Nurdan Haber

Nükleer enerji istiklal mücadelemizdir

Nükleer enerji istiklal mücadelemizdir
09 Nisan 2018 - 12:25

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de tarihi bir adım atıldı ve Mersin’deki Akkuyu Nükleer Güç Santrali‘nin temel atma töreni gerçekleştirildi. Dünya genelinde 31 ülkede 450 nükleer santral faaliyette, 55 nükleer santral de inşaat halinde. Ülkede kaynak çeşitliliği sağlayarak enerji arz güvenliğine katkı verecek olan Akkuyu, bin 200 megavatlık 4 üniteden oluşacak ve toplamda 4 bin 800 megavatlık kurulu güce sahip olacak. Peki Nükleer enerji ülkemize neler kazandıracak? Türkiye’nin nükleer enerjiye sahip bir ülke olması özellikle bulunduğu coğrafyadaki konumuna nasıl etki edecek? Nükleer karşıtı çevrelerin iddialarının bir temeli ve karşılığı var mı? Nükleer enerji ve bu enerjinin getirilerini Yıldız Teknik Üniversitesi Nükleer Fizik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan İçelli’yle konuştuk.

MEVCUT SİYASİ İRADEYE SAHİP ÇIKMALIYIZ

Türkiye’de ilk nükleer santral tesisin temeli atıldı. Bu atılım ülkemize neler kazandıracak?

Akkuyu Türkiye için bir dönüm noktası fakat artık Sinop’u konuşmamız lazım. Çünkü geç kalındı ve tek nükleer santral ülkemize yetmez. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sürekli konuşulan, gelmiş geçmiş tüm siyasi aktörlerin gündeminde olan ve ilk defa bu siyasal irade tarafından gerçekleştirilen bir açılışa şahit olduk. Bu anlamda mevcut siyasal iradeye sahip çıkmamız gerekiyor.

MENDERES NÜKLEER PROJESİ YÜZÜNDEN ÖLDÜRÜLDÜ

Nükleer enerji konusunda siyasi tarihimizde daha önce de teşebbüste bulunuldu mu?

Akkuyu’nun gerçek sahibi Adnan Menderes’tir ve proje ona aittir. Menderes’i ipe götüren asıl neden de budur. Diğer tüm sebepler uydurmadır. Akkuyu’nun üzeri bir gecede toprakla kapatıldı. Rahmetli Özal da nükleer konusunda girişimlerde bulundu. Fakat bir şekilde o da engellendi.  O zaman siyasi iradeye sahip çıkmayan halk bugün siyasi iradesinin arkasında duruyor. Akkuyu ve Sinop da dâhil tüm projelerin gerçek sahibi millettir.

Açılış öncesinde nükleer enerji konusunda atılmış başka adımlar var mı?

Şu an iyi bir noktadayız. Bununla birlikte adım adım gitmek lazım. Rusya ile teknoloji transfer edildi. Rusya Devlet Nükleer Enerji Kurumu ROSATOM’la hükümetler düzeyinde bir noktaya gelindi. Şu an yaklaşık 250’ye aşkın lisans öğrencimiz Rusya’da eğitim görüyor. 38’i mezun duruma geldi ve Ulusal Nükleer Araştırma Üniversitesi Moskova Fizik Mühendisliği Enstitüsü’nde eğitim gören bu öğrenciler Akkuyu’da istihdam edilecek.

Türkiye’de nükleer enerji eğitiminde hangi noktadayız?

Mevcut insan kaynaklarımızın profilini ortaya çıkarmalıyız. Şu an nükleerle ilgilenen 150 ve üzeri akademisyenimiz var. Bu bilgiyi tam olarak tespit etmemiz gerekiyor. Bu sayıyı daha da yukarı taşımalıyız. Reaktör, enerji kısmı ve üretimi, reaksiyonlar, izotop üretimi gibi binin üzerinde iş kolu var. Bu noktada mevcut lisansüstü hocaların desteklenmesi gerekiyor. Önemli olan sürdürülebilirliktir.

FRANSA EKONOMİSİ NÜKLEERLE AYAKTA DURUYOR

Yenilenebilir enerji ile nükleer enerjiyi karşılaştırırsak önemlilik arz eden daha çok hangisi?

Almanya da Fransa da yenilenebilir enerjiye yatırım yapıyor ama Fransa enerji ihtiyacının yüzde 80’ini Almanya da yüzde 70’ini nükleer enerjiden sağlıyor. Bugün Fransa’yı ayakta tutan nükleer teknolojidir ve bu konuda Japonya’dan çok daha ileri durumdadır.  Fransa yakın bir tarihte Çin’le dört yeni reaktör inşası için anlaşma yaptı. Fransa’nın ekonomisini ayakta tutan en önemli etken bu.

Yenilenebilir enerji konusunda Türkiye olarak hangi seviyedeyiz?

Sadece nükleer değil yenilenebilir enerji kaynaklarına da yatırım yapılması ve özel sektörleri de teşvik etmek gerekiyor. Hükümet bu konuda da çok güzel adımlar attı. Bu yüzden yalnızca nükleere odaklanıyoruz gibi algılanmamalı.

 

TÜRKİYE DENKLEM KURMALI

Nükleer enerji konusunda Rusya dışında ülkelerle de anlaşma yapılmalı mı?

Türkiye bir denklem kurmak zorunda. Rusya’yla iyi giden ikili ilişkilerimiz varken Fransa ve Japonya ile de yeni alternatifler üzerinde kendimizi geliştirip üzerine koyarak ilerlememiz gerekiyor.

Rusya ile işbirliği yaparak açacağımız ilk nükleer enerji santralinde Rusya’nın yüzde 51 pay sahibi olmasına getirilen eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Akkuyu Nükleer Santrali yüzde 51’le Rusya’nın kontrolünde. Yüzde 49’unu Türkiye’deki bir müteşebbise satma salahiyeti var. Biz şu an Akkuyu’nun inşasında, eğitim aşamasında, teknoloji transferi ve taşıma süreçlerinde yer almıyoruz. Bu bir eksiklik değil çünkü dünyada da örnekleri var. İlk defa ve bedel ödeyerek gerçekleştiriyoruz.

GÜNEY KORE MODELİNİ İRDELEMELİYİZ

İlk nükleer tesisimiz olduğu için yapılan eleştirilerin yersiz olduğunu söyleyebiliriz o halde…

Bu noktada Güney Kore modelini iyi irdelememiz lazım. Güney Kore ilk reaktörü anahtar teslim aldı. Yap-işlet sistemiyle hiçbir şeye karışmadı. İkinci aşamada işi öğrendi ve ikinci reaktörde kendileri de işin içinde yer aldı. Biz de ilk reaktörümüzde Rusya ile aynı doğrultuda gidiyoruz. İkinci reaktörde Türkiye daha farklı bir yol geliştirecektir.

Nükleer enerjide dışa bağımlı olmamak için neler yapabiliriz?

Özel bir kanunla doğrudan Enerji Bakanlığı’na bağlı olarak Türkiye nükleer devlet üniversitesini kurmalıyız. Bizim öğrencilerimiz bu eğitimi Moskova’da alıyor. Neden bu eğitim Türkiye’de gerçekleşmesin?! Başta Hacettepe olmak üzere birçok üniversitemizde nükleer enerji mühendisliği ve araştırma merkezlerimiz mevcut. Bunu daha ileri taşıyıp önümüzdeki 100 yılın hesabını yapmak istiyorsak nükleer devlet üniversitesini ivedilikle kurmalıyız.

ACİLEN NÜKLEER DEVLET ÜNİVERSİTESİ KURULMALI

Eğitim alanında yatırım yapmak yerli ve millileşme yolunda önemli bir süreç öyle değil mi?

Nükleer temel bilimler, radyo izotop üretimi, uranyumu zenginleştirme gibi apayrı bölümleri yatırım yaparak bilimle beslememiz gerekiyor.  Yurtdışına lisansüstü hocalar göndermeliyiz. Orada yetiştirilip ülkeye geri dönerlerken biz de kendi öğrencilerimizi yetiştiririz. Böylece kendi müteahhitliğimizi yapabilecek doneler üzerinde alt yapının kurulmasını sağlayabiliriz. Türkiye’de kurulmasını elzem olarak gördüğüm nükleer devlet üniversitesi de bu altyapıdaki en önemli donelerden biridir.

VİZYONSUZ TAEK MİLLİLEŞTİRİLMELİ

Bu noktada Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun çalışmaları var mı?

Siyasal iradenin ortaya kurduğu isteklilik ve vizyoner bakış açısına kurumlarımız yetişemiyor. Örneğin Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Akkuyu’nun şu an geldiği noktaya kadar bunun neresinde yer aldı, sormak istiyorum.  TAEK’in adı bile geçmiyor. Hali hazırda yaklaşık 60 yıllık bir kurum var ama işlevsel değil. ASELSAN ve HAVELSAN’ın nasıl milli kurumlar haline geldiğinin şahidiyiz. Bu kurumlar millileştiği gibi aynı şekilde TAEK’in de millileşmesi gerekiyor. Hiçbir projede yer almayan TAEK’in bu kadar geride olması ve gelişmeleri tribünden izlemesine razı değilim.

Birden fazla ülkeyle nükleer anlaşma yapmamız halinde rekabet ortamı oluşması bize neler kazandırır?

Türkiye’nin jeopolitik konumuna baktığımızda dış siyasette kartlar her sabah yeniden dağıtılıyor. Bu yüzden tek bir yere kanalize olamayız. Ülke şartları ve çıkarları noktasında Fransa ve Japonya ortaklığıyla da nükleer yapabilir. Rekabet ortamı oluşturduğumuz zaman bu ekonomik anlamda da lehimize olacaktır.

 

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )