Güzel yaratmışsın, Rabb’im, hayâtı!
Yıldız yıldız gökler, güneşli günler.
O yağmurun tadı, soğuğun tadı;
Baharda doğumlar, kışta ölümler…
Kokuları ayrı, renkleri ayrı,
Şekli, tadı başka binlerce ni’met.
Çiçek çiçek, rengârenk: mor, ak, sarı..
Öbek öbek, yaprak yaprak, bak seyret!
Bir âlem yeryüzü, bir âlem gökler!
Tohum, fidan, ağaç.. hepsi bir çeşit.
Sayılmaz hayvanlar, cins cins böcekler.
Her şey birbir’ne denk, hep uygun, eşit…
Ya insanlar, Rabb’im, güzel insanlar;
Kötülükten kaçan, Seni bilenler.
Dünyâ ağacının meyvesi onlar;
Sevinçli, mutlular, huzurlu, şenler…
Bütün ni’metlerin ücreti azdır;
Kaldı ki, bir nefes bin şükür değer!
Yaşamak bir lezzet, ölüm bin hazdır;
Hakîkat noktası bilinse eğer…
Bakın kâinâta, var mı bir hatâ?
Kötü ne varsa hep kendimizdedir.
Rabb’imin keremi etmiş ihâtâ;
Bin lütuf, bin sevgi üstümüzdedir.
Eğer suç işleyip düşmüşse insan;
Kendine kızmalı, her şeyden önce.
Eğer dertli isen ve ağlıyorsan
Düşün bir bakalım, kabahat kimde?
Kim ne derse desin, güzel yaşamak!
Mâdem Rabb’imiz var, inandık buna.
Kâh yarı aç olsak, kâh yarı çıplak;
Hava, su, ekmek, tuz yeter insana…
Nasıl olsa ölüm silecek farkı;
Zengin – fakir, tokla aç arasında.
Îmanla olacak bir cennet parkı,
Ürperten mezarlık, toprak altında…
Abdulkadir Bilgici