İkincisi: Küre-i Arz her ne kadar semavata nisbeten çok küçüktür, fakat hadsiz masnûat-ı İlâhiyyenin meşheri, mazharı, mahşeri, merkezi hükmünde olduğundan; kalb, cesede mukabil geldiği gibi, Küre-i Arz dahi, koca hadsiz semavata karşı bir kalb ve mânevî bir merkez hükmünde olarak mukabil gelir. Onun için zeminin küçük mikyasta eskiden beri yedi (*) iklimi; hem Avrupa, Afrika, Okyanusya, İki Asya, İki Amerika namlarıyla maruf yedi kıt’ası; hem denizle beraber Şark, Garb, Şimal, Cenub, bu yüzdeki ve yeni dünya yüzündeki mâlûm yedi kıt’ası; hem merkezinden tâ kışr-ı zâhirîye kadar hikmeten, fennen sabit olan muttasıl ve mütenevvî yedi tabakası, hem zîhayat için medâr-ı hayat olmuş yetmiş basit ve cüz’î unsurları tazammun edip ve “yedi kat” tabîr edilen meşhur yedi nevi küllî unsuru; hem dört unsur denilen su, hava, nar, toprak (türab) ile beraber, “mevalid-i selâse” denilen maadin, nebatat ve hayvanatın yedi tabakaları ve yedi kat âlemleri; hem cin ve ifrit ve sair muhtelif zîşuur ve zîhayat mahlûkların âlemleri ve meskenleri olduğu, çok kesretli ehl-i keşf ve ashâb-ı şuhûdun şEhadetiyle sabit yedi kat arzın âlemleri; hem Küre-i Arzımıza benzeyen yedi küre-i uhrâ dahi bulunmasına, zîhayata makarr ve mesken olmasına işareten yedi tabaka yâni yedi küre-i arziyye bulunmasına işareten Küre-i Arz dahi, yedi tabaka Âyât-ı Kur’aniyeden fehmedilmiştir.
İşte yedi nevi ile yedi tarzda, arzın yedi tabakası mevcud olduğu tahakkuk ediyor. Sekizincisi olan âhirki mânâ, başka nokta-i nazarda ehemmiyetlidir; o yedide dâhil değildir.
(*) Seb’a ile beraber yedi kelimesi yedi kerre tevâfuku pek güzel düşmüş.
12. Lem’a