ثَلاَثٌ مَنْ كُنَّ فِيهَا وَجَدَ حَلاَوَةَ اْلإِيمَانِ: أَنْ يَكُونَ اللهُ وَ رُسُولُهُ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِمَّا سِوَاهُهَا ، وَ أَنْ يُحِبَّ اْلمَرْءَ لاَ يُحِبُّهُ إِلاَّ لِلهِ ،وَ أَنْ يَكْرَهُ أَنْ يَعُودَ فِي اْلكُفْرِ كَمَا يَكْرَهُ أَنْ يُقْذَفَ فِي النَّارِ.
“Üç özellik vardır; Bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar. Allah ve Resulünü, (bu ikisinden başka) herkesten fazla sevmek. Sevdiğini Allah için sevmek. Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.”