“Örgün eğitimle birlikte hafızlık” projesi imam hatip ortaokulu ve lisesi öğrencilerinin yaz döneminde bir aylık hafızlık ön eğitimi, ardından eğitim yılı içinde de 9 saat ek Kur’an dersi alarak hafızlık yapmalarına imkan sağlıyor. Hafızlık eğitimi alan çok sayıda öğrencinin tıp fakültelerini kazanması hayranlık uyandırıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)’nın “örgün eğitimle birlikte hafızlık” projesi ilk meyvelerini vermeye başladı. İlk kez 2017-2018 eğitim öğretim yılında 17 İmam Hatip okulunda hayata geçirilen projeye dahil olup hafızlığını tamamlayan öğrenciler üniversite sınavlarında da büyük başarılara imza attı. Yakın bir gelecekte pek çok meslek alanında hafızlık eğitimi almış, mayası Kur’an eğitimi ile yoğrulmuş bir nesil gözümüzün aydınlığı olacak. İşte o nesilden Kartal Anadolu İHL öğrencisi Sümeyye Hava Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni, aynı okuldan Feyza Saniye Ülgür Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni, Kadıköy Ahmet Sani Gezici Kız Anadolu İHL’den Zeynep Hanne Gökel de Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandı. ÖNDER İmam Hatipliler Derneği’nde bir araya geldiğimiz Sümeyye, Feyza ve Zeynep’le başarılarının arka planını konuştuk.
Başarısız olma şansı yok
İlerde tıpla İslami İlimler konusunda çalışmalar yapmak İstiyorum. Tıptaki bazı konulara günümüzde fıkıh alanında yeterli cevap verilemiyor. Bunun üzerinde çalışmak istiyorum.
Bu yıl Kartal AİHL’den mezun olan ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde okuma hakkı kazanan Feyza Saniye Ülgür, üniversite sınavındaki başarısından önce Biyoloji Olimpiyatları’nda gümüş madalya alan ve Hadis Okuma Yarışması’ndaki birinciliği ile de okulun gurur kaynağı olan bir öğrenci. Hafızlık yapmak için sekizinci sınıfta eğitimine bir yıl ara veren Feyza, sonrasında dokuzuncu sınıftan itibaren yoğun bir çalışma temposu içerisine girmiş. Biyoloji Olimpiyatları için ansiklopediler devirmiş olması sınavda oldukça işine yaramış Feyza’nın. Bir yandan hafızlığını pekiştirirken bir yandan da hadis yarışmasına katılarak 500’e yakın hadis ezberlemiş ve birinci olmuş. Ablası ve ağabeyinin başarı hikâyelerini kaldıkları yerden devam ettiren Feyza, tıp okurken bir yandan da dışarıdan ilahiyatı bitirmeyi planlıyor. “TÜRGEV’in üniversite öğrencilerine İslami ilimler öğreten Eğitime Destek Programı’nı da tamamlamak niyetindeyim. İlerde tıpla İslami ilimler konusunda çalışmalar yapmak istiyorum. Tıptaki bazı konulara günümüzde fıkıh alanında yeterli cevap verilemiyor. Bunun üzerinde çalışmak istiyorum. Biyoloji Olimpiyatlarına hazırlanırken bu sahayla ilgili çok fazla kitap okudum. Gördüm ki şu an biyoloji evrim üzerine kurulu. Bu yüzden bu alanda kendimi yetiştirmek istiyorum” şeklinde konuşan Feyza Ülgür, çok yönlü olmasının ve farklı alanlarda çalışmasının başarısında çok etkili olduğunu söylüyor.
Kadıköy Ahmet Sani Gezici Kız AİHL mezunu olan Zeynep Hanne Gökel de hafızlıkla birlikte sınavlara hazırlanıp Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanarak başarısını taçlandırdı. Daha önce hafızlık gibi bir düşüncesi yokken dokuzuncu sınıf ikinci dönemde bir hocanın Hafızlık Projesi’nden bahsetmesi ile kendini bu yoğun temponun içinde bulan Zeynep Hanne, “Okulla birlikte hafızlık yapamazsam okulu dondururum” düşüncesiyle çıkmış yola.
“Ben hafız olup tıp kazanırsam arkamdan gelenlere çok güzel bir örnek olurum diye düşünüyordum. Bu niyetle çalıştım. 10. sınıfta tercih yaparken sayısal derslerim çok iyi değildi. Sadece biyolojiyi sevdiğim ve çocukluğumdan beri doktor olmak istediğim için sayısalı seçtim. 11. sınıfta Allah o kadar yardım etti ki hafızlıkta ezberlediğim sayfam arttıkça not ortalamam da arttı. Okul derslerime sadece sınav haftalarında çalışıyordum. Kur’an insanın zihnini açıyor, zihnin her alanını kullanabilmesini sağlıyor herhalde. Bunu Allah’ın yardımı olarak düşünüyorum” diyor Zeynep Hanne. Ancak 11. sınıfı bitirdiğinde hafızlığını tamamlayamamış olmak motivasyonunu düşürmüş. “Panik oldum ve hafızlık yavaşladı, 17. dönüşteydim ve haftada bir ders vermeye başladım. Aslında iki ayda bitirebilirdim ama üç dört ay geçti ben bir dönüş bile bitiremedim. Bu böyle olmayacak ikisini de aynı anda yapamayacağım. Hafızlığı bitirmeme 75 sayfa kalmıştı. Bunu bitirmek için 15 güne ihtiyacım vardı. Okula 15 gün ara verdim devamsızlık hakkımı kullanarak. Hocalarım da şaşırdı madem yapabiliyordun niye bu zamana kadar bitirmedin dediler. Hafızlık bitince üniversite sınavına hazırlanmaya başladım” diye anlatıyor Zeynep Hanne o süreci. Hafızlığı önceleyince arkadaşlarının bir hayli gerisinde kalmış. Ama en büyük avantajı sınıf arkadaşlarının sorularına cevap verirken bildiklerini pekiştirmek olmuş. “Allahım niyetimi biliyorsun. Hem hafız olup hem tıbbı kazanarak benden sonra gelecek kardeşlerime örnek olmak istiyorum. Bana yardım et diyerek girdim sınava. Halis bir niyetle Allah rızası için yola çıktığınız zaman Rabbim yardım ediyor. Hafızlığı öncelediğim için böyle onun bereketiyle bu başarının geldiğini düşünüyorum.” şeklinde konuşan Zeynep Hanne de Sümeyye gibi hafızlığın başarısında büyük bir etken olduğunu düşünüyor.
Sümeyye Hava: Sınav koçu sınıf arkadaşı
Sümeyye Hava, Kartal AİHL’nin hazırlık döneminde üst sınıflarda hafızlık yapan öğrencileri görünce onlardan çok etkilendiğini söylüyor. Dokuzuncu sınıf bitince hafızlığa başladığını anlatan Hava, bu yoğun temponun nasıl üstesinden geldiğini ise şöyle anlatıyor: “Allah yardım ediyor; zaman bereketleniyor. Hafızlık yoğun olduğu için sadece sınav haftalarında derslerime çalışıyordum ama hamdolsun ortalamayla bir sıkıntım olmadı. 11. sınıfta Şubat ayında hafızlık bittiğinde artık üniversite sınavına hazır olduğumu hissettim. O yoğunluktan çıkıp başka bir yoğunluğa girmek hiç kolay olmuyor. Yazın sınav için çalışmaya başladım.
Kesinlikle zihin açıyor. Pratik düşünmeye başlıyorsunuz. Hazırlık sınıfında Arapça eğitimi almıştım. Kuranı ezberlemeden önce mealini okuyup kelimeleri çözmem gerekiyordu. Biz ne mükemmel Arapça biliyoruz çat pat Arapçamı anlamaya dönüştürdüm. Bir yerden sonra meale bakmamaya başladım. Doğrudan anlamaya başladım. O benim için avantaj olmuştu.” Hafızlığa çalıştığı dönemde ev ortamı müsait olmadığı için camilere gidip ezber yaptığını söyleyen Hava, ‘Kartal’daki bütün camileri avucumun içi gibi biliyorum. Bir noktadan sonra bütün hocalar beni tanımaya başladı. Elime caminin anahtarını verip ‘Hadi git çalış’ diyecek hale gelmiştik’ diye anlatıyor gülerek.
“Siz sadece uğraşıyorsunuz, çabalıyorsunuz, tevekkül ediyorsunuz. Yolun sonuna geldiğinizde bir bakıyorsunuz arkanızda bir çok şeyi bırakmışsınız.” diyen Hava, başarısında sınıf arkadaşı Melisa Hande Açıkgöz’ün koçluğunun da büyük etkisi olduğunu söylüyor: “İlk dönem kendim az buçuk çalıştım sonra ikinci dönem Şubat’ta baktım benim plan program konusunda birine ihtiyacım var. Nisan’da ‘Melisa bana yardım etmen lazım’ dedim. Onun hazırladığı bugün yapılacaklar listesi üç güne yayılıyordu. Akşamları ona rapor veriyordum. Bir gün ona ‘Benim başaracağıma gerçekten inanıyor musun’ dedim. ‘İnanmasam zaten uğraşmam ki’ dedi. Sistemin birbirlerine rakip haline getirmesine rağmen iki öğrencinin böylesi dayanışma içinde başarı hikâyesi yazması da bir kenara not düşülmesi gereken bir durum.
Kaynak: Önder.org