Nurdanhaber – Haber Merkezi
İsveç’te Meşhur Bir İmam: Leif Abdalhaqq Kielan
İsveç’te Müslümanlara yönelik organizasyonlarda halen önemli görevlerde bulunan Leif Abdalhaqq Kielan’ın İslam ile ilk karşılaşması 1963’te, sürpriz olmayan bir yerde, Fas’ta gerçekleşmiştir. Zeynep Hafsa yazdı.
02/07/2014 14:02
Asıl ismiyle Leif Ingvar Karlsson, 1941’de İsveç’in Eskilstuna şehrinde doğmuştur ve hâlihazırda burada ikamet etmektedir. Stockholm’de resim ve heykelcilik üzerine eğitim almış, Göteborg Üniversitesi’nde Çince ve teorik felsefe, sanat tarihi, Sanskritçe gibi dersler görmüştür. 1962’den itibaren ilkokul seviyesinde İngilizce, İsveççe ve Almanca öğretmenliği yapmış, İslam dünyasına yaptığı geziler de bu zamanlardan itibaren başlamıştır.
Kielan’ın İslam ile ilk karşılaşması 1963’te, sürpriz olmayan bir yerde, Fas’ta gerçekleşmiştir. Bu yer için ‘sürpriz olmayan’ tabirini kullanmamızın sebebi, Fas’ın, daha önce ihtida öykülerini paylaştığımız pek çok İsveçli’nin de İslam ile tanıştığı yer olmasıdır. Aslında bu durum sadece İsveçlilerle sınırlı da değildir. Bu sebeple Fas ve ihtida arasındaki ilişkinin ciddi bir şekilde araştırılması gerektiği kanısındayım. Fakat bu erken tarihteki tanışmaya rağmen Kielan’ın İslam’ı kabulü 70 ’lerin ortasına, bu dine her şeyiyle adapte olması ise 80 ’lerin başına denk gelmektedir. Bu tarihten sonra ismini Leif Abdalhaqq Kielan olarak değiştirmiştir. Fark edileceği üzere, İslam’ı tam anlamıyla benimsemesi, arama, yakınlaşma, kabul ve içselleştirme olarak özetlenebilecek safhaları içermek üzere uzun bir süreci kapsamaktadır.
“Fas’ta inanılmaz bir hissiyat içerisine girdim”
Zetterman’ın 2008 yılında yaptığı bir röportajda Kielan neden Müslüman olduğunu şöyle açıklamıştır:
“Din ve felsefe benim hep ilgimi çekmiştir. Henüz çok küçük yaşlardayken dedemin İncil’ini okurdum. İsa’nın öğretisini takip etmeye çalıştıysam da kiliseye karşı çok bir yakınlığım olmadı. Hayatın anlamına dair sorgulamalarım felsefe ve doğu dinleri alanında çalışmalar yapmama sebep oldu. Mallorca’ya bir ziyaretim sırasında bir şekilde kendimi Fas’ta buldum ve inanılmaz bir hissiyat içerisine girdim. Temiz bir havayı içine çekmek gibiydi bu duygu, zira bir yaratıcının var olduğu bilinci toplumun üzerine bir hayli sinmiş ve o ruhani atmosfer kültürle bir bütünlük oluşturmuştu. Kültür ve din bir bütündü orada. Bunun ardından geçen zamanlarda artan bilgim ve yakınlığım neticesinde bu ziyaretten yirmi sene kadar sonra Müslümanlığı her şeyiyle kabul ettim.”
Röportajı gerçekleştiren gazetecinin “Neden Hristiyanlık değil de İslam?” sorusuna ise Kielan şu cevabı vermektedir: “Çünkü İslam bireye tam bir sorumluluk yüklemektedir.”
“İsveç’teki Müslümanların ne kadar korunmasız olduğunu fark ettim”
Kielan, İsveç Müslüman toplumu açısından önemli birçok kurum ve kuruluşta üst düzey görevler yürütmektedir. On binlerce üyeye sahip Müslüman toplulukları organize eden Svenks Islamisk Samling’in (SISAM, İsveç İslam Birliği) imamı ve başkanıdır. Ayrıca,Svenska Islamiska Akademien’in (SIA, İsveç İslam Akamedisi) de daimi sekreterliğini yürütmektedir. Ayrıca, daha önce Dünya Bizim’de tanıtmaya çalıştığımız Minaret adlı derginin yayıncılığını yapmıştır.
Kielan, İsveç’in Müslüman toplumu içerisinde bu denli aktif yer almasının nedenini kendi kişisel bloğunda (http://abdalhaqq.blogspot.com.tr/ ) yayınladığı 2013 tarihli bir yazıda şöyle açıklamaktadır:
“Yıllar önce Müslüman olduğumda planım basitti; kendi içime dönük bir hayat sürecektim. Fakat İslam’ı kabulümden sadece birkaç gün sonra İsveç’teki Müslümanların ne kadar korunmasız olduğunu fark ettim. 80’lerdeki durum en az bugünkü kadar zordu; işsizlik, dışlanma ve toplumun çoğunluğu ile biteviye bir sürtüşme… İslam’dan nefret edenler kendilerini henüz organize etmemişlerdi fakat dalgalar yüzeyin altında bekleşmekteydi. Bunlara binaen kendi çocuklarımın ve diğerlerinin çocuklarının Müslüman olarak bu toplumun geleceğindeki konumlarını düşünmek beni ciddi şekilde sarstı. Bu sebeple sadece manevi meselelerde değil fakat yetkililerle olan pratik problemler hakkında da yardımcı olmak üzere topluluğun içinde aktif bir şekilde yer aldım, çünkü bir İsveçli olarak neyin nasıl işlediğini biliyordum. İslam’ın yolu yalnız kendinle meşgul olmak değildir. Fakat başkalarına hizmet ederek Allah’a yakınlaşmaktır.”
Eskilstuna ve radikalizm
Eskilstuna bugün birçok göçmenin barındığı, başkent Stockholm’ün batısında yer alan bir komündür. Resmi istatistiklere göre 2015 itibariyle 102 bin nüfuslu komünün %23’ü yabancı ülkelerde doğmuştur. Söz konusu yapısı bu yeri farklı bir tartışmanın gündemine de taşımıştır: IŞİD gibi radikal örgütlerin kendilerine adam kazandırdığı yerlerden bir tanesi olduğu iddiası… Yukarıda bahsedildiği üzere Müslüman toplumda aktif bir şekilde yer alan Leif Abdalhaqq Kielan, buradaki Sabirin Camii’nde (her ne kadar cami dense de mevcut bir binanın içerisinde yer alan bir apartman camiidir, tıpkı pek çok İsveç şehrinde olduğu gibi) imamlık yapmakta ve radikal fikirlerin gençler arasında yayılmasını önlemeye çalışmaktadır.
Burada bir parantez açmamız gerekiyor: İsveç’teki Müslümanların önemli bir kısmını son 10 yıl içerisinde ülkeye göç edenler oluşturmaktadır. Bunların sosyo-ekonomik şartları, çete ve radikal grupların özellikle gençleri hedef haline getirmelerine ortam hazırlamaktadır. Örneğin, adı sıkça radikal gruplarla anılan Eskilstuna’da işsizlik %13.8 ile İsveç genelindeki %7.5’in oldukça üstündedir. İşsizlik, bahsettiğimiz sosyo-ekonomik unsurlardan sadece bir tanesidir.
Kielan, İsveç’te radikal İslamcılık başlığıyla yayınlanan bir yazı dizisinde konuya ilişkin olarak şunları dile getirmiştir:
“Bunu söylemek üzücü ama Örebro Camii (Örebro, Eskilstuna’ya yakın bir başka şehirdir) selefiler ve radikallerce idare edilmektedir. Söz konusu grup benim imamlık yaptığım bu camiyi de etkisi altına almaya çalıştı. Bu radikaller İslam’ın çarpık yorumlarıyla ve cennet, para, ev, kadın, önemli pozisyonlara gelme gibi vaatlerle gençleri etkilemeye çalışıyor.” Eskilstuna’daki bu mesele Katar’dan gelen parasal yardım, bir başka şehir olan Gävle’deki radikal akımın etkisi vb. hususları içermekte olup burada detaylarına girmeyeceğiz fakat genel itibariyle bu meselenin İsveç’in başını çokça ağrıtması muhtemeldir. İsveç’in bu noktada camiler, imamlar, Müslüman cemiyet ve kuruluşlarla ilişkisini nasıl düzenleyeceğini ciddi bir şekilde tartışması gerekmektedir.
İlave etmekte yarar var ki Kielan’ın kendisi de zaman zaman İsveç basını tarafından radikal olmakla suçlanmıştır, özellikle de İslam ve kadın hakkındaki görüşleri dolayısıyla. Burada bir not düşelim: İslam’da kadın meselesi, Müslümanların köşeye sıkıştırılmaya çalıştıkları meselelerin başında yer almaktadır ve Kielan da bu konuda bir istisna değildir.
“Sadece Allah bu egoyu yenmemi sağlayabildi”
Buraya kadar kendisinden bahsettiğimiz Kielan’ın düşüncelerini yansıtmak üzere seçtiğimiz bazı şeyleri paylaşalım. Kielan, bir İsveç gazetesine verdiği röportajda şöyle demektedir:
“Manevi arayışım neticesinde şunu fark ettim ki kendimi hep merkeze koyuyordum ve bu, gerçeği görmemi engelliyordu. Sadece Allah bu egoyu yenmemi sağlayabildi.”
Müslüman olmadan hemen önce İsveççe öğrettiği bir grup Pakistanlı mühendis ile yaşadıklarına binaen ise şu çıkarımları yapmaktadır:
“Fark ettim ki İslam sadece egzotik, Orta Çağ’a ait (ya da onu hatırlatan) bir şey değil. Bu sayede dinin, iyi eğitim almış insanların gündelik hayatında, bugünkü seküler İsveç’inkinden daha farklı bir şekilde yer aldığını anlamış oldum.”
Kielan bir yazısında, özellikle diller konusundaki bilgisine binaen, din hakkında şunları dile getiriyor:
“İngilizce din (religion) kelimesi Latince re-ligere kelimesinden geliyor. Bu da şu anlamdadır; ‘doğru bir şekilde bağlanmak’ ki burada kast edilen insanın Tanrı ile bağlantısıdır. Materyalizm bu bağlantının varlığını örter. İlginçtir ki İsveççe, İngilizce’deki ‘mind’ (iz’an) kelimesine karşılık gelen bir kelimeye sahip değildir. Bunu basitçe beyin olarak çevirmekteyiz. Günümüz İsveççesi ruhani ve dini durum ve tecrübeleri, materyalist bir şekilde yansıtmanın dışında açıklayabilecek kelimelere sahip değildir. Bu da bugün için dinin anlaşılmasını oldukça zorlaştırmaktadır. Çünkü kelimeleri olmayan şey yok mesabesindedir.”
Umuyoruz ki bu vesileyle Kielan’ı ve İsveç İslam toplumundaki önemini aktarabilmişizdir.
Kaynak: dünyabizim.com