– Devrimden sonra siyasi istikrarın bir türlü sağlanamadığı Libya’da, Hafter ile yakınlaşan Rusya’nın ülkenin doğusuna uçak gemisi göndermesi Batı başkentlerinde Moskova’nın Suriye’nin ardından etki alanını Libya’ya doğru genişleteceğine yönelik endişelere neden oldu
– Ürdün’de bulunan Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Başkanı Hamed:
“Rus ordusunun Libya’da varlık göstermesi, Avrupa ve ABD’nin Malta’daki askeri üssüne daha yakın mesafede bulunmasına imkan sağlar. Bu da Washington açısından stratejik olarak kabul edilemez bir durum”
“ABD’nin, Rusya’nın Libya’da ilerlemesine karşı nasıl bir politika izleyeceğini görmek için Trump’ın görevi devralmasını beklemeliyiz”
TRABLUS (AA) – MUSTAFA DALA – Libya kara sularına savaş gemisi gönderen Rusya’nın bu ülkede “askeri üs kurmaya çalıştığı” yönündeki iddialar gündemdeki sıcaklığını korurken İtalya’nın “büyükelçiliğini koruma” gerekçesiyle başkent Trablus’a askeri birlik indirmesi ve ABD’nin binin üzerindeki askeri ile burada varlık gösteriyor olması, Libya’nın Batı ve Rusya arasında yeni çekişme sahası olma yolunda olduğu görüşünü kuvvetlendiriyor.
2011’deki devrimden bu yana bir türlü siyasi istikrarın sağlanamadığı Libya’da, Batılı güçlerin sahadaki askeri varlığı dikkati çekiyor. ABD, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından desteklenen Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) bağlı Misrata Tugayları’nın Sirte kentini terör örgütü DEAŞ’tan kurtarmaya yönelik operasyonlarına hava desteği sağlarken, Fransa’nın da ülkenin doğusunda yer alan Bingazi kentindeki General Halife Hafter güçleri yanında çatışmalara katıldığı, Libya’nın batı ve orta kesimlerinde ise İngiliz ve İtalyan özel kuvvetlerinin bulunduğu ifade ediliyor.
Rusya’nın Suriye’deki askeri güçlerini azaltma kararının ardından bölgeden ayrılan “Amiral Kuznetsov” adlı uçak gemisini 11 Ocak’ta Libya kara sularına göndermesi ve hemen peşinden İtalya’nın Libya’da daha birkaç gün önce yeniden açtığı büyükelçiliğini koruma bahanesiyle Trablus’a askeri birlik göndermesi “Batı ile Rusya arasında yeni çatışma alanı mı doğuyor?” sorusunu gündeme getiriyor.
– İtalya’nın vazgeçemediği eski sömürgesi “Libya”
Eski sömürgesi Libya’ya özel ilgi gösteren İtalya, devrimden sonra Libya’da büyükelçiliğini yeniden açan ilk Batı ülkesi olma özelliği taşıyor. Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi (TM) tarafından desteklenen General Halife Hafter ile Moskova’nın “2008’de iki ülke arasında imzalanan silah anlaşmasının etkinleştirilmesi karşılığında Trablus’un bin kilometre doğusunda yer alan Bingazi Limanı’nın Rusya Deniz Kuvvetlerine ait savaş gemilerine açılması” konusunda anlaştığı şeklindeki haberler İtalya’yı rahatsız ediyor. Roma yönetimi bu gelişme karşısındaki öfkesini dillendirmekte de beis görmüyor.
İtalya Dışişleri Bakanı Angelino Alfano’nun söz konusu gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Rusya ile General Hafter arasında muhtemel anlaşmalar ve Suriye’den sonra Rusya’nın Libya sahasında ilerlemesi gibi gelişmeler, Libya’da öncü rol üstlenmemiz için Hafter ile diyaloğa geçilmesi de dahil bizi daha çok çalışmaya sevk ediyor.” ifadesini kullanması bu rahatsızlığı açıkça gözler önüne seriyor. Alfano’nun bu açıklamayı, ülkesinin Libya’nın doğusunda “Hafter kontrolündeki” bölgelere tıbbi yardım gönderdiği bir sırada yapması da ayrıca dikkat çekici bulunuyor.
TM’ye bağlı geçici hükümet ise geçen hafta Libya’nın doğu kara sularında Rus uçak gemisinin bulunduğu bir sırada İtalyan savaş gemilerinin ülkenin batı sahilleri açıklarında dolaşıyor olmasına tepki gösterdi. İtalya’nın geçen perşembe günü Trablus’a askeri birlik indiğini bilgisini paylaşan geçici hükümet, bini aşkın ABD askerinin de başkentte “gizlice” konuşlandırıldığını ileri sürdü.
İtalya’nın Mayıs-Aralık 2016’da gerçekleşen Sirte’nin DEAŞ’tan kurtarılması operasyonları sırasında yarısı asker 200 kişilik ekipten oluşan bir sahra hastanesini Trablus’un 200 kilometre doğusundaki Misrata kentine gönderdiği bilinirken, Libya yerel basınında yer alan iddialara göre, ülkenin orta kesimindeki Cufra kentinde de İtalyan askerleri bulunuyor. Misrata Tugayları’nın kontrolündeki Cufra kenti, buradaki hava üssünün Hafter’e ait savaş uçakları tarafından defalarca bombalanması ile biliniyor.
İtalyan “Eni” şirketi Libya’da gaz ve petrol alanındaki çoğu yatırımı elinde bulunduruyor. Ayrıca 2016’da İtalya’ya yasa dışı yollarla giren 180 bini aşkın göçmenin çoğunun Libya üzerinden bu ülkeye giriş yaptığı ifade ediliyor. İtalya, Rusya’nın Libya’daki varlığının, eski sömürgesi olan Libya’daki nüfuzunu etkilemesinden endişe ediyor.
– “İngiltere’nin silah ambargosunu deldiği” iddiası
Cezayir’de yayımlanan “El-Haber” gazetesinin Libya askeri kaynaklarına dayandırdığı haberinde, BM’nin Libya’ya yönelik silah ambargosuna rağmen İngiltere’nin Misrata Tugayları’nı koruma gerekçesiyle ülkedeki Rus yapımı eski hava savunma sistemlerini etkinleştirdiği, pilot eğitimi verdiği ve savaş uçaklarının yanı sıra hava savunmasında kullanılan radar ve füzeler sağladığı iddia edildi.
Söz konusu hava savunma sistemlerinin etkinleştirilmesinin Ukrayna tarafından üstlenildiği aktarılan haberde, hava savunma sistemlerinin geliştirilmesiyle 2014’te “kimliği tanımlanamayan” savaş uçaklarınca Trablus Havalimanı’na düzenlenen ve Misrata Tugayları güçlerinden onlarca kişinin ölümüne neden olan saldırının benzerinin önlendiği savunuldu.
Sirte’nin DEAŞ’tan kurtarılması sırasında ABD’nin UMH’ye bağlı El-Bunyan el-Mersus Operasyon Güçleri’ne doğrudan hava desteği sağladığı, Sirte ve Misrata kentleri arasındaki bölgede DEAŞ militanları ile yaşanan çatışmalarda ise ABD ve İngiliz özel kuvvetlerinin bizzat yer aldığı kaydedildi.
– Fransa’nın Libya’daki güçleri
Washington, Londra ve Roma UMH’ye bağlı Misrata Tugayları ile koordineli şekilde operasyonlar gerçekleştirirken, Fransız güçleri ise Bingazi’de General Hafter’e bağlı güçlerin yanında operasyonlarda yerini alıyor. Bu durum son olarak Misrata Tugayları’nı destekleyen Bingazi Savunma Seriyyeleri ile Hafter güçleri arasında yaşanan çatışmalar sırasında Trablus’un batısında bir Fransız helikopterinin düşmesiyle belgelendi. Bu arada Fransız özel kuvvetleri “Mali’nin kuzeyindeki silahlı terör örgütlerine karşı mücadele” gerekçesiyle Libya’nın batı sınırlarında da varlık gösteriyor.
Bingazi Savunma Seriyyeleri’nin Hafter liderliğindeki TM’ye bağlı güçler tarafından kuşatılan “Bingazi Devrimcileri Şura Konseyi” (2011’de devrik lider Muammer Kaddafi’ye karşı savaşan İslami eğimli güçler) unsurlarını kurtarmak amacıyla kurulmuş bir grup olduğu biliniyor.
– Batı’yı tedirgin eden Rusya-Hafter yakınlaşması
Hafter, 11 Ocak’ta Akdeniz’deki Libya kara sularında bulunan Rusya’nın “Amiral Kuznetsov” adlı uçak gemisini ziyaret ederek, Rusya Federasyonu Genelkurmay Başkanı Orgeneral Valery Gerasimov ile bir araya geldi.
AA muhabirine konuşan Ürdün’deki Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Başkanı Dr. Cevad el-Hamed, Suriye’deki tavrı göz önüne alındığında Rusya’nın Libya’ya da silah satmaktan çekinmeyeceği değerlendirmesinde bulundu.
Hamed, “Rusya, Libyalı taraflara silah satılmasına ilişkin uluslararası yasağa uymayacak. Çünkü Moskova, Suriye’de de Beşşar Esed’e silah satma yasağına rağmen ağır silahlar göndermişti.” dedi.
Libya’nın devrik lideri Kaddafi ile Rusya arasında 2008’de imzalanan ve 2010’da hayata geçmesi gereken anlaşmanın Moskova yönetimi tarafından etkinleştirilmesinin mümkün olduğunu söyleyen Hamed, söz konusu anlaşmanın maddeleri arasında Akdeniz’in güneyindeki Bingazi kentinde bir Rus deniz üssü kurulmasına izin verilmesinin de yer aldığına dikkati çekti.
Londra merkezli “El-Arab” internet sitesinde yer alan haberde ise General Hafter’in etkinleştirmeye çalıştığı Rus anlaşmasının 1,8 milyar dolar değerinde olduğu ve 20 savaş uçağı, S-300 hava savunma füze sistemleri, T-90 tankları ve T-72 tanklarından 140 tanesinin onarımını kapsadığı vurgulandı.
Haberde ayrıca geçen kasım ayında Moskova’yı ziyaret eden Hafter’in 12 adet SU-35 ve SU-30 savaş uçağı ile 4 adet Yak-130 eğitim uçağı satın alma talebinde bulunduğu aktarıldı.
– “Avrupa’nın arka bahçesi tehdit altında”
Libya’nın doğusunda Rusya’ya ait hava ve deniz üslerinin bulunmasıyla ilgili “Avrupa’nın arka bahçesi tehdit altında” yorumunu yapan Hamed şunları söyledi:
“Aslında Avrupa, Rusya’nın Libya’nın doğusunda herhangi bir çalışma içinde bulunmasından endişe ediyor. Bu, Libya ile ekonomik ve ticari ilişkilere sahip olan Avrupa için temel mesele. Rus ordusunun Libya’da varlık göstermesi, Avrupa ve ABD’nin Malta’daki askeri üssüne daha yakın mesafede bulunmasına imkan sağlar. Bu da Washington açısından stratejik olarak kabul edilemez bir durum.”
Washington’un, Libya konusunda erken karar vererek konuyu Avrupalı müttefiklerine bıraktığını vurgulayan Hamed, sözlerini şöyle tamamladı:
“ABD, Rusya’nın Libya’da ilerlemesine sessiz kalarak Rusların Ortadoğu’daki uluslararası çekişmelere daha çok batmasını hedefliyor. Hatta belki de Rusya’nın terörle mücadeledeki rolüne dair Batı’nın verdiği onayı da ifade ediyor olabilir. Libya konusunda erken karar veren Washington, Libya, Irak ve Suriye’de bazı küçük birlikler bulundurarak meseleyi Avrupalı müttefiklerine bıraktı. Aslında ABD’nin, Rusya’nın Libya’da ilerlemesine karşı nasıl bir politika izleyeceğini görmek için yeni Başkan Donald Trump’ın görevi devralmasını beklemeliyiz.”