Nurdan Haber

HEM HAFIZ HEM DE İMAM OLDUĞUM HALDE VESVESEDEN AĞLIYORDUM

HEM HAFIZ HEM DE İMAM OLDUĞUM HALDE VESVESEDEN AĞLIYORDUM
07 Aralık 2015 - 9:27

Ali Osman Karahan kimdir?

1930 Isparta-Yalvaç doğumludur. Doğuştan kalça çıkığı olduğu için Yalvaçlılar kendisine ‘Topal Hafız’ da derler. Hafızdır, imamlıktan emekli olmuştur.

Topal Hafız’ın daveti üzerine Bediüzzaman üç kere Yalvaç’ı ziyaret eder. Şualar kitabında Üstad Hazretleri tarafından imamlara örnek olarak gösterilir ve adı ‘Ali Osman’ diye geçer bu kitapta. Teberrüken Üstad adını zikretmiştir. Şimdi yine Yalvaç’ta ikamet ediyor.

2010 yılında Ali Osman Karahan hoca efendiyi Yalvaç’ta ziyaret ettik. Bizi evinin yanındaki caminin bahçesinde kabul etti. Çok önemli hatıralarını kaydettik ve ‘Ağabeyler Anlatıyor-5’ kitabımızda tamamını neşrettik.

Ali Osman hoca efendi hem hafız hem de imam olduğu halde imamlığının ilk yıllarında kendisine ‘Vesvese’ arız olur ve bu musibet onu çok yıpratır, ağlamak dercesine getirir, hatta ağlar. Herkes ondan manevi irşad beklerken o kendi içindeki manevi boşluklarla boğuşup ızdırap çekmektedir, çaresizdir. O sıralarda Bediüzzaman, Yalvaç yolu üstünde bulunan Eğridir’dedir. Orada Üstad’ın bir medresesi vardır. Bediüzzaman Risale-i Nur’u Hızır gibi genç Ali Osman’ın imdadına yetiştirir… Gerisini kendi ifadelerine bırakalım…

Ömer Özcan

***

Isparta’nın Yalvaç ilçesinde evinde ziyaret ettiğimiz emekli imam Ali Osman Karahan anlatıyor:

VESVESEYLE İLGİLİ ŞİMDİ ANLATACAĞIM HATIRAM ÇOK MÜHİMDİR…

Şunu söyleyeyim evvela: Kişi ne kadar imanlı olursa, şeytan da o kadar kuvvetli pehlivanlarını gönderiyor…

1950’lili yılların başlarında Risale-i Nur’u yeni tanımıştım. Tam o sıralarda 1952’de mahallenin camisine imam oldum ben. Yalvaç’a bazı risaleler geliyor amma, benim gönlüme gelen sualler var. İmanî vesvese işte… Yani sualler içimden geliyor, şeytan bana itiraz ettiriyor. Sanki şeytan kanımın içinden bir şeyler söylüyor bana. İşte şu kadar büyük kâinattın idaresi falan gibi vesvese… Eserlere bakıyorum, katiyen vesveseyle ilgili bir cevap bulamıyorum. O tarihte daha 23 yaşlarında bir gencim ben… O zaman, “Yâ Rabbi! Eğer ben bu vazifede kalacaksam bana bir yol göster” diye göle düşmüş bir insan gibi ıztırar halinde Allah’a yalvarıyordum.

Bir de, “Allah’ı göster bana inanayım” deyip alay ediyorlardı birtakım okumuş insanlar. Böyle bir dönemde hoca oldum ben, öyle bir zamandı… Sorulara cevap veremediğimden dolayı ızdırar halinde “Ben bunun uzmanı değilim, buna cevap yok” deyip geçiyordum. İnsanların karşısında aşağılık duygusundaydım. Bu ızdırarı kim bilecek, başta Allah biliyor… Düşün Ömer kardeş; ben hem hafızım, hem de imam… İnsanları irşad etmem lazım, ama…

Bir gün, böyle bir hâlet-i rûhiye ile değirmene gittim ben, işlekle. Üstad merkebe işlek derdi. Un öğütüp sarıp getireceğim. Dalmışım orada. Duvara dayanmış eserlerden okuyordum, ağlıyorum bir taraftan. Oradan değirmenci bağırdı;

  • “Sen âşık mısın yoksa?” dedi.
  • “Ne aşığı?” dedim.
  • “Ne ağlıyorsun sen?” dedi.
  • “İşte, var kendime göre bir şey” dedim. O anda içimden gelen şüphelerin verdiği huzursuzluktan ağlıyorum tabi. “Yâ Rabbi! Bu nereye varır, içimden gelen bu sualler…” diyorum kendi kendime. Neyse o gün böyle geçti…

VESVESE RİSALESİ’Nİ GÖNDERDİ ÜSTAD BANA. AMAN YÂ RABBİ! AMAN YÂ RABBİ! NASIL ANLATSAM…

Buralarda keçecilik yapan bir arkadaşım vardı, Mehmet Türkmen adında. Risale-i Nur talebesi. Onlar iş için Antalya’ya kadar giderlerdi. O gün dönüşlerinde Eğridir’de inmişler. Tabi o zaman araba günde bir tane geçiyor oradan. Üstad’ın Eğridir’de evi vardır, yukarıda. Beklerken, Bediüzzaman’ın Eğridir’de olduğunu duymuşlar ve hemen bulunduğu eve gidip kapısını çalmışlar. Onlara,

  • “Siz nerelisiniz?” demiş Üstad.
  • “Yalvaçlıyız” demişler.
  • “Tamam. Orada Hafız Ali Osman var, siz bilir misiniz onu?” diye sormuş. Üstad bana Topal Hafız demezdi.
  • “Biliriz Üstadım, hep beraberiz, beraber ders okuyoruz” demişler.
  • “Ziyaretinizi kabul ettim. En süratli giden bir vasıta ile o tarafa gideceksiniz, size bir eser vereceğim, ona yetiştireceksiniz, evinize bile uğramadan verin” demiş. Gelenler dedi ki: “Hatta beş dakika kadar aradılar vereceği kitabı.”

Mehmet Türkmen Yalvaç’a gelir gelmez kapımı çaldı, perişan vaziyette, yoldan geliyor ya.

  • “Yahu ne bu halin, git üstünü başını değiştir de gel” dedim.
  • “Yok! Dur, Üstad’la aranızda ne var?” dedi.
  • “Ne olsun, O Üstad ben talebesi” dedim.
  • “Eve bile uğramadan ver” diye bir eser verdi, ondan dolayı doğru buraya geldim” dedi. Tabi benim hoşuma gitti bu iş.
  • “Ne dedi? Ne dedi?” diye bir daha anlattırdım.
  • “Al şunu, soyunayım yine geleyim” dedi ve gitti.

Kitabı bir açtım; “Şeytan’dan İstiaze Risalesi, 13. Lem’a ve 21. Söz’ün İkinci Makamı Vesvese Risalesi” Osmanlıca… Aynen böyle… Allah şahittir buna…

Okumaya başladım: “Şeytan şüpheyi kalbe atar, o hayalidir, ehemmiyet verirsen büyür, vermezsen küçülür. Aynadaki ateş yakmaz, yılanın sureti ısırmaz, sen ehemmiyet vermezsen sana dokunmaz. Bir sarayın şu kadar kapısı olsa hepsi kapalı birisi açık olsa, o saraya girilmez denilmez. Cehil onu davet eder, ilim onu tard eder. Sende aslında iman vardır, fakat ilmin olmadığından o şüphe arız olmuş. Hiç korkma! Hiç korkma!” diye bir başladım…

Aman Yâ Rabbi! Aman Yâ Rabbi! Nasıl anlatsam… Artık bir bayram havası doğdu bende. Gerçek bir bayram havası veya benim için ona benzer şekilde bir sürur… Ondan sonra bana hiçbir zaman, bir daha vesvese arız olmadı, elhamdülillah…

Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor-5

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )