BİN OYUM OLSA BİNİNİ DE SANA VERECEĞİM
Çünkü:
Sen ebedî hayatımın kurtulmasını en birinci vazife olarak görüyorsun.
Sen şu imansızlık ve sefahat girdabında çırpınan gençliğe yardım için her tehlike ve tehdidi göğüslemeye hazırsın.
Sen “Kâfirlerin kılıçları başlarını yesin! Kılıçlarından gelen fayda bize lazım değil…” diyerek yüzünü onlardan ittihad-ı İslam’a çevirecek ve uyuyan İslam âlemini uyandıracaksın.
Sen Ayasofya’nın açılma vaktinin geldiğini idrak etmiş görünüyorsun.
Sen mazlumun yanında, zalimin karşısındasın.
Sen şahsî ve nesebî menfaatin için çalışmayacaksın.
Sen cemiyetimizde adavet değil, muhabbet tohumlarını yeşerteceksin.
Sen hikmet dünyasında yaşadığımızın farkında olarak her hayırlı hizmetin şartlarını hazırlayacak, vaktini kollayacak ve ondan sonra çözüme gideceksin.
Sen Şark’ı intibaha getirmek için;
*Medresetüzzehra’yı tesis edeceksin,
*Her kesimin temsilcisi olarak maneviyatsız bedbahtları değil, âlim ve fazıl insanları muhatap alacaksın.
Ve sen vasiyetini yazıp kefenini boynuna takarak Meclis’e adım atacaksın!..
BİN OYUM OLSA DA BİRİNİ SANA VERMEYECEĞİM
Çünkü:
Sen benim ruhuma yabancısın.
Sen her şeyinle dünyayı düşündüğün hâlde onu da beceremiyorsun.
Sen mahkeme-yi kübrayı düşünmediğinden her fenalığı yapabilirsin.
Sen hayır ile şerri, zulüm ile adaleti, barış ile kaosu birbirine karıştırıyorsun.
Sen dinsizliğin karşısında bulunduğun hâlde dindarların oyunu bölüp dinsizliğe kuvvet veriyorsun!..
BEN OYUMU İSTİKRARA VERECEĞİM.