Nurdan Haber

Yüzlerce âlimi uçaktan atarak şehid etmişler

Yüzlerce âlimi uçaktan atarak şehid etmişler
11 Mart 2016 - 10:11

Nurdanhaber-Haber Merkezi

Bize çok da uzak olmayan bir diyardı Afrika… Özellikle Kuzey Afrika’da, Osmanlıya muti bir toplum vardı. Aslında oralarda hâlâ bu kıvılcımı görmek mümkündür. Afrika, 18. yüzyıla kadar açlıktan kırılan bir bölge değildi. Ama zalim Batı geldi ve sonra işler değişti.

Kuzey Afrika sömürgeci Batının ilk uğrak yeri oldu. İlim ve medeniyetin beşiği şehirler birer birer tarumar edildi. Bir kültür ve irfan beşiği olan Timbuktu bile garip kaldı. Özellikle tasavvufi akımlar, burada Batıya karşı ilk direnişi başlattılar.

Bu meyanda Kuzey Afrika’da kendine özgü modelle yayılan Senusi tarikatı incelemeye değer doğrusu. İlk kurucusu olan Muhammed Senusi, 40 kadar tarikata intisap etmiş, her çiçekten bal devşirmiş bir yiğit… Yaşadığı coğrafyanın şartlarını çok iyi bilen bir münevver…

Onun ilkeleri şöyle: İslam ümmeti müçtehit yetiştirmeli, fıkıh güncellenmeli, tasavvuf sadece evratla sınırlı kalmamalı, sufi anlayışında muammalı ve sadece sembolik dil olmamalı, tasavvuf hareketi, sadece taklit olmaktan çıkmalı… Tarikat, kurum değil, bir ruhtur, İslam ahlakının derinlemesine bir nüfuzudur onun için.

rit olmanın şartları var

İslam ümmetinde birliği önemseyen Muhammed Senusi, İbn-i Teymiye’nin tevhit anlayışıyla İmam-ı Gazali’nin ihya hareketini aynı potada derç edecek bir anlayışın sahibidir. Zorlu Afrika coğrafyasına rağmen, her yerde tekkelere rastlamak mümkün. Bu tekkelerde görev alacakların ciddi bir ilahiyat bilgisi şartı vazgeçilmezlerdendir. Buna ilave olarak, müntesiplerinden aşağıdaki hususları isterler.

1. İyi bir Kur’an eğitimi alacak. Hafız olacak. Kur’an’ı anlayan ve yorumlayan bilgiye erişecek. Bunun için de okuma yazma en temel şarttır. Hiç kimse, yaşını veya çölde yetişmişliğini bahane edemez.

2. Hadis öğrenecek. Müritlerin iyi bir sünnet ve siyer bilgisi olmalı. Kulaktan dolma bilgiler yetmez.

3. Meslek sahibi olacak. Dilencilik yok. Başkasına yaslanmak yok. Bu tekkeler aynı zamanda birer meslek okuludur. Bölgelere uygun meslekler buralarda talim ettirilir. İslami faaliyetlerde bile başkasından istenmez. Herkes kendi kazanacak ve harcayacak. Vakıf insanı olunacak.

3. Her müntesip okur- yazar olacak. Her altı saatlik yere bir dergâh kurulacak. Dergâh çevresinde en az iki bahçe ve kuyu olacak. Dervişin değeri, kuyusu ve suyun debisi ile doğru orantılıdır. Bu nedenle, her derviş kuyusuna ihtimam gösterecek. Her mürit en az 10 ağaç dikecek. Bu, bir çöl seferberliğidir. Bazı mevsimlerde günde birkaç kez ağaçları sulamak gerekecek.

4. Bir tekkede en fazla beş yıl kalınır. Burayı mülk edinmek yok. Dünya nasıl geçici ise, buralar da öyle. Önemli olan hizmettir.

5. Kurban bayramından itibaren 15 gün tüm tekke sorumluları toplanır. Ve eğitimler yapılır. Bir yıllık, beş yıllık ve on yıllık planlar dinlenir, hizmetler tek tek sorgulanır. Tekke sayısının 1500’e kadar eriştiği bilinmektedir

6. En önemli özelliklerinden birisi de, iyi silah kullanma şartıdır. Batının kıpırdanışından geleceği okumayı bilen Muhammed Senusi, bunu bölge için şart koşmuştur. Bilmeyenler öğrenecek. 1856’da yer altında silah fabrikası bile kurulur. Amaç , yabancı ülkelere silah bağımlılığından kurtulmaktır.

7. Her Müslüman kendi bölgesinde bir tebliğci olmalıdır.

8. Her mürit yılda en az 3 kitap istinsah edecek. (Bölgede matbaa yok.) Böylece çöl halkı kitapla buluşur. Her tekkede kütüphane olacak. (149 kadar büyük kütüphane olmuştur.) Tekkelerdeki müritler, en az bir yerel ve bir de Avrupa dilini bilmek zorundadır.

750 üniversite mezunu âlim uçaktan atılarak şehit edilmiş

Çok değişik dil, din ve yaşam tarzlarının olduğu Afrika’da köle ticareti de başlamıştır. Bunun için köle tüccarlarının yolu kesilip köleler satın alınır, tekkelere dağıtılır ve yetiştirilir. Bu konudaki tüm maddi kaynak da Osmanlıdandır.

Ancak, zalimlerin zulmü her zaman akıl sınırlarını zorlar. İtalya bölge içlerine girmeyi başarınca, 750 üniversite mezunu âlimi uçağa bindirir ve havadan atarak şehit eder. Tüm kuyular taşla doldurulur. Çünkü çöl hayatında kuyular, gerçek bir hayat kaynağıdır.

Otuz yaşında şeyh

İlerleyen yıllarda hareketin başına Ahmet Senusi geçer. 30 yaşında şeyh olur. Neredeyse kendinden önce görev başında olan Mehdi’den bile daha atak işler yapar. Genç ve bilge bir insandır. İtalyanlar bölgeye tekrar göz diker. Osmanlı devleti, bölgeyi yerel unsurlar aracılığı ile korumayı düşünür. Buraya yerli halkı eğitmek için gönüllü subaylar gönderilir. Özgürlük aşısı için gidenler, orada özgürlük âşığı ve savaşa çoktan hazır bir toplum bulurlar.

Osmanlı, Uşi anlaşmasıyla Libya topraklarından tamamen çekilir. Bu anlaşma, onlar için çok farklı bir dönem demektir. Kendi imkânlarıyla savaşa devam ederler. Ancak durum hiç de iyi gitmez. Çünkü her geçen gün daha yenilenen ve güçlenen düşmana çöl silahlarıyla karşı koymak hiç de kolay olmaz.

Gelen yeni haber, Ahmet Senusi için başka bir felakettir. Hilafet ve hilafet merkezi olan İstanbul tehlike altındadır. Bu haber üzerine hemen harekete geçer. Anadolu’ya gelir. İstanbul’da çok görkemli bir şekilde karşılanır. İyi bir hatiptir. Kuvayı Milliye üzerinde insanların hâlâ devam eden şüpheleri vardır. Şeyhin Anadolu’ya gelişi tam da bu zamana rastlar.

Ülkede var olan karışıklıklar nedeniyle, onun can güvenliği için Bursa’da ikameti arzu edilir. Burada sonunda da kader benzerliği yaşayacakları Mehmed Akif Ersoy ile tanışır ve beraberlikleri olur. Ayrı kollardan Anadolu’yu gezip, insanları halifenin yanında cihada çağırırlar. Onların bu cihat çağrısı, halkın gönlünde makes bulur. Vaaz ettiği şehirler de (Konya, Diyarbakır… gibi) manidardır. Böylece insanlar, yeni Kuvayı Millîye oluşumuna destek verir. İttihad-ı islam (İslam birliği) toplantısını düzenler.

Yanşk mı, aldatıldık mı?

Ancak, yanlış giden bir şeyler vardır. Meclisin açılması ve oradaki seçimler, sonrası alınan kararlar… Daha cumhuriyet ilan edilmeden ayrılık başlar. Onun beklediği gibi hilafet için çalışan bir kadro ve anlayış yoktur. Hilafet hesaba katılmadan işler yürütülmektedir. Gidişattan memnun olmasa da ok yayadan çıkmıştır. Zira hesaplar farklıdır. Dertler ayrılmıştır. Yollar da ayrılır.

Bunu zorunlu ikametler takip eder. Ülkeden ayrılır. Suriye’ye gider ama burada uzun kalamaz. Filistin’e geçer. Orada Mescidi Aksa tugayını kurar. Ama İngilizler rahatsız olurlar ve oradan da ayrılmak zorunda kalır.

Mekke’de büyük bir coşku ile karşılanır. Ebu Kubeys dağı üzerindeki tekkeye yerleşir. Kalan ömrünü emek verdiği topraklardan uzakta tamamlar. Tıpkı dava arkadaşı Mehmet Akif Ersoy gibi… 10 Mart 1933 tarihinde de vefat eder. İnançları için çıktıkları yoldan, inançları yüzünden uzaklaşmışlardır.

İnsana bağlı olmayan hareketler yaşamaya devam eder

Afrika’da uzun zaman Senusi hareketi hayatiyetini sürdürür. Mücadeleler devam eder. Ömer Muhtar da burada yetişmiş bir âlim ve arif insandır. Bölgenin en önemli ilim ve kültür kaynağı kütüphaneleri İngiliz ve İtalyanlardan korumayı başarırlar. Ama onların tamamını yok etme günahı Kaddafi’ye kalır. Onlara ait tüm izleri siler.

Havasını teneffüs edip, suyunu içtiğim bu kıtada bugün gördüğüm manzara şudur: Afrika aynı aşıya muhtaç . İmam-ı Gazali’nin ihya hareketi ile İbn-i Teymiye’nin tevhit anlayışını mezcedip, kavga ve cidalden uzak, insanı yaşatacak bir önderlik ve yaklaşım inşallah yeniden dirilir. Afrika bunu bekliyor.

Yılmadan, yıkılmadan, eğilmeden, paraya ve makama kul olmadan görevini tamamlayıp yüz akıyla rabbine ulaşanlara selam olsun… Selam olsun… Selam olsun…

 

Dünyabülteni/Him Akın

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )