Nurdan Haber

Risaleler niçin tekrar tekrar okunur?

Risaleler niçin tekrar tekrar okunur?
08 Ocak 2016 - 11:36

Yazılan Risaleler dört gözle beklenirdi.

Yeni bir Risale telif edilip de müştakların eline ulaştığı zaman, bir bayram sevinci yaşanırdı.

Onu eline geçiren bir servete konmuş gibi sevinir, hemen okumaya ve yazmaya koyulurdu.

Satırlardan sadırlara nasıl süzülürdü mânâlar?

Bu, okuyanların da izah etmekte zorlandığı bir konuydu.

Fakat izah edilsin veya edilmesin, okunan satırların kalplere, ruhlara, akıllara nüfuz ederek yaşanan bir hayata dönüştüğü, gözle görünen bir hadiseydi.

Okuyan kimse hangi kesimden ve hangi seviyeden olursa olsun, Risaleler onu kendisine meftun ediyordu.

Üstelik açıklayanı da yoktu, yorumlayanı da bu eserleri.

Fakat okumak, anlamak, yaşamak isteyenler vardı.

Gereken şey, safi bir zihinle yönelmek, okumak, okumak, okumaktan ibaretti. O kadar.

Okudukça açılıyordu mânâlar. Okudukça dünya hayatında Cennetin ruhanî hazları yaşanıyordu.

Ve Risalelerin o esrarlı dünyasına bir giren, bir daha çıkmak istemiyordu.

Bu itibarla mezkûr saatleri çok mübarek tanıyor, firakına acıyor, o yaşayışın devamını, tekrarını, kesilmemesini ez-can ü dil arzu ediyorum” diyordu Hulûsi Yahyagil. Çünkü okudukça kendisini Üstadın medresesinde buluyor, sonra da “Seyyidü’l-Kevneyn Peygamberimiz Efendimiz (a.s.m.) Hazretlerinin ravza-i saadetlerine ve nihayet Rabbü’l-Âlemîn Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerinin huzur-u lâmekânîsine çıkıyordu.”

Ve, Nurlarla meşgul olmadan geçen zamanlar yaşanmış sayılmasın istiyordu.

Zira Risalelerde, insana niçin var olduğunu ve niçin yaşadığını hissettiren bir sır vardı.

Göklerde ve yerde ne kadar Esmâ tecelliyatı varsa hepsini okuyabilecek ve o İlâhî sanat eserlerindeki sırların zevkine varacak kabiliyetlerle donatılarak bu âleme gönderilmişti insan. Bütün âlem bir sanat galerisi halinde onun önüne serilmiş, bu galerideki müşahedelerinden Cennet kokuları taşıyan hazlar alacak kabiliyetlerle donatılmıştı.

İşte Risale-i Nur, insana bu İlâhî sanat galerisinde rehberlik yapıyor, ona Kur’ân’ın ışığında kâinat kitabını okumasını öğretiyordu kendi esrarlı üslûbuyla.

Risale-i Nur’un ne olduğunu ve ne yaptığını bilmeyenler yahut dikkate almayanlar, o gün bugündür bu eserlerin tekrar tekrar okunuşundaki sırrı ya anlayamadılar, ya da anlamak istemediler. Bediüzzaman ise, bu durumu herkesin anlayacağı bir şekilde açıklarken, daha başka dinleyici kitlelerini de Risale-i Nur’daki hakikatlerin müştakları arasına katarak Nur talebelerine arkadaş yapıyordu:

 

O dersler, ulûm-u imaniyeden olduğu için, bir insan yalnız kendi nefsine dinlettirse yeter. Bahusus siz daima bir-iki hakikî kardeşi de bulursunuz.

Hem o dersi dinleyenler yalnız insanlar değil. Cenab-ı Hakkın zîşuur çok mahlûkatı vardır ki, hakaik-i imaniyenin istimaından çok zevk alırlar. Sizin o kısım ders arkadaşınız ve müstemi’leriniz çoktur. Hem mütefekkirane, o çeşit sohbet-i imaniye, zemin yüzünün bir manevî zîneti ve medar-ı şerefi olduğuna işareten biri demiş:

آسْمَانْ رَشْكْ بَرَدْ بَهْرِ زَمِينْ كِه دَارَدْ

يَكْ دُو كَسْ يَك دُو نَفَسْ بَهْرِ خُدَا بَرْ نِشِينَنْدْ

Yani: Semavat zemine gıpta eder ki, zeminde hâlisen lillâh sohbet ve zikir ve tefekkür için, bir-iki adam, bir-iki nefes, yani bir-iki dakika beraber otururlar, kendi Sâni’-i Zülcelâl’inin çok güzel âsâr-ı rahmetini ve çok hikmetli ve süslü eser-i san’atını birbirine göstererek Sâni’lerini sevip sevdirirler, düşünüp düşündürürler.

Hem de ilim iki kısımdır: Bir nevi ilim var ki, bir defa bilinse ve bir-iki defa düşünülse kâfi gelir. Diğer bir kısmı, ekmek gibi, su gibi her vakit insan onu düşünmeye muhtaç olur. Bir defa anladım, yeter diyemez. İşte ulûm-u imaniye bu kısımdandır. Elinizdeki Sözler ekseriyet itibariyle inşaallah o cümledendir.

 

Kâinatı muhtelif Esmâ-i İlâhiyenin rengârenk tecellîleri altında gösteren Onuncu Söz ile ilgili bir mektubunda ise, Bediüzzaman, müellifi olduğu bu eseri kendisinin de okumaya doyamadığını, “Ben kendi kendime hususî, belki elli defa mütalâa etmişim ve her defasında bir zevk almışım ve okumaya ihtiyaç hissetmişim” sözleriyle dile getiriyordu.

[Devamı var]

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )