Nurdanhaber – Prof. Dr. Sıtkı GÖKSU
Bir kısım gençler tarafından, şimdiki aldatıcı ve cazip haram eğlenceler, günahlar ve nefsin hoşuna giden yasak istek ve arzuların hücumları karşısında, “Ahiretimizi ne suretle kurtaracağız?” diye yardım istediler. Ben de dedim ki:
Kabir var; hiç kimse inkâr edemez. Herkes, ister istemez oraya girecek. Ve oraya girmek için de üç tarzda, üç yoldan başka yol yok.
Birinci yol: O kabir, iman edenler için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır.
İkinci yol: Âhireti tasdik eden, fakat zevk, eğlence ve inançsızlıkta gidenlere, sonsuz bir hapis ve bütün dostlarından bir yalnız bırakılma içinde bir hücre hapsi, yalnız başına bir hapis kapısıdır. Öyle gördüğü ve itikad ettiği-inandığı ve inandığı gibi hareket etmediği için, öyle muamele-karşılık görecek.
Üçüncü yol: Âhirete inanmayan inançsız kimseler için, bir dirilmemek üzere sonsuz yok oluş kapısı, yani hem kendisini, hem bütün sevdiklerini idam edecek bir darağacıdır. Öyle bildiği için, cezası olarak aynını görecek.
Bu iki şık bedihîdir; delil istemiyor, gözle görünür.
Madem ecel gizlidir; her vakit ölüm, başını kesmek için gelebiliyor ve genç, ihtiyar farkı yoktur.
Elbette, daima gözü önünde öyle büyük, dehşetli bir mesele karşısında biçare insan, o dirilmemek üzere sonsuz yok oluş, o dipsiz, nihayetsiz hücre hapsinden kurtulmak çaresini aramalıdır.
Ve kabir kapısını bir devamlı ve kalıcı olan ahiret alemine, bir sonsuz mutluluğa ve nur âlemine açılan bir kapıya kendi hakkında çevirmek hadisesi, o insanın dünya kadar büyük bir meselesidir.
Bu kati hakikat, bu üç yol ile bulunur.
Ve bu üç yolun da sözü geçen üç hakikat ile olacağını haber veren yüz yirmi dört bin doğru sözlü haber verici, ellerinde doğrulayıcı nişan olan mucizeler bulunan peygamberlerdir.
Ve o peygamberlerin haber verdikleri aynı haberleri keşif ve zevk ve kalp gözüyle görerek tasdik eden, onaylayan ve imza basan yüz yirmi dört milyon evliyanın aynı hakikate şahitlik etmeleridir.
Ve sonsuz ve sınırsız sayıda gerçekleri araştıran alimlerin, kesin delilleriyle, o peygamberler ve evliyanın verdikleri aynı haberleri aklen, kesin bilgiye dayanarak ispat etmeleridir. Ve yüzde doksan dokuz kesin ihtimal ile “İdam ve sonsuz hapisten kurtulmak ve o yolu ebedi saadete-sonsuz mutluluğa çevirmek, yalnız iman ve itaat (Allah’ın emirlerine uyma, yasaklarından sakınma) iledir” diye, birlik halinde-hep beraber haber veriyorlar.
Özet olarak; Dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini, rahatını isterseniz, helal dairedeki keyifle yetininiz. O keyfinize kâfidir. Haricinde ve helal olmayan dairedeki bir lezzetin içinde bin elem-üzüntü vardır. Eğer geçmiş zamanın hadiselerini-olaylarını sinema ile şu anda gösterdikleri gibi, gelecekteki haller-vaziyetler dahi, meselâ elli sene sonraki halleri bir sinema ile gösterilseydi, zevk, eğlence ve yasak şeylere düşkün kimseler şimdiki güldüklerine yüz binlerce tiksinme ve nefret edip ağlayacaktılar. Dünya ve âhirette ebedî-sonsuz ve daimî sevinci isteyen, iman dairesindeki peygamberimiz Hz. Muhammed (ASM)’in insanlığa getirdiği terbiyeyi kendine rehber-kılavuz etmek gerektir. (Bu yazının hazırlanmasında Sözler Kitabından faydalanılmıştır.)
