Nurdan Haber

Dünyayı Değiştiren 5 Müslüman İcadı

Dünyayı Değiştiren 5 Müslüman İcadı
03 Aralık 2015 - 15:45

Nurdanhaber-Haber Merkezi

 

1. Kahve

Dünyanın birçok bölgesinde her gün yaklaşık 1,600,000,000 kupa kahve tüketilmektedir. Milyonlarca insan günlük rutinlerinin bir parçası olarak ona yer verir. Ancak, çok az insan bu her yerde bulunan içeceğin Müslüman kökenlerinden haberdardır.

Tarihi kayıtlara göre 1400’lü yıllarda Arap Yarımadası’nın güneyinde, Yemen’deki Müslümanlar arasında oldukça popüler olmuştur. Efsaneye göre bir çoban (bazılarına gore Yemen’de, bazılarına göre Etiyopya’da) keçilerinin özellikle bir ağacın tohumlarından yediklerinde daha enerjik ve heyecanlı olduklarını gözünden kaçmamıştır. Deneme cesaretini gösterince, kendisine de enerji verdiğini farketmiştir. Zamanla, tohumları kavurup suda demleyip ekşi ama güçlü bir içecek elde etme geleneği gelişti ve böylece kahve doğdu.

 

Çoban hikayesi gerçekten yaşandı mı yaşanmadı mı bilinmez, kahve Yemen’in dağlarından 15. yüzyılın en parlak Müslüman imparatorluğu Osmanlı’nın geri kalan kısmına yayıldı. Müslüman dünyasının en büyük şehirlerinde, Kahire’de, Istanbul’da, Şam’da, Bağdat’ta bu yeni içecekte uzmanlaşan kahvehaneler açılmaya başladı. Daha sonra büyük ticaret şehri Viyana’dan geçerek Müslüman dünyasından Avrupa’ya geçti. Başta Katolik otoritelerce ‘Müslüman içeceği’ diye kötülense de kahve, Avrupa kültürünün bir parçası haline geldi. 1600larda kahvehaneler filozofların buluşup insan hakları, hükümetin rolü, demokrasi gibi konuları tartıştıkları yerlerdi. Bu kahveli tartışmalar modern dünyanın en güçlü entelektüel hareketlerinden biri olan Aydınlanma Çağı’nı doğurdu.

Yemenli ya da Etiyopyalı bir çobandan, Avrupa’nın politik düşüncesini oluşturmaya, günde 1 milyon kupadan fazla tüketilmesine kadar, bu Müslüman icadı insanlik tarihinin en önemli buluşlarından biridir.

 

2. Cebir

Birçok ortaöğretim öğrencisi matematik dersleriyle mücadele ederken cebirin önemini özellikle farkedemeseler de, Müslümanların Altın Çağı’nın modern dünyaya en önemli katkılarındandır. 780’den 850 yılına kadar İran ve Irak’ta yaşayan büyük bilim adamı ve matematikçi Muhammed ibn Musa El-Harezmi tarafından geliştirilmiştir.

 

Muazzam kitabı, El’Kitab’ül-Muhtasar fi Hısab’il Cebri ve’l-Mukabele (Cebir ve Denklem Hesabı Üzerine Özet Kitap) adlı eserinde cebirsel denklemlerin temel prensiplerini ortaya koymuştur. Kitabın adı ‘bütünleme’ anlamına gelen ve Latince ‘algebra’ kelimesinin de türediği ‘cebir (el-cebr)’ kelimesini içermektedir. El-Harezmi kitabında, bilinmeyen değişkenli cebirsel denklemlerin zekat hesaplamaları ve miras paylaşımı gibi gerçek dünya sorunlarının çözümünde nasıl kullanılacağını açıklamaktadır. Cebiri geliştirmedeki özgün mantığı, hesap makinesiz ve bilgisayarsız bir dünyada İslami yasalar tarafından emredilen hesaplamaları daha kolay hesaplanabilir hale getirmek istemesidir.

El-Harezmi’nin kitapları 1000 ve 1100lü yıllarda, ‘Algoritmi’ (algoritma kelimesi de onun isminden ve matematik alanındaki çalışmalarından gelir) adıyla tanındığı Avrupa’da Latince’ye çevrilmiştir. Cebiri geliştirdiği eseri olmadan mühendislik gibi matematiğin modern pratik uygulamalarının varlığı imkansız olacaktır. Eserleri ölümünden yüzyıllar sonra bile Avrupa üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulmaktadır.

 

3. Diploma Veren Üniversiteler

Üniversitesilerden bahsedersek, bu da Müslüman dünyası tarafından mümkün kılınan bir buluştur. İslam tarihinin ilk dönemlerinde camiler okul olarak da kullanılmıştır. İmamlar öğrenci gruplarına Kur’an-ı Kerim, fıkıh, hadis gibi İslami bilimlerde ders vermişlerdir. Ancak Müslüman dünyası büyüdükçe medrese adı verilen, öğrencilerin eğitimine adanmış resmi kurumlara ihtiyaç duyulmuştur.

İlk resmi medrese 859 yılında Fas’ın Fes şehrinde Fatima al-Fihri tarafından kurulan el-Keyruvan’dır. Okul, bulunduğu toprakların en parlak öğrencilerinin yanı sıra Kuzey Afrika’nın öncü bilim adamlarını da kendine çekmiştir. El-Keyruvan’da öğrenciler pozitif bilimlerden dini bilimlere uzanan çeşitli konularda belirli sürelerde eğitilirlerdi. Programın sonunda eğer öğretmen öğrenciyi yeterli görürse öğrenciye ‘icazet’ denilen ve öğrencinin konuyu anladığı ve konusunda eğitim verebileceği anlamına gelen bir sertifika verilirdi.

Bu ilk derece veren eğitim enstitüleri Müslüman dünyasında hızla yayıldı. 970 yılında Kahire’de El-Azhar Üniversitesi kuruldu, 1000li yıllarda Selçuklular tüm Ortadoğu’da onlarca medrese kurdu. Bitirme sertifikası (derecesi) veren enstitü konsepti Avrupalı öğrencilerin eğitim almaya geldiği Müslüman İspanya’dan Avrupa’ya yayıldı. İtalya’daki Bolonya Üniversitesi ve İngiltere’deki Oxford Üniversitesi 11. ve 12. yüzyıllarda kuruldu ve belirli bir konuda kişinin yeterliliğinin göstergesi olarak kullanılmak üzere hakeden öğrencilere derecelerin verildiği Müslüman geleneğini devam ettirdi.

 

4. Askeri Bandolar

Batı dünyasında birçok lise ve üniversite öğrencisi bandoya aşinadır. Birkaç yüz müzisyenin oluşturduğu bir grup olan bando, spor müsabakalarında izleyicileri eğlendirmek ve tezahürat yapmak için sahada yürür. Bu okul bandoları, Avrupa’da gunpowder çağında askerleri savaş sırasında yüreklendirmek için tasarlanmış askeri bandolardan gelişmiştir. Bu geleneğin kökeni 1300’lerde Osmanlı ordusunu dünyanın en güçlü ordularından biri haline getiren Osmanlı Mehter takımıdır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun yeniçeri elit birlikleri olarak mehter takımının görevi, düşmanları korkutup müttefikleri yüreklendirmek için yüksek sesli müzik yapmaktı. Mehter takımının devasa davullar ve çarpışan ziller kullanarak oluşturduğu ses kilometrelerce yayılırdı. 14 ve 16. yüzyıllarda Balkanlardaki Osmanlı fethi sırasında, mehteran takımı kalabalık Avrupa ittifakları karşısında bile neredeyse yenilmez görünen düşmanlara korku salan Osmanlı ordularına eşlik etmiştir.

Eninde sonunda Hristiyan Avrupa’da da düşmanları korkutmak için askeri bandoların kullanılması popüler oldu. Efsaneye göre 1683’te Osmanlının Viyana kuşatmasında Osmanlı ordusu onlarca müzik enstrumanını geride bırakmıştır, Avusturyalılar da bunları toplayıp öğrenip kendileri kullanmışlardır. Avrupa’nın her yerinde, Avrupalıların yüzyıllardır süregelen savaşma şeklini değiştirerek, ordular askeri bandolar oluşturmaya başlamışlardır.

 

5. Kameralar

Fotoğrafsız bir dünya düşünmek çok zordur. Instagram ve Canon gibi milyon dolarlık şirketler bir sahnedeki ışığı yakalayıp ondan bir görüntü oluşturup o görüntüyü tekrar oluşturma fikri üzerine kuruludur. Ancak 11. yüzyılda yaşayan, optik alanını geliştiren ve ilk kameraların nasıl çalıştığını açıklayan Müslüman bilim adamı İbn el-Heysem’in çığır açan çalışmaları olmadan mümkün değildir.

 

1000’li yılların başında Kahire’de çalışan İbn el-Heysem, tüm zamanların en büyük bilim adamlarından biridir. Bilimsel gelişmeleri düzenlemek için tüm bilimsel araştırmaların yürütüldüğü temel bir süreç olan bilimsel bir metod geliştirdi. Fatimi hükümdar el-Hakim tarafından ev hapsine konduğunda ışığın nasıl çalıştığıyla ilgili çalışmalar yapma vaktini bulmuştur. Araştırmaları özellikle ‘iğne deliği kamera’nın nasıl çalıştığı üzerine yoğunlaşmıştır. Ibn el-Heysem, ışık geçirmeyen bir kutunun bir tarafına küçücük bir delik delindiğinde dışarıdaki ışık ışınlarının o delikten geçerek kutunun arka duvarına yansıdığını farkeden ilk bilim adamıdır. Delik (aperture/açıklık) küçüldükçe görüntü kalitesinin kesinleştiğini farketmiştir, bu da ona görüntü yakalarken inanılmaz derecede doğru ve keskin kameralar yapabilme kabiliyeti vermiştir.

İbn el-Heysem’in kameralarla, görüntüleri yansıtma ve yakalamayla ilgili buluşları aynı doğrultuda kameraların modern gelişimine yol açtı. Işığın açıklıklardan geçip yansıtılması hakkındaki araştırması olmadan herkesin kamerasındaki modern mekanizmalar var olamayacaktı.

Suffagah

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )