Nurdan Haber

Münafıklar için İkinci bir temsil

Münafıklar için İkinci bir temsil
01 Eylül 2016 - 23:01

Nurdanhaber – Haber Merkezi

İkinci bir temsil:

اَوْ كَصَيِّبٍ مِنَ السَّمَٓاءِ فٖيهِ ظُلُمَاتٌ وَ رَعْدٌ وَ بَرْقٌ يَجْعَلُونَ اَصَابِعَهُمْ فٖٓى اٰذَانِهِمْ مِنَ الصَّوَاعِقِ حَذَرَ الْمَوْتِ وَاللّٰهُ مُحٖيطٌ بِالْكَافِرٖينَ ۞ يَكَادُ الْبَرْقُ يَخْطَفُ اَبْصَارَهُمْ كُلَّمَٓا اَضَٓاءَ لَهُمْ مَشَوْا فٖيهِ وَاِذَٓا اَظْلَمَ عَلَيْهِمْ قَامُوا وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَذَهَبَ بِسَمْعِهِمْ وَاَبْصَارِهِمْ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدٖيرٌ

“Yahut münafıkların meselesi; semadan yağan şiddetli, fırtınalı bir yağmura tutulan yolcuların meselesi gibidir. O yağmurun şiddetini artıran zulmetler, gürültüler, şimşekler içinde vardır. Şimşeklerin çakmasıyla ölümün korkusundan parmaklarını kulaklarına sokarlar. Cenab-ı Hak kudretiyle kâfirleri ihata etmiştir. Küfür cezasından kurtulan yoktur. Çakan şimşekler şiddetiyle hemen hemen gözleri kör edecek şanındadır. Şimşeklerin çakmasıyla etraf aydınlandığı zaman yürürler. Karanlıklar çöktüğü vakit duruyorlar. Eğer Cenab-ı Hakk’ın meşieti olsaydı kulak ve gözlerini götürür idi. Cenab-ı Hak her şeye kādirdir.”

Bu âyette beyan edilecek üç nokta vardır:

Birincisi: Bu âyetin mâkabliyle vech-i irtibatı.

İkincisi: Cümleleri arasında cihet-i intizam.

Üçüncüsü: Cümlelerin heyetlerinde, eczasında, kelimelerindeki nizam.

Evet bu âyetin cümleleri arasındaki nizam, irtibat aynen saniye, dakika, saatleri sayan miller arasındaki irtibat gibidir.

Evvela bu âyeti, evvelki âyetle rabteden cihet:

Kur’an-ı Kerim münafıkların vaziyetini tasvir için itnab ve tatvil ile yani uzun ibareleri hâvi misal ve temsilleri tekrar etmiştir. Bu da münafıkların vaziyetlerine terettüp eden dehşet ve hayretin iki kısma ayrıldığından ileri gelmiştir. Zira;

birinci temsilin hülâsasına göre; münafık olan kimse, kendisini vücud sahrasında arkadaşlardan ayrılmış, tek kaldığını ve kâinat cemiyetinden tardedilmiş sahibsiz kaldığını bildiği gibi, her şeyi de ma’dum bilir. Ve vahşetle abluka edilmiş sükûn ve sükûnet içinde bütün mahlukata ecnebi nazarıyla bakıyor.

Münafığın şu bakışıyla, mü’minin bakışı arasında dağlar vardır. Zira mü’min olan zat, nur-u iman ile bütün mevcudları, kendisine dost ve aşina bilir. Ve kâinat ile tevahhuş değil, tam ünsiyeti, muarefesi vardır.

İkinci temsilin hülâsasına göre; münafık olan adam, âlemi musibetleri ile öldürücü, belalarıyla tehdit edici, hâdisatıyla na’ra atıcı, şedaidiyle ihatacı bir şekilde görmekle bütün dünyanın envaıyla beraber adavetine ittifak ettiklerini zanneder. Onun bu zannına göre âlemde ona bir menfaat verecek bir şey yoktur. Bütün eşya onun aleyhinde olurlar.

Halbuki mü’min olan zat, imanın iktizasıyla; kâinatın yaptığı tesbihleri, tebşirleri bile işitiyor.

(İşârât’ül-İ’câz fî Mezann’il-Îcâz Sh: 131-132) (Y)

 

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )