Nurdan Haber

Kürdler kimdir?

Kürdler kimdir?
26 Ocak 2018 - 6:00

KÜRDLER KİMDİR? İSLAM TARİHİNDE YERLERİ NEDİR?

Önce biraz geriye gidelim ve Kürd tarihinden kısaca bahsedelim.

M.Ö 601- 550 yılları arasında MED kralı II. Erdeşir’in Başkenti Ektaban sarayında tabip olarak çalışan Yunan Tarihçi Keteziyas’a ve yine Yunan Tarihçi Heredota göre Med İmparatorluğunun kralları ve kurucu halkı Kürd’tür. Aynı şekilde 10. Yüzyılda yaşamış olan büyük dilbilimci ve âlim İbni Vahşiye Kürdlerin Med’lerin soyundan olduğunu ve 37 harften oluşan Massi-Sorti elfabesini kullandıklarını belirtir. Bağdat kütüphanesinde bulunan Massi-Sorti elfabesiyle yazılmış Kürd’çe üç kitabı kendisinin Arapçaya tercüme ettiğini Şevkü’l-Musteham ila Marifeti Rumuzi’l-Aklam (Antik Alfabeler) adlı eserinde belirtir. Med İmparatorluğu yıkıldıktan sonra Kürdler Babil, Pers, Yunan ve Sasani idaresi altıda yaşamışlar.

İslam geldikten çok kısa bir süre sonra Hz. Ömer (RA) zamanında Selem bin Kaysu’l-Eşce’i savaşından itibaren Kürd’ler Müslüman olmaya başlamışlar ve İslamiyetle şereflendikten sonra yeniden siyasi nüfuza kavuşmuşlar. İslamiyet ile beraber Kürdler Hilafete sadakatle hizmet etmişler. 9. ve 10. Yüzyıllarda Gürcü’ler ve henüz Müslüman olmayan bir kısım Kafkas halkları sürekli İslam ordularını ve topraklarını akıncı savaşlarıyla taciz ediyorlardı. Abbasiler buna son vermek için Kürd Hanedanlarına Âzerbaycân ve Errân’a (Karabağ), Gürcistan ve Ermenistana yayılmaları emrini verdiler. Buralar bütünüyle Kürd’lerin idaresi altına girdi.

On birinci yüz yılın ikinci yarısında Selçuklular’ın Âzerbaycân, Kürdistân, Errân ve Doğu Anadolu’ya geldiklerinde birçok Kürd hânedânı ile karşılaşmışlar. “Bu hanedânların en büyükleri şunlardı, Revâdiler, Âzerbaycân’ın tamamını idâre ediyorlardı. Şeddadiler Ermenistan ve Gürcistanı, Mervaniler Eleşgirt’ten Diyarbakır’a kadarki bölgeye hükmediyorlardı. Selçuklularla Kürd’ler arasında herhangi bir sorun olmamış, çünkü bu hanedanlar Selçuklularla müttefik olmuşlar. Önce Kuzey İran’da hüküm süren Şia Büveyhîleri 1055 yılında ortadan kaldırmışlar, sonra da İslam Tarihinin en şanlı zaferlerinden olan Malazgirt Meydan muharebesine 10,000 askerle iştirak etmişler. (İbnu’d-Devadârî, Kenzu’d-Durer ve Câmiu’l-Gurer, Ö. 1355. Sıbt İbnu’l-Cezvî, Mir’atu’z-Zeman fi Tarihi’ı-Ayân Ö. 1257. Malazgirt Savaşı, Prf. Dr. Faruk Sümer ve Prf. Ali Sevim, TTK, 1971)

Böylece Türklerin ve Kürtlerin tarihi yolculuğu başlamış oldu. Yani birilerinin dediği gibi ittifak Yavuz Sultan Selim’le başlamadı. Selçuklu’larla başladı, Halep Atabeyi Zengi’lerle devam etti. Zengilerin maiyetinde yetişen Selehaddin Eyyubi ile zirve yaptı. Bu muhteşem ittifak sayesinde Kudüs fethedildi ve bütün haçlılar 20. Yüzyıla kadar Küçük Asya’dan def edildi. Zengiler, Eyyubiler ve Memlukler birbirinin devamıdır. Karakoyunlular ve Akkoyunlular zamanında aynı ittifak devam etmiştir. Karakoyunlular zamanında Erdebîl’den Muğan’a kadar uzanan bölgeyi kontrol eden Câkirlı oymağı da İbn Arabşâh’a göre Kürd’tür.

Osmanlıya gelecek olursak, Osman Bey devletin ilk kuruluşundan itibaren gaza ve cihadı esas alması bütün Müslümanların sempatisini kazanmasına vesile olmuştu. Dolayısıyla da Müslüman kavimlerden âlim ve mücahidlerin yeni devlete iltihak etmesine sebep olmuştu. Tabi Kürd’lerden de birçok âlim ve mücahid Osman bey’in zamanından beri Osmanlıya katılmıştı. Asıl ittifak ve iltihak Akkoyunlu devletinin yıkılıp onun yerine İran merkezli Şiî Safevi devletinin kuruluşuyla başladı.

Safevî devleti kurulduğu zaman İran’ın büyük çoğunluğu ehl-i sünnetti. Şah İsmail, Şiîliği resmi devlet politikası yaptı ve Şiî olmayan Müslümanlara son derece acımasız bir şekilde saldırdı. Hatta bazı tarihçiler kendi annesini bu mezalime karşı çıktığı için idam ettiğini naklederler. Hutbelerde Hulefa-i Raşidin’in zikredilmesini ve Abbasi Halifesinin adının okunmasını yasakladı. Herşeye rağmen Kürd’ler, Beluçlar ve Kafkasya’ya yakın bölgelerde yaşayan Türkler ve Kafkas Halkları ciddi direniş sergilediler. Fakat Osmanlı Sultanı II. Beyazıd’ın pasif tutumu onu fazlasıyla cesaretlendirdi. Yavuz Sultan Selim babasını indirip tahta çıktığı zaman Safevilere karşı harekete geçti.

İdris-i Bitlisi 1478 yılında Akkoyunlu Sultanı Yakub Bey’in sarayına divan kâtibi olarak girmişti. Aynı zamanda çocuklarına lalalık yapıyordu. 1585 yılında II. Beyazıd Memluklere karşı büyük başarı elde etmişti. Sultan Yakub Osmanlı Sultanına gönderdiği tebriknâmeyi İdris-i Bitlisi ’ye yazdırdı. Kendisi de çok iyi edebiyatçı olan II. Beyazıd, Onun diplomatik dildeki ustalığı ve edebiyatçılığına hayran olmuş ve kendisini İstanbul’a davet etmiş. Ancak o bu davete Akkoyunlu devletinin, Safeviler tarafından yıkılıp, Şah İsmail’in tahta çıkıp taşkınlıklarına başlamasından sonra icabet etmiştir.

Gelecek makalemiz Osmanlı Kürd ittifakı ve iltihakı üzerine olacak inşallah. Selametle kalın.

 

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )