Nurdan Haber

Kırk Yaş – Aziz Sima

Kırk Yaş – Aziz Sima
14 Nisan 2017 - 7:04

KIRK YAŞ

Bir şafak vakti şakaklarımdaki beyazlıklar
Dile gelip göç göç diye bana bağırmaya başladılar

Derinden, iniltili, hüzün dolu ne ürkünç bir bağırmaydı o..

Dışarı kaçtım bahçede güller, çiçekler, meyveler
Yerlerde dallarda evcil yabanıl bütün hayvanlar
Dile gelip göç göç diye bana bağırmaya başladılar

Sokağa çıktım esnaf, müşteriler, gelip geçenler
Yaşlılar gençler, haylaz çocuklar hatta bebeler
Dile gelip göç göç diye bana bağırmaya başladılar

Adeta soluk alan-almayan her ne varsa bir ağızdan
Dile gelip göç göç diye bana bağırmaya başladılar

Açıktan, gürültülü, kahır dolu ne korkunç bir bağırmaydı o?

Gözümü ne tarafa çevirdiysem hep o sesle karşılaştım
Geçen bulutlar, göçen kuşlar; evvel giden ahbaplar, akrabalar
Minareler, mezarlar, harabeler; kaba, saba, cahil insanlar
Vefasız, hayırsız arkadaşlar, kışa hazırlık yapan canlılar
Dile gelip göç göç diye bana bağırmaya başladılar

Hâsılı şu koca dünya ve onun içindekiler hep birden
Dile gelip göç göç diye bana bağırmaya başladılar

Derinden, açıktan, iniltili, gürültülü, susmaz, susturulamaz
Hüzün ve kahır dolu, ne ürkünç, ne korkunç bir bağırmaydı o?

Ne o çok övündüğüm ilmim ve o çok güvendiğim aklım bu sesi susturabildi
Ne o bulduğum yeni manalar ve o çok güzel hayaller bu sesi unutturabildi

Felsefenin mutantan mes’eleleri bana hep içi kof geldi,
Filozofların mantık oyunları bana bütün düzenbazlık geldi

Roman, sinema, tiyatro bana uyutucu ve aldatıcı geldi
Ruhumun ıstıraplarına hakikî faydayı veremedi.

Çünki zevk-i ruhî, aşk-ı hakikîyi bilmez,
Şehvet-engiz bir zevki nefislere zerkeder,

Nev-i beşerin gaddarlıklarını alkışlar
Yabanî edebiyat, edepsizlenmiş edebiyat

Sefahet ve sarhoşluk ise muvakkaten hissettirmez
Lezzetli zehir gibi ancak menhus ve kısa bir zevk verir

Her hepsi de güvenilecek, bel bağlanacak gibi değildi
Her hepsi de bu ezici ümitsizliğe mukabil gelecek gibi değildi

Aklım ve kalbim ıstırabından ve dehşetinden feryada başladılar
Bu sese karşı nasıl dayanılır deyip bir teselli aramaya koyuldular

Birden nûr-u îman, feyz-i Kur’ân, Lûtf-u Rahman
İmdada yetiştiler
Fenâ-yı dünyadan ve zevâl-i eşyadan ve hubb-u fâniyattan
Gelen yaralarımı tedavi ettiler
Bütün evvelki yoldaki karanlıkları dağıtıp
Bütün dalâlet ve helâket kapılarını kapattılar.
Ve evhamın Zulümatından beni alıp çıkardılar

En elîm ve kasavetli ve sıkıntılı olan
Berzah seyahatini
En leziz ve ünsiyetli ve ferahlı
Bir seyahat olarak bana gösterdiler
Benim bu en müthiş korkumu
İzale ettiler

Yani iman-ı Billâh imdadıma yetişip bana öyle bir teselli verdi ki
Bulunduğum bu vahşet bin defa tezauf etse yine de kâfi gelirdi

Anladım ki ehl-i sefahet ve dalâlet
Dünyada dahi bir mânevî Cehennem içinde azap çekiyorlar
Tüh onların akıllarına dedim..

Anladım ki ehl-i îmân ve salâhat ise
Dünyada dahi bir mânevî Cennet lezzeti tadıyorlar
Şükür hidayet nimetine dedim…

Aziz SÎMÂ

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )