Nurdan Haber

105 yaşındaki Abdullah Gayretoğlu anlatıyor

105 yaşındaki Abdullah Gayretoğlu anlatıyor
19 Haziran 2017 - 11:58

24 Temmuz 2010 tarihinde kendi evinde ziyaret ettik. Bize -2010 itibariyle- 105 yaşında olduğunu söyledi, yani 1905 tarihinde doğmuş. Abdullah ağabey kelimenin tam anlamıyla asırlık canlı bir tarih… Fakat ne yazık ki konuşurken takati kesildiğinden kendisini zorlayıp fazla konuşturamadık… Sadece Üstad Bediüzzaman Hazretleriyle ilgili kısa sorular sorabildik. Abdullah ağabeyi kamera ile kaydederken bize 1945 doğumlu en küçük kızı Münevver Hanım ile ehl-i hizmet kardeşlerimizden Yasin Oktay yardımcı oldu… Kendilerine teşekkür ediyorum…

Münevver hanım da Hz. Üstad’ı görmüş, bunu şöyle anlattı bize: “Ben 1945 doğumluyum, babamın en küçük kızıyım. O zamanlar çocuktum. Bediüzzaman camiye giderken bir çocuk olarak yollara dizilir elini öperdik, bizi severdi. Onun geçmesini tören vaziyetinde beklerdik…”

Sohbetimizde Abdullah Gayretlioğlu’nun Hz. Üstad’la ilgili iki hatırası ön plana çıktı. Bunlardan birisi Hz. Üstad’ın kırılan çay kaşığına gösterdiği vefa… Diğeri, Abdullah ağabeyin Bediüzzaman’ın kalması için Emirdağ’da yaptırdığı ev. Bediüzzaman Hazretleri, kısa bir süre kaldığı bu evin kirasını altın olarak vermiş. Bu altın şimdi Emirdağ Dershanesinde teşhir edilmektedir. Emirdağ-II Lâhikasında bu evin bahsi şu şekilde geçmektedir:
“Hattâ kirasını verdiğim Emirdağ’ında iki menzilim, Eskişehir’de bir menzilim varken; o manasız vaziyet beni o tebdil-i havadan, o menzilleri ziyaret etmekten men’edilmeme sebeb olduğunu Konya’daki vaziyetten hissetmiştim.” (Emirdağ L.II 221)

ABDULLAH GAYRETLİOĞLU ANLATIYOR:
Yeri göğü yaratan, ağaçları donatan, çiçekleri açtıran bir Allah’tır, bir Allah… Cenab-ı Allah Kur’an-ı Azimüşşan’da buyuruyor ki: “İnsanları ve Cinleri bana ibadet etsinler diye yarattım.” Allah buyuruyor ki: “Siz bana bir adım gelin, ben size on adımla geleyim.” “Bu dünya Ahiretin tarlasıdır. Şimdi burada ne yaparsanız yarın karşımıza o çıkacak.”

ŞİMDİ İMANI KURTARMAK ZAMANIDIR
Ben Nakşî tarikatındandım, Yörükzade Ahmed Efendi vardı, benim gibi bazı arkadaşlarla onun dershanesine gidiyorduk. O sırada (1944) Bediüzzaman Emirdağ’ına hükümet vasıtasıyla gönderildi. Talebeleri O’nun büyük bir âlim olduğunu söylediler. Üstad bizleri çağırdı. “Ben oniki tarikattan icazetliyim. Lakin, şimdi imanı kurtarmak zamanıdır” dedi. Ondan sonra bizler Bediüzzaman’ın büyük âlim olduğunu anladık.
Talebeler mütemadiyen risale yazardı, Bediüzzaman da noksanlarını tashih ederdi. Üstad bayırları gezerdi… Önce merkeple giderdi bayırlara, sonra paytonla, daha sonra da taksiyle gitmeye başladı. Ben hepsini biliyorum…

BÜYÜK ÂLİM BU ACİZDEN DUA İSTİYOR
Tenekeciydim, dükkânım vardı, Üstad’ın kaldığı ev bana çok yakındı. Ben camiye giderken Üstad sırtımı okşar “Abdullah kardeşim bana dua et” derdi. Büyük âlim bu acizden dua istiyor… Elimizden geldiği kadar dua ederdik.
Bediüzzaman dedi ki: “İki sünneti yapmadım; birincisi sakal bırakmadım, ikincisi evlenmedim.” Kitaplarında bunların sebebi izah ediliyor.

ÇAY KAŞIĞINA BEDİÜZZAMAN’IN VEFASI
Ben tenekeciyim ya, bir gün Bediüzzaman’ın çay kaşığı kırılmış, baktım Zübeyir geldi. “Üstad’ın selamı var bunu yapıver” dedi. Bakır, teneke, altın lehim tutar da alüminyum lehim tutmaz. Denedim lehim tutmuyor… Gittim o kaşık gibi yüz paraya bakkaldan bir çay kaşığı aldım. “Bunu götürün Üstad’a verin” dedim. Üstad bakmış “Bu benim kaşık değil, ben kendi kaşığımı istiyorum” demiş. Bu sefer Ceylan geldi “Üstad bunu istemiyor kendi kaşığını istiyor” dedi. Ben ocağı yaktım, tenekeden bir bilezik yaptım, kendi kaşığına sıkıca geçirdim. “Hah tamam bu kaşık bana yirmi beş senedir hizmet ediyor” demiş Üstad. Şimdiki zamanda adam bugün yiyor, yarın başkasıyla yiyor, hâlbuki israf haram…

BEDİÜZZAMAN SON ZAMANINDA, VEFATINA YAKIN KALDI BENİM EVDE
Ben O’nun için dükkânın üstüne bir ev yaptım. Bediüzzaman için… Benim dükkânın üstündeki evde bir hafta veya on-onbeş gün kadar kaldı. Bediüzzaman son zamanında, vefatına yakın kaldı benim evde. Sonra hastalandı Urfa’ya gitti, orada vefat etti.

(Bediüzzaman Hazretlerinden kalan hatıralar Emirdağ Dersane-i Nûriyesinde böyle teşhir ediliyor)
Medreseye verdiğim o iç çamaşırını Bediüzzaman verdi bana, çok çamaşır vermişti bana. Bizim gelin onları talebelere verdi hep. Bir içdonu kaldı, hasta oldun mu giydin mi şifa olurdu…
İzmir’den gelmişsiniz, Allah razı olsun, her yerden geliyorlar. Ben 105 yaşındayım… Sizlerden ricam bana dua ediniz hayırlısıyla ruhum kabzedilsin. Ben cümle âleme dua ediyorum…
Üstad’ın bir şifresi vardı, bir misafir geldi mi “Siz safa geldiniz, hoş geldiniz” derdi. Böyle dedi mi talebeler kalkar giderdi. Bir gün Eskişehir’den Üstad’a ziyaret için gelen bir adam vardı, Bediüzzaman şifreyi söylediği halde kalkmadı, onun kulağından tuttu tekrar “safa geldin, hoş geldin kardaşım” dedi, onu da böyle gönderdi. Onun için siz de safa geldiniz, hoş geldiniz…

 

Kaynak: Risaleforum

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )