İYİLİK
“Zerre kadar iyilik eden karşılığını, zerre kadar kötülük eden de cezasını görür.”
K. Kerim, Zilzal: 7,8
“Aşağılık insanlara iyilik etmek, denize su taşımaya benzer.”
Cervantes
“Kendi evini yapamıyorsan, başka bir ev yapana taş taşı.”
Hint Atasözü
“Işık yapmanın iki yolu vardır: Ya kandil olmak, ya da yansıtan ayna…”
Edith Warton
“Ulu ağacın gölgesi uzağa düşer.”
Atasözü
HOCA’NIN ÖĞÜDÜ
Nasreddin Hoca’nın ününü duyan biri, akıl danışmaya gelip sormuş:
– Hocam, başımdan bir sürü olay geçti.
– Hangisini unutup hangisini kafamda tutacağımı bilmiyorum. Bana akıl versene?
Hoca, şöyle sakalını bir sıvazlamış ve cevap vermiş:
– Gördüğün iyiliği, her zaman aklında tut! Yaptığın iyiliği ise, çabuk unut!
PEŞİN PEŞİN
Harun Reşid, Behlül’e sormuş:
– En çok sevdiğin insan kimdir?
– Karnımı doyuran kimsedir.
– Ben doyurursam, beni sever misin?
– Veresiye muhabbet olmaz, sultanım.
İYİLİK (!)
İki kişi, dere boyu yürüyorlardı. Tam o sırada yağmur bastırdı. Adamlardan biri tedbirlidir. Aynı zamanda kibirli… Yanına şemsiyesini de almıştı.
Adam, şemsiyesini açar. Arkadaşını da şiddetli yağmurdan korur.
Yağmur kesildiğinde:
– Gördün mü? der. Eğer ben olmasaydım ne yapardın?
Öteki teşekkür eder:
– Islanırdım. İyi oldu. İşe yaradın.
Adam tekrar sorar:
– Şemsiye olmasaydı, ne olurdu halin?
Bu soru cevap faslı defalarca devam eder. En sonunda adam kendini dereye atar. Tabii sucuk gibi ıslanır ve şöyle der:
– İşte böyle ıslanırdım…
SADAKA
Efendimiz (asm):
– Her Müslüman’ın sadaka vermesi lâzımdır, buyurdu.
Ashap sordu:
– Verecek bir şey bulamazsa ne yapar?
– Eliyle çalışır, hem kendisi istifade eder, hem de sadaka verir.
– Bunu yapamazsa?
– Sıkıntıya düşmüş bir muhtaca yardım eder.
– Bu da elinden gelmezse?
– Hayrı (iyiliği) emreder.
– Onu da beceremezse?
– Fenalık yapmaktan çekinir. Bu da sadakadır.
BİR İNCELİK
İnsanlara, Rabbimizin soracağı şöyle sorular sormayın:
– Dinin nedir? Namaz kılıyor musun? Oruç tutuyor musun?
Aç mısın? Bir şeye ihtiyacın var mı? gibi, kulun kula soracağı sorular sorun.
F. Sultan Mehmed
AYAKKABININ EŞİ
Güngörmüş biri, tam da trene binerken ayakkabısının tekini düşürüverdi. Tren de hareket etmişti. Düşen ayakkabısını alması imkânsızdı. İhtiyar, diğer ayakkabısını da öbürünün yakınına fırlattı. Şu sözüyle yanındakilerin merakını giderdi:
– Ayakkabının tekini bulan fakir biri olabilir. Eşini de bulup sevinsin.