KUR’AN ÜZERİNE
Halil Köprücüoğlu’na Atfen
Mukaddes kitabımızı ilk okumaya başladığımda birer sahife okudum,sonra sahife adedi arttı , derken üzun zaman yarım cüz okudum günde, derken bir cüze çıktı, Diyarbakır’da , Isparta’da adım yürüyerek kitap okuyan adamdı, bir gün Abdullah Gül gelmişti onun yakın arkadaşı Mustafa İsen Bey’di onunla birliktedir diye rektörün odasına gittim, göremedim , Abdullah Güll’el tanıştık konuştuk,Mustafa İsen’den çok yakınlık gördüm üniversiteden arkadaşımdı aynı sınıfta okuduk, sonra o Hasankale’de çalışırken Alvar’lı Efe’nin oğlu Seyyid Efendi Hazretleri ile arkadaş olmuştu, o vesile ile de daha bir yakınlık gördük. Benim annem Alvarlıların muhitinde kemale ermiş bir insandı, sayısız gazeli defle çalar insanları etkilerdi olağanlüstü bir insandı.
Şimdi ığdır’dayım artık iyice artırdım günde iki elim kanda olsa iki cüz okuyorum, Kur’an estetiği diye bir kitap yazdım Risale-i Nur ekseninde, Bediüzzaman Kur’an estetiğini en harika çözümleyen olağan üstü bir insan, hocam Orhan Okay hürmetle anarım bana estetik okuttu, ondan sonra Risale-i Nur’un estetik derinliğini gördüm, yazdım ha yazdım hala yazıyorum.
Nurdan Haber’de bir yazı var siteye her baktığımda sıkıldığım bir yazı var “ Nurcular Kur’an okumaz mı?” çok tuhaf bir yazı başlığı, ben günde iki cüz okuyorum arkadaşlarımın adına beni ısparta’nın zulmünden, mukaddes kitabımız kurdardı, ığıdır’da da aynı minval üzre onu öpüp beni bu zalimlerden koru diyorum, Kur’an kendisini okuyana ahirette şefatci olacak Sırat köprüsünde onu okuma hızına göre uçurup götürecek.Öyle ya bir Allah kelamı , ne demek bu kelime grubunu anlamıyorum, hergün Allah ile konuşmak , onun metinlerini teneffüs etmek.
Kur’an anlaşılmamış bir metin ben metin tahlili ile hayatım geçti gerek edebi ve gerek estetik ve gerek Bediüzzaman’ın metinleri. Ama Kur’an’ın alışılmış bir bakış açısına kurban gittiğini görüyorum. Elimdeki kitaba o kadar notlar alıyorum ki onları yazıya döksem o da bir büyük kitap olur, yaşarsam bunu yapacağım, kelimeler, tekrar edilen vurgu yapılan kelime grupları, sıfatlar, nesneler, olaylar, insanlar, her yerde farklı şekilde anlatılan peygamber olayları, bunları camilerde dinlemek mümkün değil, bir büyük camiiye görevli gitsem bütün ömrüm Kur’an’ın okyanusundaki anlam derinliklerini anlatmakla geçer.
Bilhakki kelimesi çok yerde tekrar ediliyor, Kalerabbihküm bilhakkı ve rabbenerrahnanürahmanülmüstaanü ala matesifun” (Enbiya 212)Burada adaletle hüküm vermek anlamına geliyor.Hani deriz ya hakkiye.
İnna ersalneke bilhakkı beşiren ve neziren velatüselü aneshab-ıül cehim Bakara 119 Biz seni sırf Kur’an ‘ı müjdelemen ve uyarman için gerçeğin ta kendisi olarak gönderdik. Yoksa sen Cehennemliklerden ötürü sorguya çekilecek değilsin . Burada da , gerçeğin ta kendisi olarak anlamlandırılıyor.
Zalike biennellahe nezzelelkitabe bilhakkı ve innellezine ehtelafüfilkitabilefi şikakinbaid, Bakara 176
Allah kitabı gerçek bir gaye ile hak olarak indirmiştir.Ve kitap hakkında ihtilafa dalanlar haktan pek uzağa düşmüşlerdir. Burada Kur’an’ın gayesinin yerindeliğini ifade için kullanmış.
Kuran’ı azimüşşan sanats ve ilimin çok sonradan luzumunu hissettiği bakmak ve görmek düşünmeyi asırlar önce insanlara bir emredici fiil olarak buyurur, ama geleneksel din dini sadece emir ve yasakları anlatmak için kullanır, bir hatip kürsüde kitabımızın görmek ve bakmak konusundaki ayetleri anlatmış mıdır, görmedim. “elemtereilellezineutunasiben minelkitabi yudavne ila kitabillahi liyehküme beynehüm sümme yetevella ferigun minhüm ve hümüridün “Ali imran 23 Baksana o kendilerine kitaptan pay verenlere aralarında hakem olması için Allah’ın kitabına davet ediyorlar da sonra onlardan bir grup yüz çevirerek dönüp gidiyorlar.” Allah bütün Kur’an’daki mücadeleler tarihini gözden geçirip insanlara bakması gereken olay ve tabloları gösteriyor, adeta sinemada camback geriyo dönüş tekniği gibi, Zaten Bedüzzaman’a da Kur’an sineması diyor kitabımıza .
Elemtere ilellezine yüzekkune enfüsehüm belillahulkezibe ve kefa bihi ismen mübine Nisa 49Baksana o kendini temize çıkaranlara onların temiz olduklarını iddia etmeleri neye yarar ki ? Burada üçlü bir bakış açısı var Allah birilerini görüp onların hareketini yorumluyor, insana da öyle yorumlamasını salık veriyor.Ne kadar canlı .
Elemtere ilellezine utunasiben minelkitabi yuminüne bilcebti vettağuti ve yekulüne lillezine keferu haulaiehde minellezine amenu sebile” Nisa 51 Baksana o kandilerine kitaptan bir nasip verilenlere putlara kahinlere , şeytanlara ne kadar batıl varsa hepsine iman ediyorlar ve yetmezmiş gibi bir de kalkıp kafirler hakkında onlar müslümanlardan daha doğru yoldalar, diyorlar.
Ellemtere keyfe feaala rabbüke bieshabilfiil . Bu Fil suresidir, Allah’ın dinine karşı çıkanların akibetlerinin hüsran olduğunu Kabe’yi yıkmaya gelen Fil ashabının hüsranını misal verir. Burada tarih felsefesi yapılıyor, Allah’a ve dinine karşı çıkanların akibetlerini veriyor, bir prototiptir ama bütün zamanlarda böyle fillere karşı tavrı ortaya koyar. “Onların hile ve düzenlerini boşa çıkarmadı mı ?, üzerlerine ebabil sürü sürü kuşları salıverdi,bunlar onlara pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyorlardı,derken onları kurt yeniği ekin yaprağına çeviriverdi. (Fil 2-5)
Elemlere bakmak ve görmek ve düşünmek anlamında Kur’an da çok yerde insanları bakmaya düşünmeye teşvik eder.
Evelemyerev keyfe yübdillahu lhalka sümmeyüidühü innezalika alellahi yesir.Ankebut 19 Peki o inkar edenler dünyayı gezerek Allah’ın mahlukatı nasıl yoktan yarattığını sonra da bu yaratmayı tekrar tekrar yaptığını görmüyorlar mı , şüphesiz ki bu işler Allah’a göre kolaydır”Yaratılış delillerini tabiattan okuyarak insanları yaratılışın ve yeniden yaratılışın zaruretine inandıran en büyük uygulayıcı Bediüzzaman bunu eserlerinin metodolojisi yapmıştır.Eserleri çok yerde tabiata açılan tevhid pencereleridir.
Elem tere ila rabbike keyfemeddezzille velevşaae lecehalehüsakinen sümmecealne şemse aleyhi delilen Furkan 45 Bakmaz mısınRabbin gölgeyi nasıl uzatıyor ? Dileseydi onu hareketsizkılardı, sonra nasıl güneşi ona delil kılıyoruz? Sonra da tutup onu azar azar kendimize doğru dilediğimiz yere alıyoruz? Allah kendi okulu olan dünyadan insanlara dersler çıkarıyor önlerine sürüyor, Kur’an okumasını bilen sınırlı , okuyanlardan anlayan o ondan da sınırlı ,Hafız’lar Kur’an okur ama anlamı bilmez, taziyelerde Hafız efendilere ayeti sor bilmez, kıyametler koparılan bir kitabın bir meltem rüzgarı kadar insanların arasında estiği yok. Bir şehirde üç beş camii günün her saatinde Kur’an’ı izah eden yorumlayan dersler olmalı insanlar gidip ellerinde kitap takib etmeli, ya nasıl olsun.BenDiyanet işleri başkanı olmalıyım, ne olayım Allah’ım şaşırdım kaldım.
Evelemyesirüzfilardi feyenzürü keyfe kane akibetüllezine min kablihim ve kanu eşedde minhüm kuvveten vemakanallahü liyüeccizehü min şeyin fissemavati velafilardi innehü kane alimen kadire. Fatır 44
Dünyada hiç dolaşıp da kendilerinden önce yaşamış milletlerin akibetlerinin nasıl olduğuna bakmazlakr mı ? Onlar bunlardan daha güçlü idiler, ne göklerde ne de yerde Allah’ı engelyeyecek bikr şey yoktur. Çünkü o Alimdir , Kadirdir(Herşeyi hakkıyla bilir ve herşeye gücü yeter)
Arkeoloji taşları okur , medeniyetlerin neden harab olduğunu nedenlerini araştırmaz, Allah burada dinle arkeolojiyi birleştirip o şekilde dolaşılıp bakılması gerektiğini anlatıyor.İlimlerin üstünde tevhid boyası yok..
Prof.dr. Himmet uç