Nurdan Haber

Risale-i Nur’un Önderliğinde Gençliğin Muhafazası

Risale-i Nur’un Önderliğinde Gençliğin Muhafazası
27 Mayıs 2018 - 7:33
DKM Akademi 11-13 Mayıs tarihleri arasında Diyarbakır’da Büyük Gençlik Festivali çerçevesinde doğu ve güneydoğu anadolulu liseli gençlere panel tertip etti. Liseli gençlerin panelde yaptıkları sunumların sonuncusu olan BEŞİNCİSİNİ bu gün sizlerle paylaşıyoruz.

Ömer PAMUK / ÖZEL FİNAL LİSESİ

RİSALE-İ NURUN ÖNDERLİĞİNDE GENÇLİĞİN MUHAFAZASI

  1. Günah ve Haramlardaki Elem İle Sıkıntıları Görebilmek
  2. Günahlardan Kaçınmak ve İbadetlere Sarılmak
  3. Gaye-i Hayal Belirlemek
  4. İhtiyar Karakterli Gençler Olabilmek
  5. Zihinlerimizde Cehennem Fikrini Diri Tutmak
  6. İmani ve Dini Ölçütlere Göre Arkadaş Belirlemek
  7. Hür Ve Kul Bir Hürriyet Anlayışı Benimsemek
  8. Tembellik, Gereksiz Uyku Gibi Yakın ve Gizli Düşmanların Farkında Olmak
  9. Doğru ve Uhrevi Rol Modeller Edinmek
  10. Gençlik Nimetinin Şükrünü İffet ve Taat İle Eda Edebilmek
  11. Gençliğin Geçici Olduğu Farkındalığı İle Yaşamak

 Panelimizin önceki başlıklarında etraflıca incelendiği üzere, gençlik durağı imtihan yolculuğunun istikamet ve selamet üzere tamamlanması açısından genelde her bir insan, özelde ise her bir Müslüman için büyük önem taşımaktadır.

Risale-i Nur’dan aldığımız dersle bu denli önemli olan gençlik evresi ve gençliğin muhafazası konularında çözümler aramalı ve öğrenme nimetine kavuştuğumuz bu çözümleri yaşayarak gençliğimizi ve hayatlarımızı bu nurani çözümler ile hayatlandırmalıyız.

Bu sebeple nurlar aracılığıyla Üstadımızdan gençliğin muhafazası gayesiyle Kur’an eczanesinden sunacağı ilaçları talep ettik. Nur Külliyatı vasıtasıyla Hz. Bediüzzaman’ın dizlerinin dibine oturup tam bir dikkat ile nurani öğütleri dinledik. Üstadımızdan aldığımız dersleri sizlerle paylaşmak istiyoruz. Gençliğin muhafazası amacıyla nefislerimize ve sizlere sunacağımız çözüm önerilerini daha anlaşılır kılmak gayesiyle maddeler halinde sıraladık.

İlk çözüm önerimiz ile başlayalım…

1.Günah ve Haramlardaki Elem İle Sıkıntıları Görebilmek

Gençlik dönemi adeta his erlerinin hür akıl komutanının zincirli olabildiği bir süreçtir. Hislerinde baskısıyla helal olmasa da hazır olan lezzetleri seven ve isteyen biz gençlerin bu düşmanlardan korunması için etkili ve sağlam bir zırha ihtiyaç vardır. Bediüzzaman Hazretlerinin öğretmenliğinde bu zırh, günah ve haramlarda bulunan ve dünyada yaşanacak olan manevi cehennemi, sıkıntıyı, acıyı, pişmanlığı görebilmektir. Nitekim anlık bir lezzetten vazgeçirmek ancak anlık bir acıyı anlık bir cehennemi göstermek ile olabilir.

İşte nefis ve günahlarımız yüzünden işlenen haramlardaki manevi cehennemi, hazır sıkıntıyı görerek bu lezzetlere olan iştahımızı kesebiliriz. Nitekim günah ve haramların beraberinde getireceği acı, keder ve sıkıntıları küçük bir muhakeme ile düşünmek iki önemli netice verecektir. His ve duygularımız hazır lezzetin içinde saklı hazır cehennemi gördükleri için bu lezzetlere olan arzu azalacaktır.  Adeta haram ve günahlara zevk ile değil nefret ile bakılacaktır. His ve hevesin baskısından kurtulan akıl gözün görmediği, kulağın işitmediği güzellikteki cennet nimetlerini sevip zehirli bal hükmündeki lezzetlere tercih edecektir.

2.Günahlardan Kaçınmak ve İbadetlere Sarılmak

Biz gençler olarak tüm cazibeleri ile bizleri çağıran haramlardan uzak durabilmenin ince ve etkin çözümlerinden biri de, bilhassa farz ibadetlerimizi tam bir ciddiyet ile eda etmek yoluyla hayra eğilimimizi arttırmak, günahlardan çekinmek ve tevbe etmek vazifeleri ile de haram ve günahlara olan meyli azaltmaktır.

Nitekim imtihanımızın çoğu zaman anlık bir karardan, ani bir tercihten ibaret olabildiğini hatırlamalıyız. Çoğu zaman önümüze sunulan seçeneklerden biri iman yoluna ve cennet memleketine ait olurken diğer seçenek küfür ve haram yoluna cehennem diyarına ait olmaktadır.

İşte şeytani ve meleki olmak üzere iki tarafı ile sürekli imtihan halinde olan ve kararlar alan biz gençlerin helale olan meylimizi arttırmak, harama olan eğilimimizi azaltmak asıl vazifemizdir.

Bu çözüm önerisinde vurgulamak istediğimiz ve üst kısımda izah etmeye çalıştığımız meyil ve eğilimimizi kuvvetlendirmek vazifesini tam manasıyla görecek olan ibadetlerin en başında namaz gelir. Bu vesile ile biz gençler olarak hangi şartlarda olursak olalım namaza sımsıkı sarılmalıyız. Namazı günahlara karşı bir kalkan, günaha olan eğilimlerimize karşı doğruyu hatırlatan bir alarm kılmalıyız.

3.Gaye-i Hayal Belirlemek

Kâinat memleketinde misafir olan İnsan dışındaki varlıklara bakıldığı zaman hepsinin bir amaca özgülenmiş bir surette vazifelerini yerine getirdiklerini görmekteyiz. Mesela bir tohum ağaç olup Allah’ın isim ve sıfatlarını yeryüzünde yaymak için çalışır. Bu manada her bir yaratılan insan için bir öğretmendir.

İnsan ise diğer yaratılanlardan farklı olarak üstün yetenek ve kabiliyetlerle donatılmıştır. Dolayısıyla insanın daha üstün amaç ve gaye uğruna yaratıldığını söyleyebiliriz. Ancak özellikle gençliğin verdiği sarhoşlukla gaflete dalıp bu amaç yolunda çalışmaktan geri durabilmekteyiz.

Bu sebeple biz gençler olarak Cenab-ı Allah’ın bizleri yaratışına uygun gaye ve hedefler belirlemeli, tüm vaktimiz ve kaynaklarımız ile bu gayeye yönelmeliyiz. Aksi halde vaktimiz, kabiliyetlerimiz ve netice olarak gençliğimiz ile ömrümüz pişmanlıklar ve üzüntüler ile geçecektir.

4.İhtiyar Karakterli Gençler Olabilmek

Malumdur ki insan ihtiyarlık evresinde kabre yakın bulunduğundan sürekli ölümü düşünür. Ölüm gerçeği daima zihinlerinde olan ihtiyarlarımız her işlerinde ahireti gözetirler. Biz gençler ise ölümü ve hesap gününü uzak gördüğümüzden her bir hareketimizin merkezine ahireti alma konusunda eksik kalabilmekteyiz. Oysa bu durum imtihan yolculuğunda ahiret yurduna doğru yol almakta olan bizler için, ciddi bir yanılgı halidir. Çünkü ecel gizli olduğu gibi ölüm genç ihtiyar ayrımı yapmamaktadır.

Bu sebepler ile bize düşen, gafletten gelen tehlikelere karşı daima ölümü hatırımızda tutarak tıpkı bir ihtiyar gibi sürekli kabri ve ahireti düşünmektir. Bu çerçevede bir hayat sürmektir. Bunu başarmanın yolu da ihtiyar karakterli bir gençliğe sahip olmaktır.

Bu çözüm önerisini Hazret-i Bediüzzamanın en hayırlı genci tarif ve izah ettiği vecize ile kapatıyoruz: “En hayırlı genç odur ki; ihtiyar gibi ölümü düşünüp âhiretine çalışarak, gençlik hevesatına esir olmayıp gaflette boğulmayandır.”

Zihinlerimizde Cehennem Fikrini Diri Tutmak

Toplumsal hayatın dinamiğini gençler oluşturur. Gençler toplumsal hayatta kuvvet açısından büyük bir kaynak hükmündedir. Özellikle his ve heveslerin coşkun seller gibi olduğu bu dönemde duygular had altına alınmazsa dünya mahvedebileceği gibi ahiretin dahi hüsrana uğraması kaçınılmazdır.

İşte bu hengâmda biz gençlerin bu fonksiyonundan kaynaklanabilecek olan zulümler, tecavüzler ve tahripler ancak cehennem fikri sayesinde önlenebilecektir. Ancak cehennem hakikati gençlere, “dur” diyebilecektir. Bu surette toplumsal düzen korunabilecektir. Yoksa güçlü olan kazanır kaidesi gereğince gençler hevesleri peşinde zayıf ve biçareleri ezecek ve dünyayı onlar için bir zindan ve bir cehenneme çevirecektir. İmani edep ile terbiye edilmiş gençlerin bulunduğu İslami toplumlar ile İslami ahlaktan yoksun gençlerin hüküm sürdüğü toplumların kıyas edilmesi bu konuyu daha anlaşılır kılacaktır.

6.İmani ve Dini Ölçütlere Göre Arkadaş Belirlemek

İnsan sosyal ve psikolojik yönleri ağır basan bir yaratılıştadır. Bununla birlikte ihtiyaçlarını tek başına karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Ve diğer insanlarla münasebetlerde bulunmaktadır. Yakın ilişkilerimizin büyük çoğunluğunu akranlarımız oluşturmaktadır.

İnsanoğlu ebedi hayat olan ahiret için yaratılmıştır. Dolayısıyla ahireti kazanmak için ilişki kurduğumuz dost ve arkadaşlarımız bu imtihan yolculuğunda çok büyük önem arz etmektedir. Nitekim kişi arkadaşının dini üzeredir. O halde bize düşen bizi Allah için seven ve hem dünyamızın hem de ahiretimizin kurtulmasına çalışan arkadaşlar edinmektir.

Ayrıca insan fıtratı gereği kendine en çok benzeyen kişiyle arkadaşlık kurmaktadır. Bu mana hatırımızda canlı tutulursa ilk vazifemiz kendimizi düzeltmek olacaktır. Ta ki biz de arkadaşlarımıza daima Allah’ı hatırlatan birer örnek olalım.

Hür ve Kul Bir Hürriyet Anlayışı Benimsemek

Yaratılış itibariyle insan özgürlüğüne düşkündür. Hürriyet aşkının en şiddetli olduğu dönem gençlik dönemidir. Ancak bu hürriyet dinsiz medeniyetin bizlere ve yurdumuza aşıladığı bir hürriyet fikri değildir ve olmamalıdır. Çünkü dinsiz medeniyetin öğrettiği özgürlük, özgürlük değildir. Nefse köleliktir. Harama esarettir. Şeytanın baskısı altında ezilmektir. Netice itibariyle de anarşi ve kaos kusmak suretiyle toplumu boğmaktadır.

Anne babaya hürmetsizlik ile karşı çıkmak, lezzet ve zevklere aşırı düşkünlük, anarşiye taraftar olmak gibi durumların tümünün kökeninde bu yanlış hürriyet anlayışı vardır. Dolayısıyla özgürlüklerimiz dahi Allah’a kul olmalıdır. Kul olmak ile hür olunacağı akıl ve kalp kulaklarımızda sürekli canlı kalmalıdır. Nitekim her bir genç hürdür ancak hürriyetinin sınırlarını imanın belirlediği birer Abdullah tır.

8.Tembellik, Gereksiz Uyku Gibi Yakın Ve Gizli Düşmanların Farkında Olmak

Asrımızda revaçta olan bela ve düşmanların başında biz gençleri adeta uyutarak Allah’tan habersiz kılıp gafil bir yaşantı sürmemize sebep olan telefon ve bilgisayar oyunları  ile tembellik ve fazla uyku gibi hastalıklar gelmektedir.

Bu hastalıklar daima farkındalık ve dikkatle hareket etmesi gereken biz gençlerin en tehlikeli ve yakın düşmanlarıdır. Çünkü yapılmayan veya eksik yapılan vazifelerden gelen acı, sıkıntı ve azabı hissedip uyanmamızın, dikkatli olmamızın önünde bu engeller vardır.

Bu yönüyle bu düşmanların hem algımızı hem duygularımızı uyuşturucu etkisi vardır. Bu hastalığı tedavi için uyanıklık, dikkatli olma, tefekkür ilaçlarını kullanmalı boş vakitlerimizin bu düşmanlar için en müsait zamanlar olduğunu unutmayarak hizmetlere dört kolla sarılmalıyız. Bilhassa risale-i nur hizmetinde bulunmaya gayret eden biz gençlerin bu dahili düşmanlara karşı uyanık olması temel vazifelerdendir.

9.Doğru ve Uhrevi Rol Modeller Edinmek

Her bir birey çok sevdiği ve beğendiği kişilere benzemek ister. Kimi zaman konuşmalarını kimi zaman da hareketlerini kendine örnek alır. Bu gerçek elbette biz mümin gençler içinde geçerlidir. Yaşça küçük olan biz gençler bizden daha büyükleri veya bir mesele de ön planda olan kişileri örnek alırız.

İşte madem biz gençlerin asıl vazifesi imanımızı ahir zaman tehlikelerine karşı korumaktır. O halde her meselede imani bir tavır takınmak gerekir. Dolayısıyla benzemek istediğimiz, model edindiğimiz kişileri ve hareketlerini imani ölçütler ile belirlemek gerekir. Aksi bir davranış ne dünyamıza ne de ahiretimize fayda getirmeyecektir.

Bediüzzaman Hazretleri, “Ey bu vatan gençleri! Frenkleri taklide çalışmayınız!” Sözleri ile bizleri uyarmakta uyandırmaktadır. İslami ahlaka tam zıt olarak batı hayranlığı zehirine yakalanabilen biz gençleri dikkat ve farkındalığa sevk etmektedir. Avrupa’nın bizlere ettiği hadsiz zulüm ve düşmanlıklardan sonra hangi basiretsiz akıl ile onların bizlere pazarlamakta olduğu zevk ve lezzetler ile fikir akımlarına güvendiğimizi sorgulamaktadır. Bizleri imanın gereği olan düşünmeye sevk etmektedir.

10.Gençli Nimetinin Şükrünü İffet ve Taat İle Eda Edebilmek

Gençlik bir nimettir. Her nimetin bir şükrü vardır. Gençlik nimetine şükretmenin en
mükemmel hâli iffet, namusluluk ve taat üzere bir gençlik geçirmektir. Nimetin şükür ile devam etmesi sırrınca iffet üzerine geçirilen bir gençlik dönemi cennette baki bir gençliği netice verecektir. Bize verilen tatlı gençlik nimetine karşı bu dönemde haramdan çekinip farzları yerine getirerek bu nimete karşı şükrümüzü eda edebiliriz.

11.Gençliğin Geçici Olduğu Farkındalığı İle Yaşamak

Her bir yaratılan gibi gençlikte vazifesini tamam edip ahiret memleketine göçecektir. Bizlere bir emanet olarak verilen her bir nimet gibi gençlikte ahiret yurdunda ya bizlere şefaatçi yahut bizden davacı olacaktır.

İzzet ve onuruna çok düşkün olan biz gençlere yakışan elbette dünya ve ömür misafirhanesi gençliğimizi bizden alıp, “ Haydi dışarı!” diyerek bizi kovmadan önce imanî bir izzetle gençliği doğru kullanarak imtihanı kolaylaştırmaktır. Nitekim ömür tayyaremiz dur durak bilmeden bir şimşek gibi geçiyor. Her bir yaratılan gibi gençlik dahi durmuyor, gidiyor.

Elbette bu düsturları hayata yansıtabilmek için tahkiki iman kuvvetine ihtiyaç vardır. Bu asırda da imanlarımızı taklidi mertebeden tahkiki mertebelere çıkarmak hedefiyle Risale-i nurları çokça okuyup, öğrendiklerimiz ile hayatlarımızı hayatlandırmalıyız.

Gençliğin muhafazası konusunda bizlere rehber olacak saymaya çalıştığımız yukarıdaki çözüm önerileri gibi elbette pek çok esas vardır. Ancak bizler temel çerçeveyi çizmeye çalıştık.  Her birimizin nefsimizin öğretmeni ve vicdanımızın öğrencisi olarak İslami ahlaka uygun daha farklı çözümler bulması mümkündür.

• Önceki Sunum İçin Tıklayınız  

 

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )