ÖZEL HABER

Geçen haftaki “Payitaht Abdulhamit” dizisinde Abdulhamit Han’ın Paşalara verdiği manifesto, diziye damgasını vurdu.

Tarihin tekerrür ettiğini ispat eder gibi o devrin olaylarının aynısını bugün yaşıyor olmamız Abdulhamit’in yaptığı tespitin ne denli doğru olduğu seyirciler tarafından takdirle karşılandı.

Abdulhamit manifestosuna şöyle başladı:

Batı yalnızca bizim askerimizle, ekonomimizle savaş halinde değildir. Batı aynı zamanda bizim dinimizle, medeniyetimizle de savaş halindedir. İslami düsturları bozmanın peşindedir.

Paşalardan birisinin sorduğu: Hünkarım ne suretle bozacaklar 1300 yıldır değişmeyen akaidi? sorusuna verdiği cevap ise ciğerlere işledi.

Eğer biz uyanık olmazsak, gün doğduğunda dilinde İslam olan yemek yiyişi, oturuşu, giyinişi, ticareti ilmiyle bambaşka bir ümmetle karşılaşırız.

İşte, Hint diyarında birileri çıkıyor İslam adına dünyalık vadediyor. Din tüccarlığı yapıyor.

Bir şeyin ticaretini yapan onu satar ve sattığı şey artık kendisinin değildir.

Din tüccarlığı yapanın dini yoktur.

Bizim Devletimiz de Milletimiz de dine saf ve temiz duygularla bağlıdır.

Kadimden beri düşmanlarımız bizi din üzerinden çözmeye çalışmıştır. İslam’a saldırmıştır.

Paşalarım, biz Yunan’ı harp cephesinde mağlup ettik lakin Müslümanın cephesi kapanmaz. Bu öyle bir harptir ki topla, gülleyle, tüfekle, kılıçla yapılandan öte bir ruh halidir.

Önce ruhlar tutsak olur ve yenilir. Sonra ekonomik cephede, sonra askeri cephede, sonra siyaset cephesinde kaybedişler başlar.

SİNGAPUR’DA İSLAMİYET VE RİSALE-İ NUR HİZMETLERİ…

Biz ruhumuzu Allah’a kul etmişiz. Allah’a kul olan başkasına kul olmaz.

Allah’a kul olan kimseye boyun eğmez.

Allah’a kul olan asla ÖLMEZ.

Tutsaklık yok.

Korkaklık yok.

Kaybediş yok.

Ya bunlara iman edip var olacağız ya da bize bildirilenlere amel etmediğimiz için boğulacağız.