Nurdan Haber

Risale-i Nur’un âfatın def’ine vesile olduğunu göstermiştir

Risale-i Nur’un âfatın def’ine vesile olduğunu göstermiştir
22 Aralık 2017 - 3:15

On Üçüncü Şuâ

Üstadın talebelerine gönderdiği gayet kıymettar, nurlu mektuplardır. Risale-i Nur’un parlak mücahedatını bu samimi mektuplar gayet parlak gösteriyorlar.

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

Risale-i Nur’un kerametlerindendir ki Üstadımız Hazretleri: “Ey mülhidler ve ey zındıklar! Risale-i Nur’a ilişmeyiniz! Risale-i Nur, âfatın def’ine sadaka gibi vesile olmasından ona karşı olan hücum ve onun tatili, âfata karşı olan müdafaasını zayıflaştırır. Eğer ilişirseniz, yakından bekleyen belalar, sel gibi üstünüze yağacaktır.” diye on senedir kerratla söylüyordu.

Bu hususta şahit olduğumuz felaketler pek çoktur. Dört seneden beri Risale-i Nur’a ve şakirdlerine her ne vakit ilişilmiş ise bir felaket, bir musibet takip etmiş ve Risale-i Nur’un ehemmiyetini ve âfatın def’ine vesile olduğunu göstermiştir.

İşte Üstadımız Bedîüzzaman’ın Risale-i Nur ile haber verdiği yüzler hâdisat içinde felaketler, zelzele eliyle doğruluğunu imza ederek gelen dört felaket, Risale-i Nur’un bir vesile-i def’-i bela olduğunu gösterdi.

Cenab-ı Hak, bize ve Risale-i Nur’a taarruz edenlerin kalplerine iman ve başlarına hakikati görecek akıl ve göz ihsan etsin; bizi bu zindanlardan, onları da bu felaketlerden kurtarsın, âmin!

Hüsrev

***

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Bir cilve-i inayet-i Rabbaniyedir ki daha müdafaatımızı ve evraklarımızı ve kitapları görmeden, yalnız perde altında hissedip Maarif Vekili’nin dehşetli püskürmesi ve hücumu, Beşinci Şuâ ve Hücumat-ı Sitte’nin Zeyli gibi gayet şiddetli mahrem risaleleri en ehemmiyetli makamat, bilfiil tenkit için tetkik etmesi ve müdafaatımın ciddi, dokunaklı küfr-ü mutlaka cüretkârane darbeleri Ankara’nın bize karşı çok şiddetli davranmasını beklerken, meselenin azametine nisbeten gayet mülayimane belki musalahakârane vaziyet almış.

Ve bu cilve-i inayetin bir hikmeti de şudur: Risale-i Nur’un umum memlekete alâkası cihetiyle, umumî bir dershanede ve büyük makamatta dikkat ve merakla okunmasıdır. Evet, bu zamanda böyle yüksek bir ders, elbette böyle cem’iyetli ve küllî ve umumî dairelerde okunması, büyük bir inayettir ve küfr-ü mutlakı kırdığına bir kuvvetli emaredir.

Kardeşlerim! Herhalde bu kadar sıkıntı ve zararı çeken zayıf bir kısım aile sahipleri, bir derece Risale-i Nur’dan ve bizden çekinmek belki vazgeçmek için bir mazeret olabilir zannıyla, tahliyeden sonra değişmek ihtimaline binaen derim:

Bu derece kıymettar bir mala bu maddî ve manevî fiyat veren ve bu azabı çeken, o maldan vazgeçmek büyük bir hasarettir. Hem her birisi, Risale-i Nur’un eczalarını ve alâkadarlarını ve bizi muhafaza ve yardım ve hizmeti birden bıraksa hem ona hem bizlere lüzumsuz bir zarardır. Onun için ihtiyatla beraber, sadakati ve irtibatı ve hizmeti değiştirmemek lâzımdır.

***

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Bir cilve-i inayet-i Rabbaniye ve bir himayet-i hıfz-ı İlahiyedir ki Ankara’da ehl-i vukuf heyeti, Risale-i Nur’un hakikatlerine karşı mağlup olup şiddetli tenkit ve itirazın çok esbabı var iken âdeta beraetine karar verdiklerini işittim. Halbuki mahremlerin şedit ifadeleri ve müdafaatın dokunaklı meydan okumaları ve Maarif Vekili’nin dehşetli hücumu ve ehl-i vukufun heyetinde Maarif Dairesine mensup ehemmiyetli iki maddî feylesofların ve yeni icadlara taraftar büyük bir âlimin bulunması ve bir seneden beri gizli zındıka komitesi aleyhimize Halk Fırkasını ve Maarif’i sevk etmesi cihetiyle, ehl-i vukufun pek şiddetli itirazları ve bizi ağır cezalarla ittiham etmelerini beklerken, himayet ve inayet-i Rahmaniye imdada yetişip onlara Risale-i Nur’un yüksek makamını göstererek, şiddetli tenkitlerden vazgeçirmiş.

Hattâ bizi cezalardan kurtarmak fikriyle ve Eskişehir Meselesi ve 31 Mart hâdise-i meşhuresiyle beni sâbıkalı bir mücrim-i siyasî nazarıyla baktırmamak ve sırf din ve iman için hareket ettiğimizi ve siyaset fikri bulunmadığını göstermek fikriyle demişler ki: “Said Nursî, eskiden beri ara sıra peygambere verasetlik davasında bulunur. Kur’an ve iman hizmetinde müceddidlik tavrını alır, yani bazen bir nevi cezbeye mağlup olup meczubane hareket eder.”

İşte bu fıkra ile feylesofların dinsizce tabirler ile kim olursa olsun din lehinde kuvvetli hareket edenlere: Vazifesi, müceddidlik irsiyetiyle yapıyor diye hem bir kısım kardeşlerimizin haddimden çok ziyade hüsn-ü zanlarını tenkit etmek hem bana bir cezbe isnad ile şiddetlerimde beni siyasetten ve cezadan tebrie etmek ve bize muarız ve düşman olanlarını bir derece okşamak ve işarat-ı Kur’aniye ve keramat-ı Aleviye ve Gavsiye hakikat ve kuvvetli olduklarını göstermek ve herkese kıyasen bende dahi bulunması tahminlerince muhakkak olan hubb-u câh ve enaniyet ve hodfüruşluğu kırmak için o dinsizce, feylesofane tabirini istimal etmişler.

O tabire karşı, Risale-i Nur baştan nihayetine kadar güneş gibi bir cevaptır. Ve mesleğimiz, terk-i enaniyet ve uhuvvet olmasından, bizde hodfüruşane şatahat bulunmadığından, Yeni Said’in Risale-i Nur zamanındaki mahviyetkârane hayatı ve mübarek kardeşlerinin ifratkârane hüsn-ü zanlarını hatıra bakmayarak mükerrer derslerle ta’dil etmesi, o tabir ile işmam edilen manayı tam çürütüyor, izale eder.

***

Kaynak: Hizmet Vakfı

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )