Yûnus Emre Hazretleri der ki:

Sırat kıldan incedir, kılıçtan keskincedir,
Varıp anın üstüne evler yapasım gelir…
Altında gayyâ vardır, içi nâr ile pürdür,
Varıp ol gölgelikte biraz yatasım gelir…

SIRAT, KILDAN İNCE KILIÇTAN KESKİNDİR

Yûnus Emre’nin burada ifâde ettiği hakîkat, Sırat’ın kıldan ince kılıçtan keskin olmasına mukâbil, mü’minler için durumlarına göre genişlik arz edeceğidir.

Diğer taraftan Cehennem ateşi, mü’minlerin Sırat’tan geçişi sırasında rivâyetlere göre şöyle haykıracaktır:

“–Ey mü’min! Üzerimden çabuk geç, yoksa ateşimi söndüreceksin!” (Beyhakî, Şuabu’l-Îman, I, 577)

Bunun için Yûnus Emre:

“Biraz yatasım gelir!”demekle, Sırat’ta oyalanıp da Cehennem’in alevlerinin tesirini kırmak, böylece günahkâr mü’minlerin ateşin azâbını hissetmemelerini istemiş olmaktadır.

Ayrıca bu sırrı anlayamayıp kendisi hakkında zâhiren ağır ifâdeler kullanmak sûretiyle hayır murâd etmeyen gâfil ilim erbâbının mevcûdiyeti dolasıyla Yûnus, tevriyeli bir şekilde:

Ta’n eylemen hocalar, hatırınız hoş olsun

Varuben ol tamuda biraz yanasım gelir

demektedir.

Burada Yûnus’un, kendisini Cehennemlik sayan hocalara:

“–Siz merak etmeyin; ben Cehennem’e girerim!” diye cevap vermesinin hikmeti, Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh-’ın duâsındaki merhamet ve şefkat dolu şu samîmî niyettir:

“–Yâ Rabbî! Benim vücûdumu Cehennem’de o kadar büyüt ki, benden başkasına orada yer kalmasın!”

Yûnus’un bundan sonraki ifâdeleri ise, bir kerâmet olarak anlatılır:

YUNUS’UN ŞİİRLERİNİN AKIBETİ

Rivâyete göre onun vefâtından yüz yıl sonra Molla Kâsım adında bir zâhir âlimi, Yûnus’un şiirlerini ele geçirdi. Bir ırmağın kenarında okurken, her rastladığı şiiri, onlardaki derin mânâları anlayamayarak:

«–Bunlar ne saçma sapan şeyler!» deyip ırmağa atmaya başladı. Nihâyet karşısına şu mısrâlar çıktı:

Derviş Yûnus bu sözü eğri büğrü söyleme

Seni siygaya çeker bir Molla Kâsım gelir

Bu sözleri okuyan Molla Kâsım, o anda gerçeği kavradı ve büyük bir pişmanlıkla:

“–Eyvah! Ben ne yaptım! Koca bir ummânın farkına varamadım. Nasıl oldu da ruh ve mânâ âbidesinin bu hikmet ve irfânını gözümün önündeyken dahî göremedim!.. Hâlbuki o, yüz yıl evvelinden benim hâlimi sezmiş!..” diyerek gözlerinden sel gibi yaşlar dökmeye başladı.

Geri kalan şiirleri büyük bir îtinâ ile muhâfaza etti. Denilir ki, bu şekilde Yûnus’un yaklaşık bin kadar şiiri kaybolmuştur.