NurdanHaber-Özel
1952’de Reşadiye Otelinden sonra Üstad’la tekrar görüşüp görüşmediğini sorusuna cevap olarak, 1952 senesinde Ahmet Emin Yalman’ın Malatya’da vurulma hâdisesinden sonra, kendilerini de tevkif ettiklerini, tahliyeden sonra Isparta’ya uğrayıp Üstadı ziyaret ettiğini ifade etti.
“1954 senesiydi, bu, Üstadı ikinci defa ziyaretimdi.
“Isparta’da dinî ve millî neşriyatı satan bir kitapçı dükkânı vardı. Oraya giderek Üstadı sordum. Bu esnada aniden Ziver (Zübeyir Gündüzalp) zuhur etti. Rahmetli ne kahraman insandı, ne iman vardı Rabbim onda, ateş gibi bir delikanlıydı. Üstadı ziyaret etmek istediğimi söyledim. ‘Üstad hasta ama, sizi kabul eder’ dedi. Ayrı ayrı yollardan Üstadın kaldığı eve gittik. Devamlı polis kontrolündeydi. Mahalle arasında ahşap bir eve girdik.
“Elbette hapse gireceksin”
“Kendilerine Said Bilgiç ve Dr. Tahsin Tola’dan selâm ve hürmetler götürmüştüm. Malatya hâdisesinden sonra tevkif edilişimi Üstada şikâyet ettim. ‘Eskiden, Halk Partisi devrinde olduğu gibi, bunlar, Demokratlar da bizi hapsediyorlar efendim’ dedim. Cevap olarak, ‘Elbette hapse gireceksin , yoksa hizmetten vaz mı geçti, İslâm dâvasından döndü mü diye Müslümanlar senden şüphelenirler’ diye buyurdu.
“Halk Partisine karşı Demokrat’ı desteklemek lâzım geldiğini söylüyordu”
“Halk Partisiyle, Demokrat’ın mukayesesini yaptı. Halk partisinin kol kestiğini, Demokrat’ın ise parmak kestiğini, ehven-i şer olduğunu ifade etti. Halk Partisine karşı, Demokrat’ı desteklemek lâzım geldiğini söyledi.
“Bu arada lâtife ederek, ‘Serdengeçti, beni siyasete karıştırıyor, bende siyaset yok’ dedi, ama bu arada da mevzu ile alâkalı ne söylemek lâzım geliyorsa onu söyledi.
“Antalya’ya gidiyordum. Üstad, ‘Dönüşte yine uğra’ dedi. Maalesef ben uğrayamadım.
“Daha sonraları ise görüşmek, ziyaret edip, elini öpmek nasip olmadı.
10 Kasım 1983’te vefat eden Osman Yüksel Serdengeçti’yi rahmetle ve aşağıda yayınladığımız Bediüzzaman’a yazdığı bu güzel şiir için de minnetle anıyoruz.
Kal’a gibi dik başın bulutlarla yarışsın.
Dalga dalga saçların rüzgârlara karışsın.
Adını nakşedelim, eski-kadîm surlara
Sesini haykıralım asırdan asırlara
Savletinden titresin yeniden Doğu, Batı
Ve kurulsun ebedî Allah’ın saltanatı
Ufukları kaplasın bayraklarımız al al
Göklere zaferini çizsin vahşi bir kartal
Kahramanlar büyüsün masalda dev misali,
Eğilsin öpsün gökler canım nazlı hilâlli.
Ordularım yeniden Tuna’ya akın etsin
Bir yıldırım çıksın da uzağı yakın etsin.
Selâm dursun karşımda bütün şerefler şanlar,
Namını tebcil etsin, yıldızlar, kehkeşanlar.
İçimde hiç sönmeyen bir fetih sevdası var,
Yavuz gibi diyorum: Bir dünya insana dar!
Bir seda duymak için, sahralara düşmeyim,
Helâl olsun bu yolda varım yoğum her şeyim.
Volkan gibi lâv atmış, ne susmuş ne sönmüşüm,
Ben fikir uğruna çılgınlara dönmüşüm.
Bir deha bekliyoruz, gençliğe mihrap olsun,
Ruhları tutuşturan bir ateş mihrak olsuun.
Sinesinde birleşsin sağa sola sapanlar
Kahrolsun Hak dururken yabancıya tapanlar
Çık nerdesin zuhur et, biz seni bekliyoruz
Yıllardır yollarında, yorgun emekliyoruz
Musa ol Hakka yüksel, tecelli et de Tûr’a
Zulmet yıkılsın gitsin, cihan garkolsun Nûra
İstiyorum yeniden bir hilkat istiyorum
Ne hayâl ne kuruntu, hakikat istiyorum.
Hakikat, hakikat, hakikat istiyorum…