اَلْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ : لاَ يَظْلِمُهُ وَ لاَ يُسْلِمُهُ، مَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ كَانَ فِى للهُ حَاجَتِهِ، وَمِنْ فَرَّجَ عنْ مُسْلِمٍ كُرْبَاةً فَرَّجَ اللهُ عَنْهُ كُرْبَاةً مِنْ كُرُبَاتِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ، وَ مَنْ سَتَرَ مُسْلِمً سَتَرَهُ اللهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ.
“Müslüman Müslümanın kardeşidir. ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılardan birini giderir. Kim bir Müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.”