Nurdanhaber-Haber Merkezi
Bilecik’te kamu kurumunda görevli İsmail Kaplan, astsubayken 28 Şubat sürecinde, eşi başörtülü olduğu ve namaz kıldığı için ordudan uzaklaştırılmasıyla yaşadığı zorlukları unutamadığını belirtti.
Kaplan (46), AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1984’te isteyerek askeri liseye girdiğini söyledi.
Mamak Muhabere Okulundan 1988’de mezun olduktan sonra Çanakkale Gelibolu Kolordu Muhabere Taburunda astsubay muhabere teknisyeni olarak göreve başladığını kaydeden Kaplan, 2000’e kadar farklı birliklerde görev yaptığını bildirdi.
Ordudaki görevinin, 28 Şubat süreci öncesine kadar başarılarla dolu olduğunu ifade eden Kaplan, “Hatta KKTC’de görev yaptığım sırada tabur komutanımız beni ‘örnek astsubay’ olarak lanse etti. Kıbrıs’taydım ve 28 Şubat süreci başladı, örnek astsubayken her şey tersine döndü. O tarihten itibaren ikinci sınıf vatandaş ve istenmeyen adam muamelesi gördüm, her türlü zulüm başladı” dedi.
KKTC’de başından geçenleri anlatan Kaplan, alay komutanının yaptığı toplantıda “sadece kendisini dinlemelerini, cevap vermemelerini” istediğini belirtti. Kaplan, şöyle devam etti:
“İlk söylediği cümle, ‘Sizin dininiz diyor ki eşlerinizi yabancı erkeklere göstermeyin. O zaman gideceksiniz, hanımlarınızla konuşacaksınız ya başlarını açacaklar ya da sokakta, gazinoda, kantinde görürsem rezil ederim’ dedi. Diğer ilginç cümle ise ‘Basketbol şalvarla oynanmaz, kuralına göre oynayacaksınız.’ Cevap vermeye yeltendik ama tabur komutanı susmamız için işaret etti. Zaten o tarihten sonra ‘şüpheli personel’ kategorisine alındık ve 6 ayda bir hakkımızda rapor hazırlandı. İmzaladığımız bir şey yoktu ama kişiye özel tek evrak verdiler. Sonradan bunların kullanılacağını, basına yansıyacağını, yaptıkları yanlışın anlaşılacağını ve duyulacağını düşününce bu evraktan da vazgeçtiler. Bu evrakta ilginç ibareler vardı. O dönemin alay komutanının el yazısıyla eşlerimizin kıyafetleri ‘ilkel giysi’ olarak belirtiliyordu.”
Ailesiyle kaldığı askeri lojmanda da büyük sıkıntılar yaşadıklarına değinen Kaplan, eşi başörtüsünü çıkaran personelin, baskıdan kurtulduğu bir dönem geçirdiklerini dile getirdi.
Kendisi gibi birçok asker ile ailelerinin ciddi zorluklarla mücadele ettiğini vurgulayan Kaplan, “Başkalarının yaşadığı sıkıntılara bakıyorum, kendi yaşadığım sıkıntılara şükrediyorum. Daha kötü durumlarda olanlar vardı. Suçumuz namaz kılmak, eşimizin başörtülü olmasıydı. Eşinden boşanmak zorunda kalanlar oldu” ifadelerini kullandı.
“Bir anda işsiz kaldık”
Kaplan, 2000 yılında izindeyken çağrılıp, basit bir belgeyle ordudan ilişiğinin kesildiğinin bildirildiğini anlattı.
Yıllardır ekmek yediği, severek başladığı mesleğinden bir günde atıldığını belirten Kaplan, şunları kaydetti:
“Ordudan atılma sebebim, bana verilen belgede ‘disiplinsizlik’ olarak gösterildi. Bir anda işsiz kaldık. Hiçbir vasfınız yok, ‘Ne iş olursa yaparım’ modunda iş arıyorsunuz. Yaşamayan bilmez. YAŞ kararlarıyla ayrılıyorsunuz ve sizin hakkınızda verilen kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dahil hiçbir yere götürüp hakkınızı arayamıyorsunuz. Kanunla önümüzü kapatmışlar. 2010’daki referandumda hükümetimizin, sağ olsun, YAŞ kararlarını yargıya açması ve ardından bizlerle ilgili kanun yapılmasıyla bu iş biraz normale döndü. Her şey dört dörtlük normale döndü diyemeyiz, çünkü Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, ikili, üçlü kararnameyle görevine son verilen arkadaşlar var. Bizler görevimize döndük, kanunla memur veya emekli olduk ama kararnameyle ayrılan arkadaşlarımızın hepsi şu anda halen işsiz ve dışarıda.”
Bu süreçte ordudan atılan personelin, boynunu büküp “Allah’tan geldi, kaderimizmiş, çekecekmişiz” deyip bugünlere geldiğini ifade eden Kaplan, sadece o dönem görev yapan rütbeli askerlerin değil, onlarla ortak çalışan, brifing veren, buraya çağıran ve gidenlerin de yargılanmasını, hakkettikleri cezaları almasını istediklerini sözlerine ekledi.