Nurdan Haber

SEVGİLİ PSİKOLOĞUM BEDİÜZZAMAN-19

SEVGİLİ PSİKOLOĞUM BEDİÜZZAMAN-19
27 Ağustos 2015 - 5:10

Sevgili psikoloğum Bediüzzaman, cehennemin yeryüzü şubesi olanlar, hem içerde, hem dışarıda yakıyorlar, hayatları söndürüyorlar… Şeytanın elinde ahireti harap edecek Molotof, alçağın elinde ise mala cana zarar veren Molotof… Zemin zebanileri enerjilerini şarj oldukları  şeytandan alıp, öfkelerini mazlumlara yönlendiriyorlar… Kaybettikleri insanı değerler hiç umurlarında olmadan daima zulmü ihtiyaç görüyorlar… Ebu cehiller köşe başlarını, akıl başlarını, yürek başlarını tutmuş, muvaffak olmaya çalışırken, Kur’an Talebeleri ise, küfrün planlarını bozmak için cansiperane…  Gecelerde dua aydınlığına sığınanların, hainlere olan öfkeleri, itidale sağduyuya teslim oluyor; Allah’ın öfkesine olan güvenlerinden dolayı…

Sevgili Psikoloğum, Uyku alçaklıklara kızıp terk edince, Nurların reçete dolu okyanusuna atılan olta, her seferinde merhem olan bir hakikatle çıkıyor… Geceler istiridye kabuğudur; içinde ne inciler barındırır…

Bu yaşanan ve tarifi acze düşüren Vandallıklar içinde, sadece Allah ile irtibatı sağlam olanlar, cehennemin toz dumanından korkanlar, buranın toz dumanı ile yeise düşmeden, geleceğe ait müjdelere kilitlenmişler… Gerçek Kur’an talebeleri karanlığa değil, karanlıktan sonraki aydınlığa perdelerini açmışlar… Siz hep öyleydiniz sevgili Üstadım; soğuk koğuşlarda, içinizde gençliğin kurtuluşuna sıcacık heyecanlarınız vardı. Ruhu buz insanların, camsız buz gibi koğuşlarda, size cefa ve türlü eziyet yaşatmalarına inat; içinizde meltemler, duygularınız umut tarlaları gibiydi ve ektikçe ektiniz… Narin bedeniniz zulmün fırçalarına Tuval iken, siz imanınızı tefekkürünüzü fırça etmiş, gönüllere tatlı dokunuşlar ile iman kurtarırken, harikulade tablolara vesile oldunuz… Siz yeisi çukurlara bırakıp, ümidin burçlarında dolaşırken, minareler ezansız, kafalar izansızdı… Siz şükrü tespih yaparken, insafsızlık ehli imana göz açtırmıyordu… Siz ümide sımsıkı sarıldığınızda, dinsizlik en hükümran olduğu zamanlarını  yaşıyordu… İşte Kur’an fedaileri sizin reçeteniz ile bu çeşidi bol zulüm asrında ümit yitirmeden, bu günün eksik olmayan vahşetine değil, müjdeli geleceğe bakıyorlar… Sizin ve sadık talebelerinizin bakışlarının temizliği Allah katında dua yerine geçti ve çok yaralar sarıldı, mümkün görünmeyen özgürlüklerin kapısı açıldı; başörtüsü, imam hatipler, devletin eserlerinize sahip çıkması gibi…

Biz ümit etmeyi bile beceremedik, dev aynasında gördüğümüz dertlerimiz yüzünden. Nefis zevki sefa isterken, zevki cefa olan Allah dostları yanında kıvılcım hükmünde olan dertlerimiz heyula oldu Gözümüzde… Alacaklı değiliz ki huzurdan, verilenler ikram-ı ilâhî yeden… İmanı dev, cefası dev insanlar hiç küsmeden, alacaklı gibi davranmadan sadece zerrelerine kadar borçlu olduklarını hissederek yaşadılar… Eksiğimiz oldu sımsıkı sarılmadığımız ümit, yeise inat…

 İşte yeisin belini kıran ifadeleriniz:

“Yeis en dehşetli bir hastalıktır ki, âlem-i İslâmın kalbine girmiş. İşte o yeistir ki bizi öldürmüş gibi, garpta bir-iki milyonluk küçük bir devlet, şarkta yirmi milyon Müslümanları kendine hizmetkâr ve vatanlarını müstemleke hükmüne getirmiş. Hem o yeistir ki, yüksek ahlâkımızı öldürmüş, menfaat-i umumiyeyi bırakıp menfaat-ı şahsiyeye nazarımızı hasrettirmiş. Hem o yeistir ki, kuvve-i mâneviyemizi kırmış. Az bir kuvvetle, imandan gelen kuvve-i mâneviye ile şarktan garba kadar istilâ ettiği halde, o kuvve-i mâneviye-i harika meyusiyetle kırıldığı için, zâlim ecnebîler dört yüz seneden beri üç yüz milyon Müslümanı kendilerine esir etmiş. Hatta bu yeisle, başkasının lâkaytlığını ve füturunu kendi tembelliğine özür zannedip neme lâzım der, ‘Herkes benim gibi berbattır’ diye şehamet-i imaniyeyi terk edip hizmet-i İslâmiyeyi yapmıyor.”

“Madem bu derece bu hastalık bize bu zulmü etmiş, bizi öldürüyor. Biz de o kàtilimizden kısasımızı alıp öldüreceğiz.

Bu hakikatleri okuyup, yeisten intikam alan sadık talebelerinin sadakati, karşılıksız kalmayacak inşallah… Bizlerde şeytana, hıyanete, düşmanlıklara hakikat Molotoflarımızı atacağız can yakmadan. Ne canlar yandı küfrün oyuna gelenler yüzünden…

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )