Nurdanhaber-Haber Merkezi
1932 Ramazan ayı, Cumhuriyet tarihinin en çarpıcı toplumsal mühendislik projelerinden birinin tatbik sahasına konulduğu yıl oldu. “Dinde reform”, “Türkçe ibadet”, “İslam’ı Türkleştirme” ve “Milli Müslümanlık” adlarıyla anılan bu inkılap hamlesi, Reisicumhur Mustafa Kemal Paşa’nın teşvik ve desteği ile başladı.
22 Ocak 1932 günü Yerebatan Camii’nde “Hafız Yaşar Okur”un ilk Türkçe Kur’an’ı okumasını, 30 Ocak 1932’de “Hafız Rıfat” tarafından Fatih Camii’nde seslendirilen ilk Türkçe Ezan takip etti. 3 Şubat 1932 Kadir Gecesi, Ayasofya Camii’nde Türkçe Tekbir icrasından sonra, ibadet dilinin Türkçeleştirilmesi teşebbüslerinin son adımı atılarak, 5 Şubat 1932 tarihinde Süleymaniye Camii’nde “tamamı” Türkçe olan ilk hutbe irad olundu.
SARIKSIZ, CÜBBESİZ, FRAKLI TÜRKÇE HUTBE
Hafız Sadeddin Kaynak’ın:“…Türkçe hutbeye sıra gelmişti. Atatürk: “Haydi bakalım. Türkçe hutbeyi de Süleymaniye Camii’nde mukabele oku! Amma okuyacağını önce tertip et, bir göreyim” dedi. Yazdım verdim. Beğendi. Fakat: “Paşam, bende hitabet kabiliyeti yok. Bu başka iş, hafızlığa benzemez” dedim. “Zarar yok, tecrübe edelim”buyurdu. Bunun üzerine tekrar sordum: “Hutbeye çıkarken sarık saracak mıyım? “Hayır, sarığı bırak… Benim gibi başı açık ve fraklı!” Ne diyeyim inkılâp yapılıyor, peki dedim.
O gün hınca hınç dolmuş Süleymaniye Camii’nde cemaat arasına karışmış yüz elli de sivil polis vardı. Bu tedbirin isabetli olduğu çok geçmeden anlaşıldı. Ben Türkçe hutbeyi okur okumaz, kalabalık arasından bilahare Arap olduğu anlaşılan biri sesini yükselterek: “Bu namaz olmadı” diye bağırdı.”
FRANSIZCA KUR’AN TERCÜMESİNDEN AYETLERLE HUTBE
Şeklinde aktardığı Türkçe hutbenin metni sadece Kur’an’dan seçilmiş ayetlerden oluşmaktaydı. Ayetlerin çevirisi ise “Cemil Said” tarafından “Kasimiriski”nin “Le Koran” adlı Fransızca Kur’an çevirisinden hareketle hazırladığı “Türkçe Kur’an-ı Kerim” (İstanbul, 1924; 2. Bas. 1926) den seçilmişti. Bütünüyle Türkçe olması hasebiyle bir ilk olan hutbenin metni şöyleydi:
“Ey ululardan ulu Tanrı! Sana hamd ederiz. Bütün âlemleri yoktan var eden ve onlara rızık veren Sensin! Sana şükrederiz. Bütün mahlukat içinde insanları en mükerrem yaratan sensin!
(Ey ululardan ulu Tanrı!)En şerefli kulunu, doğruluğunda hiç şüphe etmediğimiz büyük Kitab’ınla bize hak peygamber olarak gönderdin.
(Ey ulu Tanrı!)Yalnız sana tapar ve yalnız senden yardım isteriz. (Bize doğru yolu gösteren büyük Kitab’ı O gönderdi. Ulu Tanrı’nın kulu ve peygamberi sevgilimiz Hz. Muhammed’e şehadet ederiz. Bize büyük Kitab’ı o duyurdu.) Ey ulu Tanrı bizi imandan ayırma!
Ey Müslümanlar! Ulu Tanrı buyuruyor ki:
Bazı insanlar(kimseler), “Allah’a ve Ahiret Günü’ne inandık biz (de) mü’miniz derler. Böylelikle Allah’ı ve mü’minleri aldatmak isterler. Hâlbuki onlar, yalnız kendilerini aldatırlar ve böyle yaptıklarını da anlamazlar. Onlara “Dünyayı fesada vermeyiniz” denildiği zaman, “Hayır! Biz ıslah ediyoruz (edicileriz)” derler. Hâlbuki ifsad ederler, lakin anlamazlar. Kendilerine “Herkes gibi iman ediniz” denildiği zaman, “Biz aptallar gibi mi inanacağız?” derler. Hâlbuki kendileri aptaldırlar, bunu bilmezler. (Bakara:8-9, 11-13)
Allah ile yaptıkları ahdi bozanlar, Allah’ın birleş(tir)meyi emrettiğini ayıranlar ve yeryüzünü fesada verenler hüsrandadırlar (Bakara: 27). Islah edilen yeryüzünü ifsad etmeyiniz (A’raf: 56) Allah ifsad edenleri sevmez (Maide: 64)Kendiniz yapmadığınız iyilikleri başkalarına nasıl tavsiye edersiniz? Kitabı okuyorsunuz, hiç düşünmüyor musunuz? (Bakara: 44)
Ey insanlar! Şeytana uymayınız. O sizin açık düşmanınızdır. Size fenalığı ve namussuzluğu o emreder (öğretir).Allah hakkında bilmediğinizi söylemeyi (size) o öğretir. (Bakara: 168-169). Allah’ın kitabını okuyanlar, namaz kılanlar (ve) ihsan ettiğimiz rızıktan gizli ve aşikâr sadaka verenler, tükenmez bir mala sahip olacaklarından emin olabilirler. Allah onlara mükâfatını verecek ve lütfunu (da) arttıracaktır. (Fatır: 29-30)
-Oturulacak-
Ayakta:
Allah ve melekleri, peygambere salat ve selam ederler.Ey mü’minler! Siz de Peygambere salat ve selam ediniz.(Ahzab: 56)
-Dua-
Ulu Tanrım! Hak ve adaletle hareket edenleri sen payidar eyle! Cumhuriyetimizi (Cumhuriyet hükümetini) ve Türk milletini sen muhafaza eyle! Türk ordusunu havada, denizde ve karada daima muzaffer eyle! Topraklarımıza bol bereket ihsan eyle! Mahsulatımızı her türlü afetlerden sakla (afattan vikaye eyle)! Mübarek şehitlerimize ve ölülerimize rahmet eyle!
-Hatime-
Allah adl ve ihsan ile emreder. Akrabanızdan, muhtaç olanlara muaveneti emreder. Fuhşu, kötülüğü (inkarı) ve haksızlığı nehy (men) eder. Allah size nasihat veriyor umulur ki (bunu can kulağı ile dinler ve) düşünürsünüz (Nahl: 90)
Hafız Saadettin Kaynak hutbeyi okuduğu esnada ve hutbeden sonra orada bulunan diğer hafızlar da Türkçe tekbirler getirmişlerdi. Hutbenin ardından Cuma namazı kılınmış ve kürsüye çıkan Hafız Saadettin Kaynak, makamsız olarak Türkçe bir sure okumuştu. Bunu Türkçe tekbirler ve dualar takip etmişti.
Kaynaklar:
Dücane Cündioğlu, Türkçe Kur’an Ve Cumhuriyet İdeolojisi, 2. Baskı. İstanbul 1998.
Akşam Gazetesi, Nr.4788
Ahmet Kabaklı, Temellerin Duruşması, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, 15. Baskı, 1992.
Dünyabülteni