Gazeteci Yazar Ahmet Yavuz kendi kızının öğretmeninin uyguladığı yöntemi anlattı. Yavuz bu yöntemin kullanılması gerektiğini ifade etti.
İşte Milli Gazete Yazarı Ahmet Yavuz’un o yazısı:
“Baba, bizim öğretmeni profesör yapsınlar. Kendisi gibi bin tane öğretmen yetiştirsin” dedi 9 yaşındaki kızım. Peki nasılmış miniklerin sevdiği öğretmen modeli, nasıl yetişmeliymiş?
Anlatayım da hak verin!
Aslında yaptığı üç şey var. Sevmek, ödevle bunaltmayıp okulu sevdirmek, merhamet ve şefkatle yaklaşmak. Çünkü bilgi her yerde öğrenilebilir. Örneğin geçen dönem verdiği ödev şuydu: “Yeni biriyle tanış. Yeni bir halı doku. Yeni kitap oku, yeni yerler gör!”
***
Bu yaz küçük ama etkili bir yöntemle çocuklara yaz boyu sevgi, ilgi ve şefkati öğretmeyi seçti.
Tam 32 öğrenciye ayrı ayrı balık hediye etti. Karne ile beraber bir sayfa da Beta cinsi balığın ağzından şöyle yazmış: “Bana kalırsa sen artık kendinden başkasını düşünmeye hazırsın. Öyle ya dünya sadece siz insanların etrafında dönmüyor.” Şunu demeyi de ihmal etmiyor balık:“Kendini yalnız hissetme diye, sana göz kulak olayım, sırdaşın olayım diye emanet etti beni sana” Peki ödevi ne mi miniklerin?
***
Balığa güzel bir isim koymak. Yaz boyu arkadaş olup ilgilenmek. Bu balık macerasının nasıl geçtiğini de sonbaharda Öğretmene anlatmak. Hepsi bu. Belki bir sayfa. Ama bir balıkla çocukların neler öğrenebileceğini tahmin ediyorsunuz değil mi!
Diğerkâmlık, sevgi, şefkat ve merhamet.
***
Unutmadan, bizim kızımızın öğreneceği ve öğreteceği önemli bir şeyi daha haber vereyim! Evdeki kedisi Mestan da çok heyecanlandı bu işe! Ara sıra patisiyle “Hoş geldin!” demek istiyor. Balığa “zarar vermeden” yaşayıp dost olmasını sağlamak da ailece ödevimiz! Hikayenin sonu umarım Mestan’la bitmez!
***
Bu arada bu 6.dönemdir tam 32 afacanın karnesine ayrı ayrı yazdığı şiirin bize düşen payı şöyle oldu:
***
“Meraklı minik kedi
Kendini hiç incitmedi
Gerekenlerin hepsini öğrendi
Zeynep’e hergün tatildi
Öğretmeni onu şimdiden özledi”
***
Bir çocuğumuzun öğretmeni böyle, ötekininki tam tersi. Ancak bu olumlu modeli YÖK alsın, Eğitim Fakülteleri doğrudan uygulasın. Milli Eğitim, şu meslek içi eğitim döneminde bu modelleri anlatsın.
Sanırım, gerçek bir eğitim ustası olan Prof. Ziya Selçuk, bugünkü tepe yöneticilere vaktiyle “Öğretmen yetiştirme modelimizi yenileyecek” bir öneride bulunmuştu. Bir ses çıkmadı ne yazık ki!
***
Ne ki bugünkü geri kalmış model değiştirilmez. “YÖK, bu YKS modeli ile öğretmen seçmeye devam eder. Eğitim Fakültelerinin bu modeliyle yetiştirip MEB’e gönderdiği öğretmenlerle 18 milyon evladımızı “Yetiştirmeye” devam edersek, bu en büyük israfın bedeli çok ağır olur. Nesillerimizi Youteber’lara teslim etmiş oluruz. Bence naçizane Sayın Cumhurbaşkanı da öncelikle bu işe eğilmeli.
Aksi halde daha çok deist, ateist, laik, yobaz, bencil, nefsinin esiri veya bilgi yüklü vicdansızlık, dejenerasyon tartışmalarıyla oyalanıp dururuz!