Nurdan Haber

Bediüzzaman İlk ve Son Zehirlenmeleri

Bediüzzaman İlk ve Son Zehirlenmeleri
29 Ekim 2019 - 8:00

Hz. Bediüzzaman hayatı boyunca ilki 1923 sonuncusu 1950 olmak üzere 19 defa zehirlenmiştir. Birinci zehirlenmesi Ankara’da Meclis-i Mebusanda son zehirlenmesi Emirdağında ikamet ettiği evinde olmuştur.

Nurdan Haber Özel

Bediüzzaman’ın Ankara’da Zehirlenmesi

Burada, ona zerk edilen şu ilk ve müthiş zehir hadisesinin gün ve ay olarak kesin tarihini bilemiyoruz. Yani 22 Kasım 1922’den, 30 Haziran 1923 tarihleri arasında hangi ay ve gün içinde olduğu malûmumuz değildir. Reis-i cumhurla vaki’ olan namaz hakkındaki şiddetli münakaşasından evvel mi, sonra mı onu da bilmiyoruz. Ancak zehir hadisesi kat’idir, şüphesizdir.

Bir ara Meclis’te tifo salgını bahanesiyle, Bediüzzaman’ın da meclisle sıkı münasebetinden dolayı herkesi aşıladıkları gibi, onu da aşıladılar. Fakat onun aşısı başka bir aşı… Bir kaç adamı bir anda öldürebilecek dozda olan bir zehirle onu aşıladılar.

Niçin Ona Zehir?

Bu zehiri acaba niçin Bediüzzaman’a zerk etmek istediler? Neden onun vucudunu ortadan kaldırmak istemişlerdi?. bilmiyoruz, lâkin şunu iyice biliyoruz ki:

Ta, 1908’lerden beri Bediüzzaman’ın; daha doğrusu, dinin gizli düşmanları ona karşı ilmen, fikren mukabele edemedikleri ve Bediüzzaman’ın mahz-ı hak ve hakikat olan fikirlerine karşı mağlub oldukları için, sinsi ve hainane plânlarla onun vücudunu ortadan kaldırmaya gizli gizli çalışmaktaydılar. Bu dediklerimizin ispatları, bu kitabın ilgili yerlerinde yapılmıştır. İşte o sıralar gizli düşmanlar, Bediüzzaman Hazretleri’nin hayatına herhangi bir zarar iras edemedikleri için, İttihad ve Terakki içinde mason ve dinsiz kesimi bu defa Bediüzzaman’ı 31 Mart hadisesiyle alâkalı göstermeye çalışarak; Divan-ı Harb-i Örfi eliyle ezdirmek istemişlerdir. Lâkin o plânları da tutmamış, bozulmuştu.

Daha sonraları, Bediüzzaman Hazretleri esaretten döndükten sonraki günlerde, yine onun imhası için çok büyük paralar ortaya koyan aynı kesimin vârisleri bu plânlarında da muvaffak olamamışlardı. Hıfz-ı Kur’ânî Bediüzzaman’ı korumuş, ona hiç bir şey yapılamamıştı.

Ankara’da cereyan eden şu zehirlendirme hadisesinde de herhalde Bediüzzaman’ın namaz ve ibadet hakkındaki beyannamesinin neşrinden sonra, gerek Meclis’te ve çevresinde gözle görülen büyük İslâmî inkişaf ve teveccühler ve dine karşı incizab ve alâka.. ve gerekse Bediüzzaman’ın sohbetleri neticesinde Ankara ve çevresinde müşahede edilen dine karşı uyanış ve intibah; onun eski düşmanları ve onların vârislerinin hiç de işlerine gelmedi. Belki de onları telâşa düşürttü. Bunun üzerine bir plân düşündüler. Meclis’te görülen bazı tifo belirtileriyle başlıyan aşı, herkese yapıldı. Bu arada Bediüzzaman’a yapılacak aşının müessir bir zehirden hazırlanmasını plânladılar. Böylece herkes aşılandı. Tabiî Bediüzzaman’a da ma’hud zehir zerk edildi. O zamanki aşılar göğse tatbik edilmekteydi. Bediüzzaman’ın aşısı da kalbinin üzerine sol memesinin altına yapıldı. Lâkin hıfz-ı İlâhî ve muhafaza-i Kur’âniye ile o şiddetli zehir tesir etmedi. Hatta bu zehir mübarek vücuduna hiç yayılmadan sadece bir demir lira kadar bir yerde mahsur kaldı. Sonra da o yer çıban tutarak zehir dışarı ifraz edilmişti. Bu harika acib vak’aya onun düşmanları şaşırıp kalmışlardı herhalde. Amma yine de imana, insafa gelmemişlerdi. O zehirli aşı yeri, Bediüzzaman’ın vefatına kadar zaman zaman işleyip, ona rahatsızlık verirdi. Onun mübarek kalbi üzerinde simsiyah bir damga halinde devam edip kalmış, yüzlerce insan onu müşahede etmiştir. Çünkü kendisi de onu dost ve talebelerine sık sık gösterirdi. İşte zehir hadisesi ve macerası böyle…

Son Zehirlenmesi
Hz. Üstad Bediüzzaman’ın Emirdağ’ında ikamete mecbur tutulduğu günlerde Zübeyir ve Hüsnü Ağabeyler hususi hizmetine bakıyorlardı. Akşam namazından sonra Hz. Üstad kapısını içerden ve dışardan kilitliyor hizmetkarları ise evin karşısındaki kiraladıkları bir odada kalıyorlardı. Sabah kuşluk vaktinde Üstadın yanına gidiyor ve hizmetlerini görüyorlardı. Hüsnü Bayramoğlu Ağabey o günü şöyle anlatıyor: “ adetimizin aksine o gün sıkıntılı bir surette bir an evvel Üstadımızın yanına gitmek ister gibi bir hal oldu. Mutad saatten çok önce Aziz Üstadımızın evine geçtik. Odasına çıktığımızda mübarek Üstadımızın benzi beti atmış, elbise ve yatağına istifra etmiş, hafifçe inler vaziyette yerde bulduk. Mübarek Üstadımız ateşler içerisindeydi. Hemen müdahale ettik. Üstünü başını sildik. Çalışkanlara haber verdik. Üstadımız pencereye konmuş yemeğine gece bekçisinin attığı zehir ile zehirlenmişti.
Bu muazzez Üstadımızın hayatındaki 19. Zehirlenme vakıasıydı.
Nihat Yazar bu meş’um hadise hakkında tarihe şu notu düşüyor;
“Taharri memurları yine konuşan iki-üç vatandaşın peşinde ve yine Bedîüzzaman’ın evi tarassud altında. Öyle ki, bir jandarma çavuşu bile elinde arama emri olmadan Türkiye Cumhuriyeti kanunlarıyla müeyyed bulunan mesken masuniyetine tecavüz ediyor. Ve bu cür’etkâr, bir türlü ceza görmüyor. Yine Üstad’ın kılık kıyafetiyle uğraşılıyor, devr-i sâbıkta olduğu gibi, ziyaretine gelenler yine kaydedilip karakollara çağrılıyor… Kendisini milletine hasreden seksen yaşındaki ihtiyar bir din âlimi öldürülmek isteniyor; hem de Ramazan Bayramı akşamı, iftar yemeğine zehir konulmak suretiyle.

Bu ne feci’, bu ne tahammül edilmez bir haldir. Tecrid edilmiş, daimî bir tarassud altında, kapısında bekçi. O içeride ölümle başbaşa bırakılıyor.

Heyhat! Geliniz ey ehl-i İslâm. Hep beraber ağlaşalım. Hâyır, hâyır! Gözyaşlarıyla, feryad ile tedavisi mümkün değil bu derdin… Allah için uğraşalım.

NurdanHaber-Özel

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )