Bediüzzaman hazretlerinin İstiklal harbindeki hizmetlerini takdir eden Ankara hükümeti kendisini defaatle Ankara’ya davet etmiş, o ise daha tehlikeli yerde mücadele etmek istediğini ileri sürerek bunu ertelemişti. O günleri Kuva-yı Milliye Alay müftülerinden merhum Osman Nuri Efendi, Zübeyir Gündüzalp ve diğer ağabeylerin 1950’lerde Ankara’da kendisini ziyaretlerinde şöyle anlatmış: ”
Otuz beş sene evvel, İstanbul dehşet-engiz düşmanlarımız olan ecnebilerin işgali altında iken de, Hazret canını feda edercesine ölüm ve idamı istihkar ederek onlarla mücadele ve mücahede etmekten bir an geri kalmadı. Bir zaman sonra Ankara Hükümeti belki on defadan fazla şifre ile davet etti. Hazret gitmedi. Nihayet çok dindar olan bir paşanın tavassutu ile davetin tekrarlanması ve Ankara’ya teşrifi hatırlatılınca, onun vasıtasıyla son daveti almıştı. O günlerde bir gün bu acize, bir şey meşveret edeceğini söyleyerek, Ayasofya çayhanesinde bulunacağımız saati kararlaştırdık. Ben o saatten evvel çayhaneye gidip Hazret-i Üstad’ın teşriflerini beklemeye başladım. Biraz sonra Hazret-i Üstad’ın oturduğum mahalle doğru gelmekte olduğunu gördüm. Hazretimiz teşrif ettiler ve bana lütfen buyurdular ki:
“Beni kerratla Ankara’dan davet ettiler. Ben de büyük tehlikenin İstanbul’da olduğunu, burada düşmanlarımızla mücadele edeceğimi beyan ederek gitmedim. Bu günlerde bir davet daha geldi. Sen burada kalmamı mı, yoksa Ankara’ya gitmemi mi faydalı görürsün, hangisi münasiptir?”
Ben de: “Efendim münasibi zatınıza daha iyi malûmdur. Benim kanaatim, sizin Ankara’da Meclis-i Meb’usan içine girmeniz büyük bir hizmete medar olacaktır” dedim.. ve nihayet Hazret-i Üstad Ankara’ya gitti.” (Hususi Not Defteri – Zübeyr Gündüzalp S: 87)
Yarın: Üstad Mecliste
Alıntı: Risaleforum