BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNE ZİYARETE GİDEN YUSUF AĞANIN BİR HAMALDAN ÖDÜNÇ ALDIĞI PARAYLA ALIP GETİRDİĞİ KARPUZLAR…
Osmanlı yıkılmış, şanlı Hilafet kara eller tarafından kaldırılmıştı. O kapkara günlerde Kur’an’a mukaddesata amansız saldırılar başlamıştı. Mazlum millete İstibdat ve baskı her gün artıyordu. Aileler bir bir dağıtılıyor sürgüne gönderiliyordu. Şanlı ve mazlum millete ne dessas İngiliz ne de Moskof’un yapmadığı zulümler yapılıyordu. Kastamonu’ya yine sürgün olarak gönderilen ailelerden bir tanesi de Kurtalanlı ağalardan Yusuf Toprak’ tı. Yusuf Ağa, Hz. Bediüzzaman Said Nursi (r.a.) hazretlerine ziyarete gitmek hem de mevsimin ilk karpuzlarından alıp hediye götürmek istiyordu.
Ne var ki, onun ağalık servetine haram para karışmış olması ihtimalini düşündü ve bunu Üstad kabul etmez diyerek bir yol bulmaya çalıştı. Aklına iyi bir fikir gelmişti birden. Ve hemen düşündüğü üzere orada hamallıkla geçinen Ahmet Efendiye gidip 50 kuruş borç para istedi. Çünkü Ahmet efendinin kazancı alın teriyle kazanılmış helâl paraydı. Üstad helal para ile alınan hediyeyi belki kabul ederdi. O parayla gidip yeni çıkmış iki adet Adana karpuzlarından almıştı.
Hz . Üstad’ın kaldığı eve gelmişti. Yusuf Ağayı elinde karpuzla odasının kapısında gören Hz. Üstad, onun içeri girmesine önce izin vermedi. Sert ve hiddetli bakışlarla onu kapıda durdurarak şöyle dedi: “Yusuf Ağa, sen benim 70 yıllık âdetimi bozmak mı istiyorsun?”
Yusuf Ağa, kapıda heykel gibi dikilip kaldı. Ne ileri, ne de geri gidemedi. Üzgün bir şekilde bekledi.
Üstad ise, sağ elini iki kaşının arasına götürdü, başını eğdi ve bir süre düşündü. Sonra, başını kaldırdı ve ağaya şunu söyledi: “Yusuf Ağa! Seni o karpuzlarla birlikte geri gönderecektim. Fakat, onları yanındaki şu muhacir hamalın parasıyla aldığından, onun hatırına ve kalbi kırılmasın diye kabul ediyorum.” dedi.
O anda, Yusuf Ağa’nın dermanı bitti, dizlerinin bağı çözüldü. Orada daha fazla dayanamadı ve karpuzları yere bıraktığı gibi, gerisin geriye kaçarcasına gitti.
Aylar sonra tekrar birkaç misafiriyle birlikte Üstad’ın ziyaretine geldi Yusuf Ağa. Ama bu kez bir şey getirmeden gelmişti. Üstad yine kızmasın diye tabi. Neyse, Üstadı ziyaret ederler sohbet ve bir müddet sonra ikram olarak önlerine arka odada muhafaza edilen aynı karpuzlar kesilip konur.
Yusuf Ağa aylar önce getirmiş olduğu hiç bozulmamış o iki karpuzu misafirlerle birlikte ancak afiyetle yedikten sonra gerçeği öğrenmişti.
Hz. Üstad, ona şu hatırlatmada bulunur: “Yusuf Ağa! Ben sana demedim mi, kimsenin hediyesini karşılıksız almıyorum, alamıyorum, yiyemiyorum diye…”
Bunu duyan Yusuf Ağa hayretler içerisinde kalmıştı…
Nurdanhaber