Nurdan Haber

Bahar yakın

Bahar yakın
22 Şubat 2016 - 10:15

Cemreler ardı ardına düşmeye başladı. Bir müddet sonra, ağaçlarda tomurcuklar görünmeye başlayacak. Derken, bir sabah yeşeren dallara hayret edeceğiz. Çiçekler yaprakları, meyveler çiçekleri takip edecek. Cenâb-ı Allah’ın kâinatta geçerli kıldığı kurallar birbiri arkasından yürüyecek. Baharın arkası yaz olacak…

Geçen günün hatâlarını düzeltebilmek imkânsızdır. Ancak, o hatâlardan ders alarak yaşadığımız ânı değerlendirmek mümkündür. Bu ise, yanlışlıkların en aza indirilmesi demektir. Kış geçti-geçiyor. Bu mevsimdeki hazırlıksız yakalandığımız durumların tekrar etmemesi için, daha bahardan tedbir almak aklın îcâbıdır. Ama, “Nasıl olsa gelecek kışa kadar üç mevsim geçecek; şimdiden gam çekmek gerekmez!”diyerek gaflet edersek, hiç şüpheniz olmasın, gelecek kışta da aynı sıkıntıyı çekmemiz kaçınılmaz olacaktır.

Maddî hayatımızda böyle olduğu gibi, mânevî yaşayışımızda da aynı durum söz konusudur: Dünler hep geçmiştir, yarınlar da hep uzaktır. Asıl olan bugünü düşünmek ve gerektiği gibi davranmaktır. Kısa bir zaman içinde, yapabileceklerimizin en iyisini yapmalı; günü zararla değil, kârla kapatmalıyız. İleri atılan her işin, yuvarlanan bir kartopu gibi, kocaman bir küreye dönüşeceğini ve karşısına çıkacak azmimizi yerle bir edeceğini unutmamalıyız.

Bütün himmetini ve gayretini bulunduğu  zamanı değerlendirmek için sarf edenleri gıpta ile seyrederiz. Tarihte pek çok kahramanlıklar onların eseridir. İnsanlığa şeref kazandıran şahıslar bunlar arasından çıkar. Güzelliklerin ve faydalı işlerin çoğunu onlara borçluyuzdur. Vakit gibi, gittikten sonra değerini bilmenin faydasız olduğu bir çok kıymet daha vardır: Gençlik, sağlık, servet, kudret.. say sayabildiğin kadar… Bunlar, imtihan için kimi zaman verilen, kimi zaman alınan nîmetlerdir. Verildiğinde sorumsuzca harcamak; alındığında şuursuzca dövünmek bir işe yaramaz.

Vaktin değerini en iyi bilmesi gereken topluluk müslüman milletlerdir. Çünkü, bu dînin hemen her vecîbesi bir zamana bağlıdır. Mensupları, zamana  değer kazandırmaya, çok çalışmaya teşvik edilmektedir. Her hareketin belli bir süresi olunca, hattâ vaktinde edâ edilmeyenlerin kazâsı gerekince, ister istemez insan içinde bulunduğu ânı değerlendirmek zorunda kalmaktadır. Tabiî, iş teoride böyledir. Maalesef, yüzyıllardır, bâzı istisnâları dışında, uygulama belirttiğimiz gibi olmamaktadır. Zâten, başarısızlığımızın ve perîşanlığımızın altında yatan ana sebeplerden biri de bu değil midir?

Ne kışlardan geçip kurtulan insanoğlu, baharın ve yazın rehâvetine kapılmamalı… Belki, şimdiye kadar görmediği şiddette başka kışların önünde pusu kurduğunu düşünüp ona göre davranmalı. Fakat, kışın fırtınası, karı, soğuğu içinde iken, hep baharın ümidini taşımalı. Yazın sıcak günlerini yüreğinde hissedip duygularını ve emellerini buzlanmaktan kurtarmalı. Kışı yer altında geçiren bir tohumun uyanıp vazîfe başına koşması gibi, mânevî kışların baskısından fırsat bulur bulmaz, işe kaldığı yerden başlamalı. Bilmeli ki: her kıştan sonra bir bahar, her geceden sonra bir nehâr olacaktır…

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )