Değerli dostlar merhaba;

Bir hayli zaman geçti görüşmeyeli, bunu bana olan geri dönüşlerden görüyor, hissediyorum.

Bundan böyle hep beraberiz inşallah. Nurlu haberlerle, “Nurdan Haber”le.

Sahi, siz “nurdanhaber”i bilmiyorsunuz; belki de şimdi bazı dostlar “Nerden çıktı bu nurdanhaber?” diyorlardır. Haklılar, zira fakirin soyadı neredeyse “risalehaber” olacaktı. Çünkü biliyorsunuz kurulduğu ilk günden beri tam 7 yıl neredeyse hergün sizinle beraber oldum. Kah bir yazı, kah bir haber, kah bir röportaj ile. Laptop’un her bir tuşuna bastığımda, tek bir gayem, tek bir arzum, tek bir dileğim, Rabb-ı Rahimimden tek bir talebim tek bir duam vardı… O da ittihad-ı İslam’ın temeli olacak ittihad-ı Nur’un harcında bir çakıl taşı, bir kum tanesi olmak. 7 sene boyunca canhıraşane koşarak, bu eskimiş bedenimin kendine yakışmayacak bir şekilde olmadık yerde ortaya çıkıp elinde bir makine ile fotoğraf çekmesi üzerine çok defa birilerinin – belki de haklı olarak – attıkları bakışın arkasındaki istihfaf eden manayı görmezlikten gelerek, hatta bazı sözleri duymazlıktan gelerek, bir bedenin kollarının hizmetlerini  bütün vücuda yaymaya, adeta sinir sistemi gibi duyurmaya, aradaki muhabbeti ve ülfeti tesis etmeye, haddimin ve kabiliyetimin fevkinde bir azm, gayret, şevk ve iştiyakla didindim. Elbette Hz. Musa’nın ateşine su taşıyan karınca misali olduğumun farkındayım, elbette İstanbul’dan Hicaz’a yola çıkmış kaplumbağaya benzediğimi biliyorum; ama bir ümidim var tabii: Şu ihtiyarlamış bedenimin bu yolda iken toprak olma ihtimali beni biraz daha aşk’a biraz daha şevke getiriyordu.

Kardeşlerim,

Ben bir yazar değilim. Zaten eski yazılarıma da bakıldığında yazılarımın hiçbir süs taşımadığı görülecektir. Ben sadece bir postacı, bir ulak olmaya çalıştım. Yani bir kardeşimizin herhangi bir yerde yaptığı güzel bir hizmeti, dünyanın dört bir yanında yaşayan diğer kardeşleri sevindirsin diye ulaştırmak, duyurmak ve bir kardeşimizin güzel hasleti ile diğer kardeşlerin iftihar etmesine, sebep olmak, vesile olmaktır. Yoksa Nur talebelerine her hangi bir şeyi öğretmeye çalışmak, o gayretin içine girmek gibi bir densizliği yaşayacak yaşı çoktan geçtim. Ben de, siz de biliyoruz ki hepimiz ancak Risale-i Nur’dan ders alır, oradan öğreniriz.

Kardeşlerim,

Sebepler önemli değil, ama sonuç olarak ben Risale Haber’i bıraktım. Bunun üzerine Üstadın talebelerinden bazı ağabeyler “Cemaatin sesi olacak ve Nur talebelerinin amme efkarına yapacakları beyan ve duyuruları yayınlayacak bir siteye ihtiyaç olunduğunu” söyleyip fakiri tavzif ettiler.

SİNGAPUR’DA İSLAMİYET VE RİSALE-İ NUR HİZMETLERİ…

Biz de ale’r-re’s ve’l-ayn diyerek vazifeyi kabul ettik. İşte bugün nurdanhaber.com ile huzurunuzdayız.

Bu arada yayın politikamızı belirleyecek olan Risale-i Nur ve içindeki her biri büyük bir hazine ağırlığındaki düsturlar olacaktır.

Sloganımızda göründüğü gibi Kur’an’a, imana, Risale-i Nur’a, Üstadımıza ve Nur talebelerine bir saldırı olmadığı takdirde, sloganımızda görüldüğü üzere, sadece müjdeler verecek, başkasının hatası ile uğraşmayacak, bir saldırı olmadığı sürece elimize topuz almayacak sadece Nur’dan haber vereceğiz.

Hiçbir zaman inşallah sizi aldatmayacak ve yanıltmayacağız.

Sadece haber taşıyıcı olduğumuzu bilecek, kendimizi masdar ve menba kabul etmiyeceğiz.

Üstadımızın yaşayan vekil ve varislerine asla sansür uygulamayacağız.