Nurdan Haber

Rahmetle anıyoruz…

Rahmetle anıyoruz…
07 Eylül 2015 - 11:03

Nurdanhaber-özel

Ziya Nur Aksun, alaylı tarihçilerimizden. Eğitimini hukuk alanında yapmış biri. Ankara Hukuk Fakültesinden mezun. Öğrencilik yıllarında Bediüzzaman Said Nursi ile tanışıyor. Risalelerin topluma yayılmasında önemli görevler üstleniyor.

Ziya Nur’un hukuk fakültesindeki öğrenciliği sırasında Bediüzzaman ve eserleri hakkında bilgi sahibi olduğu ve yakından takip ettiği bilinmektedir. Hatta, Konya’da lise öğrenciliği sırasında Risâle-i Nur’u tanıdığı ve istifade ettiği nakledilmektedir. Eserlerin neşri konusunda da, öğrenciliği sırasında önemli bir gayretin içine girdiği ve çalıştığı görülmüştür. “Bediüzzaman Kimdir?” sorusunu cevaplayıp “Hukuk Fakültesinden Ziya Nur” imzasıyla yazdığı ve Risâle-i Nur’a dahil edilen bir yazısından bu neticeyi çıkarmak da mümkündür. Risâle-i Nur’da ismi, bu yazısı vesilesiyle zikredilmiştir. Bediüzzaman ve yaptığı iman hizmeti hakkında Ziya Nur şu ifadeleri kullanmıştır:

“Bediüzzaman, mâhut ve mühlik uçurumlarla dolu olan içtimaî seyrimizi, mânevî değerler bakımından bir nûr-ı imânî ve ziyâ-yı irşâdî ile taht-ı emniyete almaya çabalayan ve bu hususta bilmenin, kendi kendini idare etmek; bilmemenin, körü körüne idare olunmak hakikatine vücut vereceğini halk kitleleri arasında temessül ettiren insandır.

Bediüzzaman, ahlâkî kıymetler ve millî hasletlerin pozitif ilimlerle muvazi olarak kat-ı mesafe edemediğini, bu mânâ ve şekil muvacehesinde yetişen çöl kadar kuru ve boş ruhlarla bulanmış gençliğin, istikbalde milletimizin rüyet ufkunda bir kara belâ olacağı hakikat-i kat’iyesini gözlere sokan ve çare-i halâsı da gösteren kimsedir.

Bediüzzaman, şark ve garp arasındaki azîm mufarakatın, şahsiyet mefhumunun daralma ve genişlemesinden neş’et ettiğini gören ve asrın maymun taklitçiliğine varan şahsiyetsizliği önünde şahsiyet mefhumunun ilâhî yüksekliğini gönüllerin mihrak noktasında sembolleştirmeye tevessül eden âlimdir.

Bediüzzaman, hür adamların, hür memleketinin ilâhî kuruluş felsefesini, akıllara ve gönüllere nakşeden din adamıdır. Bu necip millet, Bediüzzaman gibi nefsindeki menfaat putunu deviren insanların hizmetine çok, ama çok muhtaçtır.” (Tarihçe-i Hayat, 1994, s. 552)Eğitimini hukuk alanında yapmasına rağmen tarih alanında yoğunlaşıyor. Özellikle Osmanlı tarihi…

Ziya Nur akademik bir tarihçi değil. Tarihi bilimsel disipline hapsederek ruhsuzlaştıran bir anlayışın dışında durmuş ve yazılarını dipnotlara boğmadan yazmış. Tarihi geçmişte yaşanıp bitmiş olaylar dizini olarak gören bir paradigmanın varlığı söz konusu. Ruhsuz, matematiksel veriler gibi anlatılan, algılanan bir tarih… Aksun’un yaptığı ve çoğu profesyonel tarihçinin eleştirdiği şey aslında bu paradigmanın dışına çıkmaktı. Nitekim bunu da başardı. O, tarihi halen devam eden ve bizi etkileyen bir zaman dilimi olarak görmüştür. Tarihin bugün yaşayanlar için bir moral değeri olması icap eder. Ziya Nur Bey işte bu moral değeri merkeze alarak tarihe bakabilmiş biri. Kronolojik dizgelere hapsedilmiş bir tarih şimdi yaşayanlara bir şey kazandırmaz. Geçmişi bilme ve

profesyonel değerlendirmelerde, çıkarımlarda bulunma da değildir tarih. Geleceği inşa etme faaliyetidir de. Bu inşa ruhsuz, yabancı, oryantalist bir bakışla gerçekleştirilemez. Onun içinde olmak ve hissetmek gerekir. Ziya Nur Aksun’un belki de en büyük farkı tarihimizin içinde olması ve onu hissederek okuması, anlatmasıydı.

Marmara Kıraathanesi’deki sohbetlerin vazgeçilmez ismiydi

Elbette Osmanlı tarihi ile birlikte onlarca kitapları olan bir tarih alimi idi fakat öne çıkan daha önemli bir vasfı vardı. Bir sohbet, muhabbet insanı olması… Özellikle İstanbul’daki Marmara Kıraathanesi’nde yaptığı sohbetler… O, 1956 yılından itibaren yaşamını İstanbul’da devam ettiriyor. Üniversite ders kitaplarını basan bir matbaa kuruyor burada. Milliyetçi/muhafazakâr entelijansiyasının uğrak mekânı Marmara Kıraathanesi büyük sohbet ve sıcak muhabbetlerin insanın içini ısıttığı bir yer haline geliyor, Aksun’un İslam tarihi ve Osmanlı’ya dair sohbetleri vazgeçilmez oluyordu. -1973- 1975 tarihleri arasında fakir bir kaç sohbetine katılmıştı.-

Onun düşünce dünyamıza en büyük katkılarından biri de Filibeli Ahmet Hilmi’nin “İslam Tarihi” adlı eserini sadeleştirip latin harflerle yayına hazırlaması, fikir dünyasına fikir dünyamıza Aksun tarafından büyük bir katkı sağlamıştır. Bu çalışmada Filibeli Ahmet Hilmi hakkında geniş bir biyografi de yer alıyor. Ayrıca Aksun’un Diriliş dergisi‘nde yayınlanmış makaleleri de var.

Ziya Nur Aksun aynı zamanda ressamdır da. 1976’da geçirdiği felç dolayısıyla yazma ve konuşma yetilerini kaybetmiş. Bu tarihten sonra duygularını resim aracılığıyla dışa yansıtmıştır.

Aksun, on bir yıl üzerin de çalıştığı Osmanlı Tarihi ile ilgili kitabını yayınlayamadan felç olur. Bu çalışma 1995 yılında dört cilt halinde yayınlanır. “Gayri Resmi Tarihimiz” adlı kitabı 1997’de basılır. 6 Eylül 2010’da bir kandil gecesi hayatını kaybeder. Allah rahmet eylesin.

Abdurrahman iraz

 

 

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )