Nurdan Haber

Ayasofya’ya Sinan sahip çıktı

Ayasofya’ya Sinan sahip çıktı
13 Aralık 2015 - 10:51

Nurdanhaber-Haber Merkezi

Tüm zamanların en büyük mimarı Koca Sinan’ı kendi yazdıklarıyla tanımak isteyenlerin ilgiyle okuyacakları Sinan Atlası yayınlandı. Proje koordinatörlüğünü fotoğraf sanatçısı Mustafa Aksay, metin yazarlığını ise Prof. Dr. Suphi Saatçi’nin yaptığı eser, otobiyografik bir çalışma olması bakımından önemli. Çünkü Mimar Sinan’ın kendi risaleleri Tezkiretül Ebniye ile bizzat kendisinin anlatımlarından oluşan ve arkadaşı Mustafa Sai’nin kaleme aldığı Tezkiret’ül Bünyan’ı ele alıyor. Daha önce de Bir Osmanlı Mucizesi adıyla Tezkiret’ül Bünyan’ı sadeleştiren Prof. Dr. Suphi Saatçi ile Sinan Atlası’nı, büyük mimarı ve eserlerini konuştuk.

Sinan Atlası’nı bugüne kadar yayınlanan Mimar Sinan kitaplarından ayıran nedir?
Mimar Sinan ile ilgili söylenenlerin belgelere dayanması gerekir. Doğum tarihi şimdiye kadar bütün kaynaklarda yanlış olarak geçiyor. Gerçek şu ki doğum tarihini bilmiyoruz. Sadece ölüm tarihini biliyoruz. O da mezarındaki kitabeden.

Arkadaşı Sai Çelebi’nin yazdığı kitabeden…
Evet, bu kitabede ölüm yılı 996 Hicri olarak düşürülmüş. Onu yazan şair de “100’den artık ömür sürdü, akıbet kıldı vefat” yani 100 yıldan fazla ömür sürdü, sonunda vefat etti diyor. Tabi 100 yuvarlak bir rakam. Şiire uysun diye söylenmiş. Bundan hareketle 996 eksi 100, 896 demişler. O da eşittir 1490 miladi. Sinan, 1512’de devşirildi. 1490’da doğmuş olsa, 22 yaşında olur. 22 yaşında bir çocuk devşirilse ondan ne gelir? Benim tahminim, ki bunu rahmetli Abdullah Kuran da kabul ediyordu, 1500’de doğdu. Bir eksik iki fazla olabilir. Bu tarihte doğmuş olabileceğini tahmin etmek mümkün. Hicri 996 da Milâdi 1588’e tekabül ediyor. Yani 88 yaşında vefat etmiş oluyor. Bu makuldür. 39 yaşında da mimarbaşı oluyor.

TEK KUBBEYLE İŞİ ÇÖZMÜŞ
Sinan’ın soyuyla ilgili tartışmalar sık sık gündeme gelir. Bu konuda ne diyorsunuz?
Sinan, Ağırnaslı. Bosnalı, Halepli veya Muşlu da olabilirdi. Önemli olan İslam kültürünün, Osmanlı medeniyetinin bir büyük ustasıdır ve bir Müslüman Osmanlı vatandaşıdır. Bunu sağa sola çekmenin bir anlamı ve faydası yok.

Osmanlı mimarlık geleneği çok güçlü olduğu için Sinan da çıkmış yani doğal bir akış diyorsunuz…
Öyle de değil tabi. Sinan’da bir farklılık var. Selimiye’de ne fil ayağı kullanmış ne de sütun. Tek kubbeyle çözmüş işi. Daha sonra Sedefkâr Mehmet Ağa neden fil ayaklarını kullanarak gene eskiye dönmüş?

O da büyük bir mimar.
Büyük ama Sinan kadar cesareti ve de çapı yok. Mekân bütünlüğünü bozmadan en mükemmelini Sinan yapmış.

Prof.Dr. Suphi Saatçi
AYASOFYA’YA SAHİP ÇIKIYOR
Selimiye’de zirve kubbeyle Sinan Ayasofya’yı geçti mi?

Kendisi anılarında söylüyor bunu. “Gayr-i müslim tebaya mensup kimesneler derlerdi ki Müslümanların büyük bir mimarı olsaydı Ayasofya gibi büyük bir cami yaparlardı. Büyük mimarları olmadığı için yapamıyorlar. Bu sözler içimde ukde olmuştu benim. Allah’ın izniyle Selimiye’de hem kadrin (yüksekliğin), hem de kudru (çapını) Ayasofya’dan ziyade eyledim” diyor. Röleve tekniğine göre Ayasofya’nın kubbesi biraz oval şekle dönüşmüş, deforme olmuş. Bu deforme yüzünden kısa çapı Selimiye’den kısa, uzun çapı bir iki santim uzun. O kadar önemli bir şey değil. Şunu söylemek istiyorum. İstanbul’da yaşayan bir mimar, Ayasofya’yı gördüğü zaman hayır ben bundan etkilenmeyeceğim, buna bakmayacağım diyebilir mi? Mimari etkilenme işidir, görgüye dayanır. Sinan kendinden önce miras olarak aldığı kubbe geleneği ve cami tasarımını daha da geliştirerek en üst düzeye çıkarmış. Ayasofya’ya karşı bir kompleksi olsaydı onu yaşatmazdı. Ayasofya onun müdahalesi sonucu günümüze gelebilmiş. Yani gördüğümüz Ayasofya Sinan’ın Ayasofya’sıdır. Bunları söyleyince “Aman Hıristiyanlar bozulmasın” diyorlar. Biz olanı anlatıyoruz.

‘Azarlayınca lal oldum’
Kanuni, Sinan gecikti diye kızıyor. Bir gün atıyla hışımla şantiyeye giriyor ve “Beri gel mimar başı. Neden cami bir türlü bitmiyor? Kubbeyi durdurmakta aciz kaldığın söyleniyor. Başka işlerle meşgul olduğunu duyuyorum. Tez söyle ne zaman bitecek benim camim?” diyor. Sinan yazmalarda bunu anlatıyor. “Cihan padişahının beni böyle azarlamasından lal oldum. Sonra Allah’a sığınarak inşallah 2 ay içinde bitirip caminin anahtarlarını mübarek elinize teslim ederim” diyor.

Açılış onuru Sinan’a verildi
Selimiye’nin açılışı nasıl oluyor?

İlk Cuma açılışı yapılıyor. A, B protokol, yabancı misyon şefleri hepsi yerini alıyor. Günümüzde olsa böyle bir eser açılışında bütün dünya televizyonları yer alır ve naklen yayın yapardı tabi. Çünkü mimarlık tarihimizin en büyük tesisi. Kanuni beyaz atıyla geliyor. Odabaşısına, “Söyler misin bu camiyi açmaya en lâyık olan kimdir?” diye soruyor. O da, “Hünkârım mimarbaşı kulunuz bir pîr-i azizdir. Çok gayret eyledi bu camiyi bitirmeye ve Allah’a şükür zamanında bitirdi. Bence en lâyık olanı odur” diyor. Kanuni de büyük adam, bu kadar muazzam bir tesisin açılış şerefini Sinan’a veriyor.

Önceden çok kızmış ve tehdit etmişti ama açma onurunu mimara veriyor.
O örneği şunun için verdim. 7 yılda yapılmasına rağmen Kanuni kızıyor. Batı’da Süleymaniye’nin özdeşi Roma’da Sen Pietro, Londra’da Sen Paul, Paris’te de Notre Dame Katedrali’dir. Notre Dame 320 yılda yapılmış. Sen Pietro 120 yıl sürmüş. Bitene kadar 7 mimar kuşağı geçmiş. Sen Paul Katedrali de 100 yıl sürmüş. Sinan 7 yılda bitirmiş. Bu aynı zamanda Osmanlı yapım teknolojisinin gücünü de gösterir.

O bir İstanbul mimarıdır
Sinan’ın İstanbul’u ile ilgili neler söylemek istersiniz.

Sinan’ın eserleriyle örülü İstanbul, mimarlar için bir açık hava üniversitesidir, laboratuvardır. Cami mimarisinde sekizgen ve altı ayaklı sistem üzerine geliştirdiği camilerin her birinin en mükemmel varyantları İstanbul’da. O bir İstanbul mimarı. Eserlerinin yüzde 70’i İstanbul’da ama Osmanlı coğrafyasında hiçbir yeri de ihmal etmemiş.

Yaptığı kubbelerin dünyada rakibi yok

Sinan Atlası’nın farklı olması belgeleri kullanmış olmanız mı?
Evet, hayatını biyografik olarak ama orijinal belgelere dayanarak yazdık. Diğer bir husus Sinan’ın mimari yönünü inceledik. Cami mimarisinde onunla boy ölçüşecek herhangi bir mimar yoktur. Bir camiyi geliştirerek varyantlarını yapmış. Her çeşidin de en mükemmel örneğini ortaya koymuş. Mesela merkezi kubbeyi dört yandan yarımşar kubbeyle desteklediği Şehzade, iki yarım kubbeyle Süleymaniye en güzel örnekler olmuş. Selimiye’de mekânı tek başına örten kubbeyle dünya mimarlık tarihine evrensel bir mesaj vermiş. Kubbe mimarisinde Sinan’la dünyada boy ölçüşecek bir mimar yoktur. Dikkat edilirse Sinan’ın kubbeleri daireseldir. Mesela Roma’daki Sen Pietro’nun kubbesi kırıktır. Bu tip kubbe hem estetik değildir hem de inşası basittir. İnşası en zor olan kubbe dairesel kubbedir.

Kanuni, inşaata gelip tehdit ediyor
Mimar Sinan Selimiye’yi inşa ederken kendisiyle ilgili çıkarılan dedikodular oluyor galiba?

Tezkiretü’l Bünyan’da bunları anlatıyor. Padişah nezdinde “yetiştiremiyor, başka işlerle uğraşıyor” diye hakkında çok tezvirat yapılmış. Başka hiçbir kaynakta yok bu. Birebir padişahla konuşmasını anlatıyor. “Ben bunu söyledikten sonra padişah yeniçerilere döndü ve ‘Ağalar işitir misiniz mimar başı ne diyor? Şahit misiniz? Söyle mimarbaşı kavlinde berkarar mısın? Bak ağaları şahit tutuyorum’ dedi. Ben de inşaallah padişahım, bitireceğim dedim. Sonra ‘Bana bak, 2 ay içinde bitirmezsen seninle söyleşiriz’ dedi ve atını çevirerek saraya döndü.” Bunun ne manaya geldiğini anlıyoruz. Kanuni ertesi gün yeniçeri ağalarını yanına çağırıyor, “Gidin şunun ağzını yoklayın, korkudan mı söyledi, yoksa hakikaten 2 ay içerisinde bitirecek mi?” diyor. Ağa, “Hünkârım neden merak ettiniz?” diye sorunca, “Eğer bitirmezse işimiz müşküldür. Adamın kellesini alacağız, cami de yarım kalacak. Bu adamdan başka bunu yapacak kimse de yok” diyor. Ağa şantiyeye gelince taş yontucularının, işçilerin çoğaltıldığını, işlerin bir kısmının götürüye verildiğini ve hummalı bir çalışmanın olduğunu görüyor. Sinan’a da “Dün 2 ay içinde biter dedin. Şimdi yalnızız söyle korkudan mı söyledin yoksa gerçekten bitirebilecek misin?” diye soruyor. Sinan kararlı bir şekilde “Allah’ın izniyle 2 ay içinde bitireceğim” diyor. Sonra saraya dönüp Kanuni’ye, “Hünkârım galiba bitirecek. Herif gayrete düşmüş” diyor. 2 ay içinde de cami tamamlanıyor.

Yenişafak

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )