Nurdan Haber

Azerbaycan’lı Genç kardeşlerimizden kısa bir ders

Azerbaycan’lı Genç kardeşlerimizden kısa bir ders
20 Nisan 2020 - 9:37

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu.
Cay-ı teessüf bir haleti hizmeti- Nuriye ve kalb-i Ustadı ağlatacak bir maraz-ı efkar-ı insaniye:
Evvela: Üstadımız diyorki “Şimdi bütün talebelerin fevkinde diyerek değil, benim en yakınımda, hizmetimde olup bir derece tam tarz-ı hareketimi bilenler ve yakından görenler içinde, dört beş adamı mutlak vekil yapıyorum. Ben ölsem veya hayatta şuursuz kalsam, Nurlara karşı hizmetimin tarzını bilerek tam yapabilsinler. Şimdilik Tâhirî, Sungur, Ceylân, Hüsnü ve bir iki adam daha mutlak vekilim olarak vasiyet ediyorum”. (Emirdağ 2)
Bu açık ve net beyanı şahsi mahsulat-ı fikriyeleriyle yorumlayarak, hatta bazen cerbeze ederek ittihad-ı Nuru ihlal ediyorlar. Zübeyir ve Sungur Ağabeylerin mutlak vekillik manasını tevazukarane anlatmasını delil göstererek mutlak vekilleri sıradan birisi gibi bize takdim ediyorlar. Cerbezeyle her kes küçük bir Saiddir diyorlar .
Halbuki Bedîüzzaman’ın hiçbir manevî makam dava etmediği, kendisinin bir hiç olduğunu iddia ettiği, başkaları tarafından verilen manevî rütbe ve makamları da kabul etmediği ve ehl-i ilim olan zatların, onun Mehdi olduğuna dair yazdıkları ilmî mektupları aldığı vakit şiddetle hiddet ederek, onları reddedip hatırlarını kırdığı tahakkuk ediyor.(Tarihçe-i hayat)
Üstadın bu tevazukarane halına mukabil ise
Evet Üstadımız Bediüzzaman, ihlâsının iktizası olarak şahsına kıymet vermeyebilir; bu hâl, Üstadımızdaki yüksek bir kemâlât ve àlî bir seciyenin timsâlidir. O, şahsına ne kadar kıymet vermiyorsa, bizim O’nda milyarlar derece fazla kıymet ve ehemmiyeti görmemiz, basîret ve insaniyetin muktezâsıdır(Tarihçe-i hayat )
lahikalardan aldığımız dersle mutlak vekiller kendilerini ne kadar çok setretseler de, bizim daha ziyade kıymet ve dikkat etmemiz gerektiğini anlamamız iktiza etmiyormu ? Her bir Nur talebesi küçük bir Saiddir manası ilk olarak Risalelerde ismi geçen Ağabeylerimize aid olmazmı?. O, Ağabeyler hususan erkanlar,haslar ve mutlak vekiller Üstadları gibi bazı imtihan , ittiham ve iftiralara maruz kalmışlar.
Saniyen: Üstadın hayatta kalan son mutlak vekili Hüsnü Abiye ister Nur camiasının, istersede diger camiaların bazı kısımları tarafından gösterilen tavır bunun bir alametidir. Beşinci desise- i şeytaniyede Üstadımıza yapılan tavrın Hüsnü Abiye başka bir sekilde yapıldığı kanaatindeyiz. Birşey daha kaldı; en tehlikelisi odur ki: İçinizde ve ahbabınızda, bu fakir kardeşinize karşı bir kıskançlık damarı bulunmak, en tehlikelidir.Sizlerde mühim ehl-i ilim de var. Ehl-i ilmin bir kısmında bir enâniyet-i ilmiye bulunur. Kendi mütevazi de olsa, o cihette enâniyetlidir; çabuk enâniyetini bırakmaz. Kalbi, aklı ne kadar yapışsa da, nefsi, o ilmî enâniyeti cihetinde imtiyaz ister, kendini satmak ister, hattâ yazılan risalelere karşı muaraza ister. Kalbi risaleleri sevdiği ve aklı istihsan ettiği ve yüksek bulduğu halde, nefsi ise, enâniyet-i ilmiyeden gelen kıskançlık cihetinde zımnî bir adâvet besler gibi, Sözlerin kıymetlerinin tenzilini arzu eder—tâ ki kendi mahsulât-ı fikriyesi onlara yetişsin, onlar gibi satılsın.(Mektubat)

Fakat Ağabeylerimizin makasıd-ı hayatiyeleri şualarda geçtiği gibi Risale-i Nur’un ve Üstadımın ve biz talebelerin yegâne gaye ve hizmetimiz; İslâmiyet’e, hususan Türk milletine iman ve ahlâk cihetinde kudsî bir hizmettir. Elbette Risale-i Nur’a ve hâdimlerine bu hizmetleri için ilişmemek lâzımdır. Bizim gaye ve maksadımız budur. Başka hiçbir şey değildir. (Şualar )

Salisen: Bir cihet daha kaldı ki, Hüsnü Ağabeyi ittiham edenler , zımni adavet edenler ve yanındaymış gibi yapıb yeterince destek vermeyenler acaba Üstada, talebelerine ve diger mutlak vekillere manay-ı ismiyle veya şahsi menfaat için bağlanmışlar mı ki, bu gün Hüsnü Abinin Üstad ve Risale-i Nur namına ciddi çırpınışlarını gözardı ediyorlar?
Üstadımızın ekseri mektuplarında bize anlatmak istediği sadakat ve kanaat manasını Üstadından tam ders alan Hüsnü Ağabeyin lüzumuna binaen bu noktalarda hassasiyetle tahşidatı ve bu çizgiden ayrılanları uyarması ve zamanın sadakat imtahanı zamanı olduğunu nazarımıza arz etmesi ve bu konularda her bir Nur talebesinden yardım beklemesi çokmudur ?
Ve sonda Üstadın hem ruhum, hem kalbim, hem aklım feryad edib ağladılar dediyi dua ile bitiriyoruz. “Eyvah, eyvah! El-aman, el-aman! Yâ Erhame’r-râhimîn meded! Bizi muhafaza eyle, bizi cin ve insî şeytanların şerrinden kurtar, kardeşlerimin kalplerini birbirine tam sadakat ve muhabbet ve uhuvvet ve şefkatle doldur. ” (Şualar ) amin.

Azerbaycandan bir kısım Genç kardeşleriniz.

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu.
Cay-ı teessüf bir haleti hizmeti- Nuriye ve kalb-i Ustadı ağlatacak bir maraz-ı efkar-ı insaniye:
Evvela: Üstadımız diyorki “Şimdi bütün talebelerin fevkinde diyerek değil, benim en yakınımda, hizmetimde olup bir derece tam tarz-ı hareketimi bilenler ve yakından görenler içinde, dört beş adamı mutlak vekil yapıyorum. Ben ölsem veya hayatta şuursuz kalsam, Nurlara karşı hizmetimin tarzını bilerek tam yapabilsinler. Şimdilik Tâhirî, Sungur, Ceylân, Hüsnü ve bir iki adam daha mutlak vekilim olarak vasiyet ediyorum”. (Emirdağ 2)
Bu açık ve net beyanı şahsi mahsulat-ı fikriyeleriyle yorumlayarak, hatta bazen cerbeze ederek ittihad-ı Nuru ihlal ediyorlar. Zübeyir ve Sungur Ağabeylerin mutlak vekillik manasını tevazukarane anlatmasını delil göstererek mutlak vekilleri sıradan birisi gibi bize takdim ediyorlar. Cerbezeyle her kes küçük bir Saiddir diyorlar .
Halbuki Bedîüzzaman’ın hiçbir manevî makam dava etmediği, kendisinin bir hiç olduğunu iddia ettiği, başkaları tarafından verilen manevî rütbe ve makamları da kabul etmediği ve ehl-i ilim olan zatların, onun Mehdi olduğuna dair yazdıkları ilmî mektupları aldığı vakit şiddetle hiddet ederek, onları reddedip hatırlarını kırdığı tahakkuk ediyor.(Tarihçe-i hayat)
Üstadın bu tevazukarane halına mukabil ise
Evet Üstadımız Bediüzzaman, ihlâsının iktizası olarak şahsına kıymet vermeyebilir; bu hâl, Üstadımızdaki yüksek bir kemâlât ve àlî bir seciyenin timsâlidir. O, şahsına ne kadar kıymet vermiyorsa, bizim O’nda milyarlar derece fazla kıymet ve ehemmiyeti görmemiz, basîret ve insaniyetin muktezâsıdır(Tarihçe-i hayat )
lahikalardan aldığımız dersle mutlak vekiller kendilerini ne kadar çok setretseler de, bizim daha ziyade kıymet ve dikkat etmemiz gerektiğini anlamamız iktiza etmiyormu ? Her bir Nur talebesi küçük bir Saiddir manası ilk olarak Risalelerde ismi geçen Ağabeylerimize aid olmazmı?. O, Ağabeyler hususan erkanlar,haslar ve mutlak vekiller Üstadları gibi bazı imtihan , ittiham ve iftiralara maruz kalmışlar.
Saniyen: Üstadın hayatta kalan son mutlak vekili Hüsnü Abiye ister Nur camiasının, istersede diger camiaların bazı kısımları tarafından gösterilen tavır bunun bir alametidir. Beşinci desise- i şeytaniyede Üstadımıza yapılan tavrın Hüsnü Abiye başka bir sekilde yapıldığı kanaatindeyiz. Birşey daha kaldı; en tehlikelisi odur ki: İçinizde ve ahbabınızda, bu fakir kardeşinize karşı bir kıskançlık damarı bulunmak, en tehlikelidir.Sizlerde mühim ehl-i ilim de var. Ehl-i ilmin bir kısmında bir enâniyet-i ilmiye bulunur. Kendi mütevazi de olsa, o cihette enâniyetlidir; çabuk enâniyetini bırakmaz. Kalbi, aklı ne kadar yapışsa da, nefsi, o ilmî enâniyeti cihetinde imtiyaz ister, kendini satmak ister, hattâ yazılan risalelere karşı muaraza ister. Kalbi risaleleri sevdiği ve aklı istihsan ettiği ve yüksek bulduğu halde, nefsi ise, enâniyet-i ilmiyeden gelen kıskançlık cihetinde zımnî bir adâvet besler gibi, Sözlerin kıymetlerinin tenzilini arzu eder—tâ ki kendi mahsulât-ı fikriyesi onlara yetişsin, onlar gibi satılsın.(Mektubat)

Fakat Ağabeylerimizin makasıd-ı hayatiyeleri şualarda geçtiği gibi Risale-i Nur’un ve Üstadımın ve biz talebelerin yegâne gaye ve hizmetimiz; İslâmiyet’e, hususan Türk milletine iman ve ahlâk cihetinde kudsî bir hizmettir. Elbette Risale-i Nur’a ve hâdimlerine bu hizmetleri için ilişmemek lâzımdır. Bizim gaye ve maksadımız budur. Başka hiçbir şey değildir. (Şualar )

Salisen: Bir cihet daha kaldı ki, Hüsnü Ağabeyi ittiham edenler , zımni adavet edenler ve yanındaymış gibi yapıb yeterince destek vermeyenler acaba Üstada, talebelerine ve diger mutlak vekillere manay-ı ismiyle veya şahsi menfaat için bağlanmışlar mı ki, bu gün Hüsnü Abinin Üstad ve Risale-i Nur namına ciddi çırpınışlarını gözardı ediyorlar?
Üstadımızın ekseri mektuplarında bize anlatmak istediği sadakat ve kanaat manasını Üstadından tam ders alan Hüsnü Ağabeyin lüzumuna binaen bu noktalarda hassasiyetle tahşidatı ve bu çizgiden ayrılanları uyarması ve zamanın sadakat imtahanı zamanı olduğunu nazarımıza arz etmesi ve bu konularda her bir Nur talebesinden yardım beklemesi çokmudur ?
Ve sonda Üstadın hem ruhum, hem kalbim, hem aklım feryad edib ağladılar dediyi dua ile bitiriyoruz. “Eyvah, eyvah! El-aman, el-aman! Yâ Erhame’r-râhimîn meded! Bizi muhafaza eyle, bizi cin ve insî şeytanların şerrinden kurtar, kardeşlerimin kalplerini birbirine tam sadakat ve muhabbet ve uhuvvet ve şefkatle doldur. ” (Şualar ) amin.

Azerbaycandan bir kısım Genç kardeşleriniz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )