Aileler gençlerin yetenekleri ve kendi özellikleri dışında farklı beklentiler içine girmemelidirler. Bu şekilde gençlerin korkulu, kaygılı, stresli kişiler olmalarının önüne geçilebilir. Her zaman sınavların öğrencinin kişiliğini değil, sadece bilgisini ölçtüğünü unutmamalıyız. Sonuçtan bağımsız olarak eğer ciddi, verimli çalıştılarsa gençlerin gösterdikleri gayreti- çabayı takdir etmeliyiz. Öğrencileri her halükarda (sınavlarda başarılı olsunlar veya olmasınlar) sevdiğimizi tüm samimiyetimizle ve açık kalpliliğimizle bildirmeliyiz.
Anne-baba olarak sınavları aşırı yüceltmemeli, ölüm kalım sorunu yapmamalı, gençlere yüreklendirici davranmalıyız. Sınavların at yarışı olmadığını bilmeli, gençleri diğerleri ile kıyaslamamalıyız. Çocuklarımızı ön şartsız-koşulsuz sevmeliyiz. Aileler ve aile bireyleri olarak gençlere uygun rol modeli olmalıyız.

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )