Nurdanhaber-Haber Merkezi

Kültür ve sanat merkezlerinden bir tanesi de İstanbul. tarihi geçmişi ve harika doğası İstanbul’u daha da özel kılıyor. İşte İstanbul’un görülmesi gereken müzeleri

Yerleşim tarihi 300 bin, kentsel tarihi yaklaşık 3 bin, başkentlik tarihi 1600 yıla kadar uzanan Avrupa ile Asya kıtalarının kesiştiği noktada bulunan bir dünya kenti, çağlar boyunca farklı uygarlık ve kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Yüzyıllar boyunca çeşitli din, dil ve ırktan insanları bir arada yaşatmıştır.

Sanatçı ve sanat eserleri ile zengin şehir İstanbul’un her yeri ayrı bir seyir mekanı olma özelliğine sahip. Eski Dünyanın merkezinde yer alan İstanbul tarihi eserleri ve şahane tabiatı ile önemli bir sanat merkezidir.

İçinde pek çok tarihi kalıntıya sahiplik eden İstanbul’un da muhakkak görülmesi gereken müzeleri; Topkapı Sarayı, Ayasofya, Türk İslam Esarleri Müzesi, Miniatürk ve Büyük Mozaik Müzesi…

Topkapı Sarayı

Topkapı Sarayı, 350 yıl devlet yönetim ve barınma yeri oldu. Osmanlı imparatorluğuna ev sahipliği yapan saray, aynı zamanda Doğu kültürünün de yansıması oldu.

Fatih Sultan Mehmet tarafından 1478’de yaptırılan İstanbul’un önemli yapısı aynı zamanda dünyanın en zengin müzelerinden biri olarak kabul ediliyor.

Sarayda Padişahların kıyafetleri, , bakır ve tombak mutfak eşyası, gümüşler, hırka-i saadet dairesi ve kutsal emanetler, imparatorluk hazinesi ve dünyanın en iyi Çin porseleni koleksiyonu sergileniyor.

İstanbul Ayasofya Müzesi

537 yılında Bizans İmparatoru tarafından yaptırılan kilise, İstanbul’un fethi sonrasında Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye çevrildi. Dünyanın sekizinci harikası olarak gösterilen Ayasofya, şu anda müze olarak hizmet veriyor.

İstanbul’da mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri olan Ayasofya’nın en dikkat çeken özelliklerinden bir tanesi 32.37 metre çapına sahip bir kubbesi olmasıdır.

Hem Hıristiyan hem Müslümanlar için büyük önem taşıyan Ayasofya, yapıldığı günden itibaren dünyanın en önemli yapıları arasında yer alıyor.

Bugün müze olarak kullanılan Ayasofya da restorasyon çalışmalar her dönemde devam ediyor. 

Türk İslam Eserleri Müzesi

SİNGAPUR’DA İSLAMİYET VE RİSALE-İ NUR HİZMETLERİ…

Sultanahmet Camii’nin karşısında yer alan Türk İslam Eserleri Müzesi, Sadrazam İbrahim Paşa’nın kendisi için yaptırdığı sarayın içerisinde yer alıyor.

Dünyanın dört bir yanından İslam eserlerinin toplanmasıyla oluşturulan müze Osmanlı İmparatorluğu döneminde kuruldu.  Tarihi yarım adada yer alan müzede halılar, minyatürler, el yazması Kuran-ı Kerim’ler yer alıyor. Zamanın nasıl gececeğini anlamayacağınız müze İstanbul’un en önemli müzeleri arasında yer alıyor.

Müzede kullanılan sergileme tekniği ile dünya çapında bir müze konumunda olan Türk-İslam Eserleri Müzesinde 40,000 üzerinde eser ve Türk-İslam dünyasının 1300 yıllık eserleri sergileniyor. Özellikle Selçuklular zamanından bugüne dokunmuş ve kullanılmış olan devasa halılar ve kilimler oldukça dikkat çekmektedir.

Miniatürk

Türkiye’nin eşsiz tarihi yapılarının milyonlarca küçültülmüş hallerinin içinde yer aldığı Miniatürk, Türkiye’nin gezilip görülmesi gereken en önemli müzelerinden bir tanesi.

Tarihi yarımadada yer alan müze pek çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi ülkenin önemli eserlerinin maketlerini içerisinde barındıran bir açık hava müzesi. 60.000 metrekarelik bir alanda kurulan müzede Antik Çağ’dan Bizans’a, Selçuklu’dan Osmanlı’ya, 3000 yıllık yaşanmışlığın izleri Haliç kıyısına taşınmıştır.

Müzede, Ayasofya’dan Selimiye’ye, Rumeli Hisarı’ndan Galata Kulesi’ne, Safranbolu Evleri’nden Sümela Manastırı’na, Kubbet-üs Sahra’dan Nemrut Dağı Kalıntıları’na dek pek çok kültür ve medeniyetin izlerini bir arada bulabiliyorsunuz.

Bugün artık yerlerinde olmayan Artemis Tapınağı, Halikarnas Mozolesi, Ecyad Kalesi gibi eserler de yeniden canlandırılmıştır.

Büyük Saray Mozaikleri

Sultanahmet’te yer alan Bizans saraylarına ait sayısız mozaiği içerisinde barındıran müzede ziyaretçileri muhteşem bir görsel şöleni bekliyor.

Büyük Saray Mozaikleri Müzesi, ülkenin çeşitli bölgelerinde getirtilen sanatçıların bir metrekarede 40.000 parça kullanarak tabana işledikleri mozaiklerinden oluşuyor.

Bu dönemden sonra 7. ve 8. yüzyıllarda resim yasağı sebebiyle üzerleri mermer levhalarla örtülen mozaik alanının günümüze bu sayede tahrip olmadan ulaştığı düşünülmektedir.

Haber 10.