Arkadaşlarla referanduma götürülen 18 madde üzerine görüşme yapıyorduk…
Bir arkadaş “Risale-i Nur’un bakışıyla nasıl değerlendirebiliriz” diye sormuştu…
Daha önce bir iki arkadaşın da buna benzer beyanları olmuş ve “soranlara cevap veremiyoruz bir şeyler hazırlamak gerek” demişlerdi.
Mutlaka bir çok kişi ve kurum bu konuda çalışma yapmıştır. Yaptığı bu çalışmayı da sosyal medyada veya yazılı-görsel medyada paylaşmıştır.
Acizane bizde bir şeyler karalamak istedik inşallah sadra şifa olur.
Öncelikle Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin bu konudaki görüşlerini özet olarak belirtmek gerekir.
Yani onun tarif ettiği sistem nasıl olmalıdır, bugüne nasıl uyarlanmalıdır, önce ona bakalım.
Onun tarif ettiği sistemin adı bilenlerce malum olduğu üzere “Meşrutiyet-i Meşrua’dır.”
“Bâzı memurların ef’ali, adem-i ülfetten dolayı size yanlış ders gösterdiği ve şiddetten neş’et eden müşevveşiyetle hâl-i hazırdan fehmettiğiniz meşrutiyeti tefsir etmeyeceğim. Belki hükûmetin hedef-i maksadı olan meşrutiyet-i meşrûâyı beyân edeceğim” (RNK-İlk Dönem Eserleri/443)
Tarifini ise şöyle yapmaktadır: Zira meşrutiyet, hâkimiyet-i millettir. Hükûmet hizmetkârdır. (Münazarat – 39)
Meşru kelimesinin manası; “İslam dinince helal olan doğru olan” demektir.
Birleştirirsek; “ İslam dininin kabul ettiği ve halkın iradesiyle şekillendirilen sistem” olduğu anlaşılır.
Bunun illetine bakmak lazım. Yani bu konuda ayet veya hadis var mıdır? Ona bakmak lazım…
Buna dair iki ayeti kerime olduğu Bediüzzaman Said Nursi tarafından dile getirilmektedir.
Meşrutiyet: وَشَاوِرْهُمْ فِى اْلاَمْرِ 1* وَاَمْرُهُمْ شُورٰى بَيْنَهُمْ * 2 âyet-i kerîmelerinin tecellîsidir ve meşveret-i şer’iyedir. (RNK-İlk Dönem Eserleri/443)
Bugünkü sistemimiz bu tariflere (nispeten) uymaktadır diyebiliriz.
Çünkü büyük oranda milletle yapılan meşveret sonucu Anayasa oluşturulmuştur/oluşturulmaktadır.
Yapılan bu genel tariften sonra içerik olarak İslamiyet’e uygunluğu hususunda Bediüzzaman Said Nursi’nin görüşlerini aktaralım.
1. “Bir nahiyede iki müdür, bir vilayette iki vali bulunsa, hercümerç ederler. Bir memlekette iki padişah bulunsa, fırtınalı bir karma karışıklığa sebebiyet verirler.” (RNK-Sözler/932)
Burada padişah kelimesi yerine Başkan veya Reis veya Cumhurbaşkanı kelimelerini koymak mümkün. İsmin değişmesi manayı değiştirmez.
Buna benzer çok cümleler var Hepsini aktarmaya gerek yok sanırım…
Bu cümle tek başıyla zaten en güzel şekilde ifade ediyor. Yöneticinin bir kişi olması zorunluluktur. İki başlı bir yönetimin karışıklığa keşmekeşe ve çatışmaya neden olacağından uygun görülmemektedir.
2. Dediler: “Fırkacılık lâzım-ı Meşrutiyettir.” Dedim: “Bizdekilerde hutut-u efkâr telâki için mütemayilen imtidada bedel, münharifen gittiğinden, nokta-i telâki vatanda, belki kürede görülmüyor. Vücut-adem gibi, birinin vücudu ötekinin ademini ister. “İnat, bazan müfrit fırka müteassıplarına, dalâl ve batılı iltizam ettirir. Şeytan birisine yardım etse, melek der, rahmet okutur. Ötekinde melek görse, libasını değiştirmiştir der, lânet eder. (RNK-İlk Dönem Eserleri/337)
Burada müfrit particiliğin bölünmelere parçalanmalara ve kuvvet zayıflamasına neden olacağı ifade edilmiştir.
Bu açıdan bakıldığında referandumla oylanacak olan yeni anayasa ile partiler gene olacaktır. Fakat yürütmeden ayrılacağı için iktidar kuvvetinin zayıflamasına milletin kamplara ayrılmasına neden olamayacaktır. Partileri desteklemekle bugünkü gibi çatışma ve kamplaşma olmayacaktır. Veya tesiri azalacaktır.
Yeni anayasada cumhurbaşkanı birinci turda seçilemezse ikinci turda mecburen partiler birbirine yaklaşacak seçim öncesi ortaklıklar, yaklaşımlar oluşacaktır Bu da kamplaşmayı zayıflatacaktır.
3. Nasıl ezan-ı Muhammediyenin (a.s.m.) neşriyle Demokratlar on derece kuvvet bulduğu gibi, öyle de, Ayasofya’yı da beş yüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmektir. (RNK-Emirdağ Lâhikası/549)
Burada da Bediüzzaman Said Nursi güçlü iktidardan yana tavır koyduğu anlaşılmaktadır. İktidar için yani muktedir olabilmek için halkın desteğini önemsemektedir.
SONUÇ: Sonuç olarak özetle şunları söyleyebiliriz. Gerek mevcut sistem gerekse referandum sonrası oluşacak sistem halkın iradesiyle gerçekleştiğinden İslam’a uygundur ve meşrudur denebilir.
Sadece oran olarak “Meşrutiyeti Meşrua’ya” yüzde kaçı uymaktadır? İşte bu sorunun cevabını da sizin ferasetinize bırakıyorum.
Kanaatim ise oylanacak olan yeni Anayasa hedeflenen Meşrutiyete (önemli) bir adım daha yaklaştıracaktır.
O nedenle oyum EVET olacaktır
Nurettin Huyut