Nurdan Haber

İbni Teymiye Eş’ari, Eş’ari Selefi mi?

İbni Teymiye Eş’ari, Eş’ari Selefi mi?
01 Eylül 2015 - 4:37

 40 yaşına kadar Ali Cubbai’nin parlak bir talebesi olan Ebu’l Hasan el Eşari  bir buhran geçirir ve bu buhran kendisini Mutezile mezhebinin kıyılarından alır koparır ve Peygamber (S.A.V.) ve yolunu takip eden ashabın rotasına sokar.  Genellikle peygamberlik yaşı kırk ve üzeridir. Bu nedenle de İmam Ebu’l Hasan el Eş’ari’nin kırk yaşında istihale ve dönüşüm geçirmesi tefeül ve iyimserliğe neden olmuştur. Ebu’l Hasan el Eş’ari, Mutezile mezhebine mensup olarak devam etseydi belki de Mutezile mezhebi günümüze kadar aktif bir şekilde varlığını koruyabilirdi. Lakin Ebu’l Hasan el Eş’ari’nin Mutezile mezhebini terk etmesi, Mutezile mezhebini pasifleştirmiş ve etkisini kırmıştır. Eş’ari ve Mutezile mezhebi için dönüm noktası 303 yılı olmuştur bu yılda Ebu’l Hasan el Eş’ari yolunu, metodunu gözden geçirmiş ve Mutezile mezhebiyle yollarını ayırmıştır. Bu ayrılık çığır olmuş ve Mutezile mezhebi gözden düşmüş ve bu mezhebin takipçileri kalmamıştır.  Zemahşeri gibi son Mutezile imamları da bu mezhebi bir daha hayata döndürememişlerdir. Hicri dördüncü yüzyıl Mutezile mezhebi için inkiraz ve yıkım tarihi olmuştur.  Diyelim ki Eş’ari yolunu değiştirmemiş olsaydı ve Mutezile mezhebi içinde kalsaydı Mutezile mezhebi söner miydi?  Akim ve ebter kalır mıydı? Ya da Ehl-i hadis ile Mutezile baş başa kalsaydı Mutezile çözülür müydü? Aradaki kavga Ehl-i hadis lehine sonuçlanabilir miydi? Buna mukni bir cevap bulmak zordur. Lakin Eş’ari Mutezile’yi kendi silahıyla yıkmıştır. Lakin bu silah Ehl-i hadisin kimine göre meşru değildir. Daha doğrusu kelam metodunu benimsediği ve tevile başvurduğu için meşru değildir.  

İşte burada önümüze Ebu’l Hasan el Eş’ari ile ilgili iki farklı yaklaşım çıkıyor. Tali olarak bu iki yaklaşım İbi Teymiye için de ortaya çıkmaktadır.  Selefilere göre Ebu’l Hasan el Eş’eri bir kez değil iki kez istihale ve dönüşüm geçirmiştir. Birincisinde Mutezile’den ikincisi de kelam metodundan ayrılarak. Ehl-i hadis damarının retçi katı boyutunu temsil eden Selefilere göre Ebu’l Hasan en El Eş’ari önce sabık yolu olan mutezile mezhebini terk etmiştir. Ardından da onun tortusu mesabesinde olan kelam metodunu da terk etmiş ve halis bir biçimde Ehl-i hadis yoluna dönmüştür. Bu anlayışa göre İmam Eş’ari iki defa şuurun dönüşümünü yaşamıştır.   Burada Selefilerin temel dayanakları el İbane adlı eserdir. Eş’ari’nin son eseri ve dolayısıyla geride bıraktığı sağlam miras ve nibras yani ölçü olarak kabul edilmektedir. Eser, Eş’ari fikriyatının kriteri ve sağlaması olarak görülmüştür.  Ehl-i hadisin içinden çıkan ve müfrit bir ekol haline gelen Selefilere göre Ebu’l Hasan el Eş’ari iki defa reddi mirasta bulunmuştur. Mutezileyi reddettiği gibi ahir ömründe onun tortularını da reddetmiştir. Bu cihetle İbni Teymiye de Eş’ari sayılabilir zira Eş’ari’nin cedit yolunu veya ikinci yolunu tutturmuştur.  Bununla birlikte  Eş’ari Ehl-i hadis ekolünü benimsese idi belki de Mutezile mezhebi günümüze kadar satırlarda değil sadırlarda da yaşamaya devam edecekti.

Bazı eserlerde , muayyen fırka , meşrep veya mezhebi veya görüşlerini terviç  etmek , öne çıkarmak , kuvvetlendirmek için muayyen isimlere mal ve nisbet edilmiştir . Şia tarafından ‘Sırrü’l Alemin’ adlı kitabın Gazali’ye veya el İbane Fi Usulü’d-Diyane adlı eserin Ebu’l Hasan el Eşa’ri’ye nisbet edilmesi örneklerinde olduğu gibi .

  El İbane Fi Usulü’d-Diyane adlı kitap zamanla selefilerin el kitabı haline gelmiştir.  Bu eserinde Ebu’l Hasan el Eşari, diğer kitaplarına veya önceki kitaplarına nazaran daha farklı bir üslup ve metod takip etmiştir . Dolayısıyla son kanaatlerinin, bizim açımızdan billurlaşabilmesi için bu kitabın aidiyetinin tespiti büyük önem arz etmektedir. Zira önceki Kitaplarında Ebu’l Hasan el Eşari sıfatlar konusunda çok fazla tevilata başvurmuştur . Ama – eğer ona ait ve gerçekten de son kitabıysa – el İbane de, farklı bir yol takip etmiş; tevili değil, naslara teslimiyeti ön plana çıkaran bir yaklaşımı benimsemiştir. Ne var ki, Mutezile’den ayrılırken kelamın metodlarını da beraberinde getirmiş ve Ahmed Bin Hanbel’in muhalifi olduğu İbni Küllab ve Muhasebi’nin yolunu genişletmiştir . Kelamı bir araç olarak beri tarafa taşımıştır. Bundan dolayı da; Kur’an metoduyla Yunan felsefesinin izlerini taşıyan kelamı mezcetmiştir. Mutezile’nin mahiyetini reddetse bile kalıplarını veya aracını muhafaza etmiştir. Bu tarzı, Kur’an metoduna aykırı bulanlar, bu hususlarda Eş’ari’yi eleştirmişlerdir. Kelam ve Kur’an metodu konusunda son yaklaşımını öğrenmek ve tayin etmek için el İbane kitabının genetik kodlarının ve şifresinin çözülmesi ve nisbetinin sıhhate kavuşması oldukça önemlidir.

Ünlü müceddit Halid-i Bağdadi’nin yaptığı gibi, bu kitabın Eş’ari’ye nispeti sıhhatli ise, bu takdirde, Eş’ari ahir ömründe Yunan felsefesinden süzülmüş olan kelam metodu yerine Kur’an metodunu benimsemiştir ve esas almıştır. Bu durumda, Eşari’yi ahir ömründe kendilerine mal etmek isteyen kelam aleyhtarları haklı çıkmaktadır. Eğer , nisbetinin sıhhati doğru çıkarsa ; Eşari’nin tevilattan kaçınması son eseri el İbane’de zuhura gelmiştir . Halid-i Bağdadi’ye göre, Eşarilikte itimat bu eseredir.

Müdekkik ve muhakkiklerden Muhammed Zahid el Kevseri ise bu kitabın İmam Eş’ari’ye nisbetinde mütereddittir. Haşeviyye zümresinin katma karıştırması ( medsus aleyh) olarak görür.  Bu eser ona göre kısmen veya bir bütün olarak Eşari’ye medsusen nisbet edilmiş yani mal edilmiştir. Çünkü muhteviyat ve münderacatında teşbih şüphesi barındırmaktadır. Eş’ari ise bundan beridir . Muhammed Zahid el Kevseri gibi bazı zevat bu açıdan, kitabın Ebu’l Hasan Eşari’ye nisbetinde şüpheye düşmüşlerdir.

 İbni Teymiye’nin sabık görüşlerinden caydığı ve ayrıldığı; tevbe ederek Eş’ari haziresine geçtiğine dair ehl-i ilim arasında genel bir kabul var. Sabık Mısır müftüsü Ali Cuma da Fetava adlı eserinin üçüncü cildine dayanarak İbni Teymiye’nin kendisini İmam Eş’ariye isnat edenlere ses çıkarmadığını ve zımni olarak bunu kabul ettiğine değinmektedir.  Ali Cuma bu suretle günümüzdeki Selefilerin İbni Teymiye’nin yolundan ayrıldıklarını, saptıklarını ve onun ahir ömründeki yolunu izlemediklerini hatta koptuklarını ifade etmektedir.  Eş’arilik nedeniyle Ezher’e yüklenenlerin kendilerine yeni bir meslek ya da yeni bir teorisyen bulmaları gerektiğini ifade etmektedir. İbni Teymiye gibi tartışmalı bir isim olan Ali Cuma, İbni Teymiye’nin Selefi değil Eş’ari olduğuna hükmetmektedir. Fetavasının üçüncü cildi 187 sayfasında Es Safiy el Hindi İbni Teymiye hakkında şöyle bir fikir yürütmektedir: Tevili terke nusret eden bu adama (İbni Teymiye) niye itiraz ediyorsunuz? Siz ise tevilden yana tutum alıyorsunuz. Halbuki, tevili terk de kabul de, tevil yoluna sapmak da Eş’ari’den menkul iki görüştür. İbni Teymiye’nin Fetava’sında Es Safiy el Hindi’nin bu görüşünü nakletmesi zımni olarak onun Eş’ariliği benimsediğini gösterir. Burada şöyle bir çatallaşma var.  İbni Teymiye adeta bütün ilmi hayatını kelam metodunu cerhe adamıştır.   Böyle olduğu halde kelam çığırının banisi Eş’ari’nin yolunu nasıl izler? Es Safiy el Hindi aslında Eş’ari’den menkul ikinci yolun tevile karşı çıkma yolu olduğunu söylüyor. Bu da kelam metodunu reddetmektir. Bu meslek de El İbane kitabıyla örtüşmektedir. Bu durumda İbni Teymiye’nin Eş’ari’nin yolunu benimsemesinin önünde bir engel kalmamaktadır.  Burada izaha muhtaç husus şudur: İbni Teymiye hangi tutumunu benimsemiştir? Gerçekten de ahir hayatında onu nispet edilen tutum yani tevili terk mesleği doğru mudur?

Ahir ömründe hem Ebu’l Hasan en Eş’ari’den hem de İbni Teymiye’den kıble ehlinin tekfir edilmeyeceğine dair tutum nakledilmiştir. Ali Cuma, Ebu Hasan el Eş’ari’nin 70 kadar kitap yazdığını ve bunlar arasında en mühimlerinin İstihsanu’l havdi fi ilmi’l kelam kitabı olduğunu ifade etmektedir. Bu kitap da esasında El İbane kitabının tersi istikametinde yazılmış bir kitaptır. Kelama övgüdür. Halbuki el İbane de tevilden kaçınılmaktadır.  Horasan hanbelilerinden Abdullah Herevi Zemmü’l kelam adlı eseriyle aslında bir çığıra işaret ediyor. İmam Gazali de İlcamu’l Avam min İlmi’l Kelam kitabıyla kelam metodunun alanını daraltmıştır.  Avama da nazarı ve tahkiki şart koşan aşırı görüşlerden kaçınmıştır. Ali Cuma’nın deyimiyle Eş’arilik mezhepten ziyade bir meslek olarak ( kelama dayalı ittiba mesleği)  sahih menkul ile aklı racihi buluşturmayı tasarlamıştır. İbni Teymiye’de aynısını yapmak istese de yöntem olarak Eş’arilikten ayrılmıştır.

  Muhalifleri İbni Teymiye’nin tatilden kaçarken teşbih veya tecsime düştüğüne dair kanaate varmıştır. Bu yağmurdan kaçarken doluya tutulmak gibi bir haldir.  Kimileri de Mutezile hatta bir yerde tevil üzerinden Eş’ariliğin de tenzihe giderken tevile sarılarak kısmen tatile düştüğünü varsaymaktadır.  Evet tevil bir yönüyle tatile açılmaktadır.  Lakin teşbihin de panzehiridir. Bununla birlikte İbni Teymiye’nin aşırı bazı görüşlerinden ve hiddetli tavırlarından sarfı nazar ettiği rivayet edilmiştir.  Bu rivayeti yapanlardan birisi Numan Alusi’dir ve İbni Teymiye’nin zaman ve mekanın Allah’ı ihata edemeyeceğini söylediğini kaydetmektedir. Zaten temsiliyeti ret makamı da bunu gerektirir.  707 tarihinde istiva ve nüzül konularında teşbihi andıran vurgularından kaçınmış  nüzülün de istiva gibi olduğunu ve keyfiyetini yani en doğrusunu Allah’ın bildiğini ifade etmiştir.

Bununla birlikte istiva ve nüzül meselesinden sonra sufilerin devlet katında şikayetlerine konu olmuştur. Sufiler hakkında ileri geri konuştuğu ve istigase meselesini reddettiğine dair şikayetler üzerine yeniden kovuşturmaya tabi tutulmuştur. 721 tarihinde üç talak meselesinden ve 726 tarihinde de Hazreti Peygamberin ziyaretiyle alakalı görüşlerinden dolayı birkaç kez daha tecziye edilmiş ve kuyudan sonra kalelere de hapsedilmiştir. Baybars Çaşengir katında  hakkında şikayetler vaki olmuştur.  İbni Teymiye ehl-i kıbleyi tekfirden kaçındığı gibi Ferid el Baci gibi alimler de İbni Teymiye’yi tekfirden sakınmışlar ve sakındırmışlardır.  İbni Teymiye’nin Eş’arilik aleyhinden rücu ettiği ve tövbe ettiği sabit olursa o zaman günümüzdeki Vehhabilik temelsiz kalmış olmaktadır. Daha doğrusu İbni Teymiye’nin caydığı sabık görüşlerine tutunmaktadır. İbni Teymiye’nin 707 yılında tövbe ederek Eş’arilik yoluna sülük ettiği sabit en azından tartışmalı bir durum olsa da Muhammed Bin Abdulvehhab veya taraftarlarından bu gibi bir rücu veya kendilerini gözden geçirme hali nakledilmemiştir. İbni Hacer ed Dürer el Kamine adlı eserinde de bu tövbeyi nakledenlerdendir.

 El ibane kitabıyla Eş’ari Selefliliğe döndü derken kimileri de İbni Teymiye’nin ahir ömründe Selefilikten Eş’ariliğe döndüğünü ileri sürüyor. Keza bazı Selefiler ile en başta İbni Teymiye Gazali’nin ahir ömründe kendi kelam ve tasavvuf mesleğinden tövbe ettiğini ileri sürmüştür. Nakillere rağmen tartışmalar durduğu yerde duruyor.

En iyisi ihtiyat ve açık ve mazeret kapısı bırakmaktır.

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )